Yalanlar iftiralar istikrarı bozamadı

Başbakan Yardımcısı Arınç, "Ne dışarıdaki global ekonomik kriz ne de içimizdeki birtakım hainlerin ortaya saldığı yalanlar, iftiralar, istikrarı bozamadı"

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bursa Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (BESOB) İşletmelerüstü Eğitim Merkezi'nde esnafın katılımıyla düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, seçim kampanyasını, hakaret etmeden, küfretmeden, aşağılamadan, kimseyi küçük görmeden, herkese el uzatarak ve herkesi kucaklamaya gayret ederek yürüttüklerini söyledi.
 
Ülkenin güncel konuları ve geleceğe ait projeleri de bu süreçte konuştuklarını belirten Arınç, yapılması gerekenin de bu olduğunu vurguladı.
 
Yerel seçimlerin yarın yapılacağını anımsatan Arınç, "Akşam saatlerinde neticeleri az çok belli olacak. Bu seçimlerin Bursamıza, Türkiyemize hayırlı olmasını diliyorum. Ülkemiz için de hayırlı sonuçlar nasip etsin" ifadesini kullandı.
 
TRT, Anadolu Ajansı (AA), Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünden (BYEGM) sorumlu olduğunu hatırlatan Arınç, "Bütün televizyonlarda diziler var. Bu dizilerde genelde işin içinde kadın, aşk, dedikodu, entrika olursa izleyicisi çok oluyor, reytingi de bol oluyor. Ne kalıyor geriye? Bunu kadınlarımız sabahtan akşama, gece yarılarına kadar izliyorlar. Bazılarına gözyaşı döküyorlar, bazılarına içerilerindeki bir nefis, 'Ah keşke ben de böyle olsaydım' diyor. Lüks hayat özlemi çekenler var içlerinde. Bazıları da bu yüzden işini, hayatını, ailesini kaybetmiş insanlar, bu entrikaları görünce hayıflanıyorlar" diye konuştu.
 
"Herkesin fakire, yoksula yardım sevgisi depreşsin"
 
Kamu yayıncısı olarak TRT'de reyting peşinde olmadıklarına değinen Arınç, şu değerlendirmelerde bulundu:
 
"İnsanları mutlaka bu yollara sevk etmek için pahalı yapımlar yapmak ve işte ismi çok bilinen insanlara 100 binler vermek suretiyle bunun da kasamızdan, kesemizden ödenmesine razı değiliz. Biz, 'İnsanımızı düşündürecek, hoşuna gidecek, eğlendirecek, ona belki bir istikamet verdirebilecek, onu aile olarak birlikte izleyebilecek diziler yapmaya mecburuz' dedik. Karar aldık. Bizim aile kanalımız var; TRT 1. TRT 1'de bu tür diziler yapan, mesela 'Zengin Kız Fakir Oğlan' diye bir dizimiz var. İsteyen aradığını orada bulsun. Onun yanında 'Kızılelma' var. İsteyen aradığını orada bulsun ama içinde sevgi, aşk, milliyetçi hisler, vatan, bayrak olsun. Herkesin fakire, yoksula yardım sevgisi depreşsin. Biz bunları istiyoruz."
 
Arınç, geçmişte bazı aile dizileri olduğunu, genelde mahallelerde cereyan ettiği için bunlara "mahalle dizisi" denildiğini anlattı.
 
