Şiirinden ozanlık akan şair: Cahit Külebi

Şiir, hatıra ve deneme alanlarında eserler kaleme alan ve Türk edebiyatının 2. Dünya Savaşı içinde gelişen canlı döneminde eserler ortaya koyan Cahit Külebi, vefatının üzerinden 22. yılında anılıyor.

Halkçı şair olarak kendini ifade eden Cahit Külebi'nin vefatının üzerinden 22 yıl geçti.

Aslen Erzurumlu ve tam adı Mahmut Cahit olan Külebi, Erzurum'un Pasinler İlçesinin Aşağı Tayhoca köyünden Karabeyoğullarından olan annesi Feride Hanım ile Erzurumlu Gullebilerden olan nüfus memuru babası Necati Beyin 3. çocuğu olarak 10 Ocak 1917'de Tokat'ın Zile ilçesinde dünyaya geldi.

Usta şairin ailesi, Külebi'nin doğumundan birkaç ay önce Erzurum ve civarının Ruslar tarafından işgal edilmesi ve Ermeni katliamları sebebiyle sıkıntılı bir yolculuktan sonra Tokat'ın Zile ilçesinin Çeltek Köyü'ne yerleşti.

Soyadı yasası çıktıktan sonra "Erencan" unvanını alan ailede Cahit Külebi ise şiirlerini yazmaya başladıktan sonra sülalesinin adını soyadı olarak kabul ederek "Gulebi" yerine "Kulebi" soyadını kullanmış ve bu soyadı 1946'da tescil ettirmiştir.

İlk öğrenimini 1929'da tamamladı

Çok küçük yaşlarda Zile'de Mahalle Mektebine, ardından Nümune-i Terakki'ye, daha sonra Dutlupınar İlkokulu'na gönderilen usta şair, ilk öğrenimini 1929'da Tokat Gazi Ahmet Danişment İlkokulu'nda tamamladı. Orta eğitim ile lise eğitimini aldığı, 7 yıl boyunca yatılı olarak devam ettiği Sivas Erkek Lisesi'nden ise 1936'da mezun oldu.

Buradaki uzun eğitim sürecinde ailesinin okul baskıları sebebiyle içine kapanarak kendini kitap okumaya verip Reşat Nuri Güntekin, Halide Edip Adıvar gibi isimleri takip eden Külebi, yine bu yıllarda Sivas'ta olan ve halk kültürü alanında çalışmaları ile tanınan şair Ahmet Kutsi Tecer'in düzenlediği aşıklarla ilgili çalışmalar, halk kültürü, musikisi ve halk şairleri ile ilgili yaptığı etkinliklerden etkilendi.

Daha sonra İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'ne 1936'da birincilik kazanarak giren ve 1940'ta mezun olan Külebi'nin burada eğitim aldığı hocaları arasında Reşit Rahmeti Arat, Fuat Köprülü, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ali Nihat Tarlan gibi sahalarında usta isimler yer alıyor.

Üniversite döneminde Ordinaryüs Profesör unvanına sahip Türk dil bilimci ve bilim insanı Reşit Rahmeti Arat'ın teşvik ve yardımlarıyla 1938'de Almanca öğrenmek için Berlin'e gönderilen Külebi, buradan döndükten sonra aynı okulun tarih bölümünde öğrenim gören Süheyla Tarkan ile nişanlandı.

Memuriyet hayatı 28 Ocak 1943'te başladı

Mezuniyetinden 1 ay sonra yedek subay olarak askere giden ve teğmenlik rütbesini alarak Trakya'da 46. Süvari Alayı'nda iki buçuk yıl yedek subay görevi yapan Cahit Külebi, 17 Aralık 1942'de terhis oldu. 1945'te 45 günlük bir süre için tekrar askere çağrılan Külebi, bu görevini de Ödemiş'te yerine getirdi. Süheyla Tarkan ile 1942'de evlenen usta şairin bu evlilikten Mehmet Ali ve Ahmet adlı iki erkek çocuğu oldu.

Usta şairin memuriyet hayatı ise 28 Ocak 1943'te başladı. Antalya Lisesi'ne Stajyer Edebiyat öğretmeni olarak 1943'de atanan Külebi, daha sonra Ankara Devlet Konservatuarı'nda ve Ankara Gazi Lisesi'nde edebiyat öğretmenliği yaptı. Ankara Gazi Lisesi'nde 1951'de Müdür Başyardımcılığına getirilen Külebi, ardından 1956'da Milli Eğitim müfettişi oldu.

11 yıl TDK'da görev yaptı

Daha sonra İsviçre Bölgesi Öğrenci Müfettişi ve Kültür Ataşesi olarak 31 Ağustos 1960'ta yurt dışına giden Külebi, 23 Nisan 1964'e kadar İsviçre'de kaldı. Ülkeye döndükten sonra 1964-1969 yılları arasında Milli Eğitim Bakanlığı Başmüfettişliği, Kültür Müsteşar Yardımcılığı ve Teftiş Kurulu Başkanlığı görevlerinde bulunan Külebi, 1973'te kendi isteğiyle emekli oldu.

