"Şüpheli vaka sayısı her geçen gün azalıyor!"

Çin'in İstanbul Başkonsolosu Cui, koronavirüs ile ilgili, "Çin'de mevcut kesinleşen vaka sayısı 33 bin 791, şüpheli vaka sayısı 28 bin 942'dir. Yeni tespit edilen hasta sayısı ve şüpheli vaka sayısı her geçen gün azalıyor." dedi.

Çin Halk Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Cui Wei, "İstanbullulara bir mektup" başlıklı açıklamasında, yeni tip koronavirüs salgını hakkındaki gelişmelerin gündemdeki sıcaklığını hala koruduğunu, bulaşıcı bir hastalık olduğu için herkesin endişe duyduğunu belirtti. 

Salgına neden olan virüsün, Çin'in Hubei Eyaleti'ne bağlı Wuhan Şehri'ndeki bir deniz ürünleri pazarında ortaya çıktığını hatırlatan Cui, virüsün gen dizisini araştırmalar sonucunda tamamen tespit ederek Dünya Sağlık Örgütü'yle (DSÖ) paylaştıklarını aktardı.

Cui, virüsün, deniz ürünleriyle değil pazarda yasa dışı yollarla satılan yabani hayvanlarla alakalı olduğunun düşünüldüğünü fakat henüz kesin olarak hangi yabani hayvan olduğunun tespit edilmediğini kaydetti.

Sosyal medyada bu salgına yol açtığı iddia edilen yarasa çorbasını içen Çinli kadının çektiği videonun 2016'da Güney Pasifik'te çekildiğini vurgulayan Cui, yarasanın, Çin mutfağında ve sofralarında kesinlikle yer almadığının altını çizdi.

"Yeni tespit edilen hasta sayısı her geçen gün azalıyor"

Virüs tespit edildikten sonra teşhisi için testler geliştirildiğini ve büyük oranda üretilmeye başlandığını aktaran Cui, "Bunun üzerine, sağlık kurumları hızlı ve başarılı şekilde bu virüsten etkilenmiş hastaları teşhis edebilecek konuma geldi. SARS ile mücadele deneyiminden istifade edilerek ilgili mevcut ilaçlarla tedavi yöntemi belirlendi. Şu ana kadar beşinci versiyonu geliştirilen bu tedavi yöntemi içinde, durumu kritik ve ağır olan hastalar, durumu ağır olan hastalar ve olmayan hastalara farklı tedavi yöntemleri uygulanıyor." ifadelerini kullandı.

Cui Wei, Wuhan'da 10 gün içerisinde toplam 2 bin 500 yataklı 2 özel hastane yapıldığını ve akabinde hizmete girdiğini, 2 gün içerisinde 10 bin yataklı, 11 kabinin hastaneye dönüştürüldüğünü, ayrıca 11 milyon nüfuslu Wuhan şehrinde tecrit uygulandığını aktardı.

Çin’deki diğer eyaletlerde de birinci derece acil durum ilan edilerek, Wuhan'ı ziyaret eden herkesin tek tek araştırıldığını, onların Wuhan sonrasında temasta bulundukları tüm kişilerin tespit edildiğini ve birçok farklı tedbir alındığını belirten Cui, şunları kaydetti:

"İlk olarak, hasta ve şüpheli vakalar tespit edildi. Pekin saatiyle 9 Şubat saat 00.00'a kadar, Çin'de mevcut kesinleşen vaka sayısı 33 bin 791, şüpheli vaka sayısı 28 bin 942'dir. Bizi mutlu eden haberler ise yeni tespit edilen hasta sayısı ve şüpheli vaka sayısı her geçen gün azalmasıdır. Ayrıca, iyileşip taburcu edilenlerin sayısı da hızla artıyor. Aynı zamanda, kesinleşen vakaların çoğu Hubei Eyaleti'nde, diğer eyaletlerdeki kesinleşen vaka sayısı ve ölü sayısı Hubei’e göre çok daha düşük bir seviyede seyrediyor. Virüs Çin'e nazaran diğer ülkeleri daha az etkiledi, şimdiye kadar 24 ülkede 302 vaka tespit edildi ve 1 kişi hayatını kaybetti."

Virüsün, yüksek oranda bulaşıcı fakat öldürücü etkisi düşük özelliğe sahip olduğunu anlatan Cui, "Şu an bu virüsün öldürücü etkisi yüzde 2,1 oranındadır. Hayatını kaybedenlerin çoğu yaşlı, alt hastalıkları bulunan, hassasiyeti yüksek ve bağışıklığı düşük kişilerdi. Öldürücü etkilere baktığımızda, SARS yüzde 10, H1N1 yüzde 17,4 ve MERS yüzde 34,4 oranındaydı." ifadelerini kullandı.

"Salgınla ilgili çalışmalarda Türkiye'nin büyük desteğini gördüm"

Cui, bazı Türklerin virüsün biyolojik silah olduğuna dair endişeler duyduğunu ancak bunun doğadan kaynaklandığını aktararak, şu değerlendirmelerde bulundu:

"DSÖ Genel Direktörü salgını uluslararası acil durum olarak ilan etmesine rağmen, seyahat veya ticari kısıtlamaların uygulanmasına katılmadığını hatta karşı çıktığını defalarca dile getirdi. DSÖ uzmanlarına göre, yeni tip koronavirüs salgını, şu an küresel salgın formatında değil, sadece birkaç kaynak noktasında yer alıyor ve grup şeklinde bulaşıyor. Ayrıca gözlendiğine göre, bu virüs hiçbir mutasyona da uğramadı. Tüm bunlar olurken, bazı ülkeler aşırı tepkileriyle kaosa neden oldu. Kamunun gerçekleri öğrenmesi karıştırıldı ve daha da panik olmalarına sebep olundu. İşte bu durum, bu mektubu yazmamın ana sebebidir.

1999'daki Marmara Depremi’nin hemen ardından, Pekin'de Çin Dışişleri Bakanlığı'ndaki görevim esnasında, uzun ve aralıksız mesai saatleri harcayarak, Türkiye'ye yardım malzemeleri ve arama kurtarma timlerini göndermek için istişarelerde bulunmuştum. İki halk dayanışma içinde bu zorluğu birlikte aştı. Bugün de İstanbul'da salgınla ilgili çalışmalar esnasında, Türkiye'nin büyük desteğini gördüm. İnanıyorum ki, Çin'in tıbbı ve güçlü yöntemlerinin yanında, sizin de desteğinizle bu virüsün üstesinden geleceğiz."

Cui, virüsün o kadar korkunç olmadığının altını çizerek, sözlerini "Virüsü tespit ettik, hastaları da taburcu etmeye başladık. Asıl dikkat etmemiz gereken, panik ve rivayetler virüsten daha korkunç. Herkesin, bu salgına karşı soğukkanlı olmasını ve mantık çerçevesinde bakmasını ve davranmasını rica ediyorum. Çin İstanbul Başkonsolosluğu, son gelişmeler ile hepinizi haberdar etmeye devam edecektir." şeklinde tamamladı.

AA