TBMM Başkanlığı döneminde "Ekmek Teknesi" dizisinin bir sahnesinde rol aldığını söyleyen Arınç, şöyle devam etti:
 
"Ekmek Teknesi genelde bir kahvehanede cereyan ederdi. Mahallenin yaşlıları, gençleri oraya gelirler, 'Selamünaleyküm ey kahve milletimin insanları' diye içeri girer, sonra masaya oturur, kıpkırmızı çaylar gelir, ondan sonra bir hadiseyi anlatır. 'Heredot Cevdet' diye bir karakter vardı orada. İstanbul nasıl fethedildi? Gazi Osman Paşa, Plevne'de ne yaptı? İşte aslanlar, kaplanlar, biraz da böyle heyecanla anlatır. Biz bunun hastası olmuştuk. 'Ya, böyle bir diziye ihtiyacımız var' dedim. Bir mahalle dizisi olmalı ve başardık. Şimdi 'Seksenler', salı günleri saat 19.50'de. İzlemeyeniniz çoktur tabii, başka dizilerin meftunu insanlar var karşımda. Hepiniz 'Muhteşem Yüzyıl'ı izliyorsunuz. Hepiniz başka 'Çalıkuşu'nun peşindesiniz. Onu bunu dinliyorsunuz hatta evin bir odasında bir televizyon başka odasında bir televizyon, 'Hanım sen git ona bak, şimdi Çalıkuşunun vaktidir.' Vallahi onlar da güzel olabilir ama biz mahalle dizisine bakkalı koyduk; Mehmet efendi. Kahveciyi koyduk, pastanesi olan Sami'yi koyduk. Orada kasap Ahmet'i koyduk, bir tane emekli Fehmi ağabey yaptık. Bu dizi, bütün dizileri solladı, şimdi tek başına reyting rekorları kırıyor. Neden biliyor musunuz? Pastaneci Sami efendide insan kendini buluyor. Sami efendi de muhacir kardeşlerimizden biri."
 
"Bu apartmanda kim var?"
 
"Seksenler" dizisinin, insanın içini ısıttığını dile getiren Arınç, vatandaşların, mahrum kalınan mahalle hayatını bu yapımda bulduğunu belirtti.
 
Yoğun şehirleşmenin komşuluk ilişkilerini olumsuz etkilediğine işaret eden Arınç, şöyle konuştu:
 
"Apartmanlarda yaşayanlar, birbirini tanımamaya başladı, selamlaşmıyorlar bile. Bu apartmanda kim var? Kimse bilmiyor. Eğer asansörde birisiyle karşılaşırsanız, 'Selamünaleyküm' denilmesi bile artık unutuldu. Dedi diyelim. 'Sen kimsin kardeşim?' 'Ben 14 numarada oturuyorum.' 'Sen?' 'Ben 21 numarada oturuyorum.' 14 ile 21'in dünyası birbirinden habersiz. Bu iyi bir şey mi? Bu, çağdaş hayatın getirdiği bir gelişme. İyilik başka bir şey. İyilik demek, huzurlu olmak, mutlu olmak demek, insanların güvende olması demek, insanları birbirine selam vermesi, insanların birbirinin hayrına koşması demek."
 
"İçimizdeki birtakım hainlerin ortaya saldığı yalanlar"
 
Arınç, esnafta iki güzel sözü hatırladığını, bunlardan birinin "Allah iş bozukluğu vermesin" olduğunu belirterek, esnaf için en zor olanın bu olduğunu bildirdi.
 
Türkiye'nin çok büyük ekonomik krizler atlattığını anımsatan Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
"Hamdolsun 11 seneden beri bunu unuttuk ama 2000'i, 2001'i unutmayın, 99'u unutmayın. 70'li, 80'li yıllardaki krizleri unutmayın. Her an Türkiye'de kriz çıkabilir hem de çok basit sebeplerden dolayı ama istikrar oturunca kimse artık bunu bozamadı, bozmak istese de bozamadı. Ne dışarıdaki global ekonomik kriz ne de içimizdeki birtakım hainlerin ortaya saldığı yalanlar, iftiralar, istikrarı bozamadı. 'Bir bozulsa, işler tersine dönse' diyorlar. Kar, işin devamındadır. İşinize devam edeceksiniz, büyüteceksiniz, geliştireceksiniz, daha çok insan çalıştıracaksınız belki ama bunun çok güzel örnekleri var, elinizin emeği bile olsa, günlük kazancınızı elde edecek noktada iş yapabilseniz bile mutlaka o işi en güzel, işi şekilde yapmamız lazım."
 