Türk Dil Kurumu'nda (TDK) 1972'de yapılan Kurultay'da Türk Dil Kurumu Yönetim Kuruluna seçilen usta şair, emekli olduktan hemen sonra kurumun Yayın Kolu Başkanlığını ve daha sonra da TDK Genel Yazmanlık görevini 1983'e kadar sürdürdü. 12 Eylül Darbesi ile TDK'nın yapı değiştirmesi sonrası kurumdan 1983'te ayrılan şair, Sosyal Demokrasi Partisi ile Sosyal Demokrat Halkçı Parti'nin kurucuları arasında yer aldı.

Edebi kişiliği

Şiir, hatıra ve deneme alanlarında eserler kaleme alan ve Türk edebiyatının 2. Dünya Savaşı içinde gelişen canlı döneminde eserler ortaya koyan Cahit Külebi'nin ilk şiiri lise döneminde okulunun çıkardığı "Toplantı" adlı dergide yayımlandı.

Öğrenci olarak geldiği İstanbul'da ise ilk şiirlerini henüz 20'li yaşlarının başındayken "Mahmut Cahit" ve "Nazım Cahit" lakablarıyla Gençlik Dergisi'nde yayınlayan Külebi'nin daha sonra eserleri "Varlık", "Sokak", "İnsan", "Türk Dili", "Yaratış" ve "Kültür Dünyası" dergilerinde okurlarla buluştu.

Genellikle manzum eserler yazan ve şiirde yenileşme hareketinin öncülerinden biri olarak kabul edilen Cahit Külebi'nin ilk şiir kitabı "Adamın Biri" ise 1946'da çıktı. Bu kitaptan 3 yıl sonra 1949'da "Rüzgar" isimli kitabı, 1954'te de "Yeşeren Otlar" adlı kitabını yayınlayan usta edebiyatçının bu eseri 1955'te Türk Dil Kurumu Edebiyat Ödülü'nü, "Yangın" adlı eseri ise 1985'te Yeditepe Şiir Armağanı'nı kazandı.

Aşık edebiyatından beslenmiştir

Kendisini en çok Karacaoğlan'a yakın hisseden ve hatta kendini "Karacaoğlan'ın bacanağı" olarak ifade eden Cahit Külebi, eserlerinde de aşık edebiyatı tarzından beslenerek, serbest şiirler kaleme aldı. Şiirlerinde yalın ve içten anlatımı ön plana çıkaran Külebi'nin "Atatürk Kurtuluş Savaşı"nda adlı eseri, Nevit Kodallı tarafından "Atatürk Oratoryosu" kapsamında bestelendi.

Eserlerinde konu olarak yurt, insan ve doğa sevgisini işleyen usta şair, şiirlerinde aynı zamanda çocukluğunda ve gençlik yıllarında yaşadığı Niksar, Tokat ve Sivas yörelerinden anılarında kalan izlenimleri de aktarmıştır.

Yaşadığı dönemlerin akımlarına bağlanmadan bağımsız olarak sanat yaşamını devam ettiren Külebi'nin şiirleri aynı zamanda yarım uyaklar, iç sesler, duygu ve düşüncelerine eklediği zarif benzetmelerle özgün bir söyleyişe sahip olarak nitelendirilir. Eserlerinde sade bir Türkçe kullanarak ahenk ve ritme de önem veren usta şairin aynı zamanda halk türküleri ve deyişleri şiirlerinin temelini oluşturur.

Kitapları İngilizce, Almanca gibi yaklaşık 20 dile tercüme edilen şairin adına Tokat Yazarlar ve Şairler Derneği ile Niksar Belediyesi'nin işbirliğiyle "Cahit Külebi Şiir Yarışması" düzenleniyor.

Yaşamı boyunca birçok önemli esere imza atan ve bugün eserleri okullarda okutulan ve şiirin ozanı olarak görülen usta şairin ömrünün son yılları ise Ankara Çankaya'daki bir apartmanın zemin katındaki dairesinde yakınlarının ölümlerine duyduğu acılarla, üzüntülerle, yalnızlık içinde geçmiştir.

Kalp ve böbrek yetmezliği ile kronik akciğer rahatsızlığı nedeniyle 28 Mart 1997'de hastaneye kaldırılan usta şair, yoğun bakımda kaldığı süreçten sonra 20 Haziran 1997'de 80 yaşında Ankara'da vefat etti.

Ankara'da toprağa verilen Cahit Külebi'nin mezarı, daha sonra 2010 yılında ailesinin isteği üzerine Sivas Niksar'a taşınarak Karşıbağ Mahallesi'ndeki Şair Erzurumlu Emrah Türbesi'nin yanında defnedildi.

Vefatından kısa bir süre önce Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Senatosu tarafından Fahri Doktor unvanı verilen usta şairin eserlerinden bazıları şöyle:

"Atatürk Kurtuluş Savaşında (1952) ", "Yeşeren Otlar (1954)", "Süt (1965)", "Şiirler (1969), "Türk Mavisi (1973)", "Sıkıntı ve Umut (1977)", "Yangın (1980)", "Bütün Şiirleri (1982)", "Güz Türküleri (1991)", "Bütün Şiirleri (1997)", "Güzel Yurdum (1996)", "Zerdali Ağacı (1990)", "Rüzgar (1949)", "Anı- İçi Sevda Dolu Yolculuk (1986)", "Düz yazı- Şiir Her Zaman (1985)"

AA