"Bir kanun tasarımız var"
 
Marketler sorununun, "boyunlarının borcu" olarak takip ettikleri bir konu olduğuna dikkati çeken Arınç, bununla ilgili çalışmalarına değindi.
 
Gümrük ve Ticaret Bakanlığının, Perakendecilik Yasasına güzel hükümler koyduğunu aktaran Arınç, şunları kaydetti:
 
"Özel olarak milletvekillerimizin verdiği teklifler de var. Gündemdedir, görüşülmeyi bekliyor, çok geciktiğini biliyorum her gün sıraya maalesef başka şeyler giriyor, güncel konular giriyor. Biz bunun her an takipçisiyiz. İnşallah artık 'Büyük Marketler Yasası' demeyeceğiz adına. Perakendecilik sektöründeki gelişmeleri içeren bir kanun tasarımız var. Bu, Allah kısmet ederse, hükümetin ilk toplantısında 'Artık vakit çok geçiyor, esnafımıza bizi mahcup etmeyin ve bunu bir an evvel komisyonda görüşelim' diyeceğim. Size de inşallah bir Bakanlar Kurulundan sonra bunun müjdesini vereceğim."
 
"Bunlara müstahak değiliz"
 
Arınç, öğle namazını kıldığı merkez Nilüfer ilçesi Konak Mahallesi'ndeki Kuba Camisi'nin yakınında toplanan vatandaşlara hitap etti.
 
Başbakan Erdoğan ve hükümete, seçimlerde daha fazla sahip çıkılması gerektiğini söyleyen Arınç, şöyle devam etti:
 
"Allah rızası için çalışan ve milletimizin hizmetinde olan insanlara iftira atan, yalan söyleyen, hakaret edenler olabilir. Biz bunlara müstahak değiliz. Bu çirkinlikler, yapana yakışır, bize yakışmaz. Dolayısıyla kim ne derse desin 11-12 yıldan beri gecesini gündüzüne katan, milletini çok seven, fakirini, yaşlısını, annesini, babasını kucaklayan ve onlara hizmet götüren Başbakanımız, birkaç günden bu yana sesi çıkamayacak hale geldi. Bir rahatsızlık geçiriyor. İnşallah kısa zamanda atlatacak. Rabbimden, Sayın Başbakanımıza da sizlere de hepimizin hastalarına da acil şifalar diliyorum."
 
Arınç, Erdoğan'ın, yerel seçimler öncesi çokça yıpratılmaya çalışıldığını, üzüldüğünü, eşi, çocukları, aile mahremiyetine dil uzatıldığını vurguladı.
 
Onun ve çevresindekilere iftiralar atıldığını dile getiren Arınç, şunları söyledi:
 
"Utanmaz, ahlaksız, iffetsiz insanlar, hiçbir delil olmadığı halde sadece yalanla iftirayla yola çıktılar. O yüzden bu seçimde, samimi, dürüst, inançlı, mert, kahraman bir insan olan Başbakanımıza, kim ne derse desin destek olunması, hepimizin, sadece AK Parti'lilerin değil bu milletin tertemiz evlatlarının ilk görevidir. Yanlış yapanlarla hesaplaşırız. Bunların arkası unutulmaz ama hiçbir mahkeme kararı olmadan, hiçbir yargılama olmadan, günde 24 saat millet için yola düşmüş bir insana hakaret etmek kesinlikle doğru değildir. Bunu yapanlar mahcup olacak ve söyledikleri her söz, kendilerinin sicilinde bir sabıka olarak kalacaktır. Bu millet için koşan, yollara düşen, ıstırap çeken, hastalanan, gayret eden, bu Türkiye'yi bulunduğu en kötü noktadan en iyi noktaya çıkarmayı başarmış insanlarımıza, ona destek olanlara, siz değerli milletimize Rabbim yardım etsin."