Başbakan Erdoğan, "Türkiye'nin tarihi üzerine, bu toprakların yakın ve uzak tarihi üzerine birkaç kitap okuyunuz, tavsiye ederim. Tarihin derinliklerinden bugüne ulaşan böyle bir girift meseleyi gündelik bir dille, yarım yamalak bilgiyle gündeme taşıyarak hem Türkiye'ye hem de sürece haksızlık ediyorsunuz.
Alparslan 1071'de kazandığı zaferle Anadolu'nun kapılarını açtı. Malazgirt isimine dokunmadı. Siz Alparslan'dan daha mı milliyetçisiniz ? Malazgirt Ermenice bir kelime. Rahmetli Orhan Gazi Bilecik ismine dokunmadı. Siz onlardan daha mı milliyetçisiniz. Rahmetli Orhangazi Bursa'yı fethetti, ismine dokunmadı. Bursa Yunanca'dan geliyor. Gazi Mustafa Kemal Ankara'yı Kurtuluş Savaşı'nın karargahı, Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti yaptı. Siz Gazi Mustafa Kemal'den daha fazla mı milliyetçisiniz ? Ankara kökeni itibari ile Latince Ankira'den geliyor. Bunu sayın Bahçeli'nin sürece nasıl baktığını, değerlendirdiğini göstermek açısından, sadece bir örnek olarak veriyorum." dedi.
Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, gündemdeki 'demokratik açılım' konusuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan, "Türkiye, yıllardır bilinen, yıllardır konuşulan ve tartışılan meselelerini bundan 10 yıl, 20 yıl, 30 yıl önce çözmüş olsaydı, çözebilmiş olsaydı çok farklı bir yerde olacaktı. Türkiye ayağına dolanan, ayağına pranga haline gelen sorunlarını yıllar önce hal yoluna koymuş olsaydı, Türkiye bugün çok farklı ve gelişmiş bir ülke olacaktı. Türkiye, 25 yıl boyunca nice canlara mal olan, nice ocaklara ateş düşüren, gencecik delkanlılarımızı canavar gibi yutan terör belasına çözüm üretebilseydi, kardeşliğimizi, dostluğumuzu bozacak girişimlere karşı daha uyanık olsa, önlemlerini alabilse bugün çok farklı yerde olacaktı." diye konuştu.
Erdoğan, Türkiye'nin enerjisini, kaynaklarını ve birikimlerini bu meseleye harcağını ve yüzleşmesi gerektiğine işaret eden Erdoğan, Türkiye'nin bu meseleyi köklü bir çözüme kavuşturması gerektiğini ifade etti.
Partiyi kurarken, bu konuyla ilgili çözüm işaretlerine programlarında yer verdiklerini anlatan Erdoğan, "Şimdi diyoruz ki Türkiye bu meseleyi çözüme kavuşturmalı. Lütfen partimizin şu programını bir okuyun. Programda bu bölümü göreceksiniz. Biz partimizi kurarken bunu belirledik ve çözüm sinyallerini orada verdik. Adına isterseniz Güneydoğu, isterseniz Doğu, ister Kürt, terör sorunu deyin bu bir sorundur diye o zaman da koyduk. Yaklaşık 1.5 sayfalık program içinde yeri var" şeklinde ifade etti.
"TÜRKİYE; ÖNÜNE ENGEL BU MESELEDEN DEMOKRASİ, HUKUK VE KARDEŞLİĞİ MUHAFAZA EDEREK KURTULMALI"
Erdoğan, 2005 Diyarbakır konuşmasında, orada bunun sinyallerini verdiklerini söyledi. Türkiye'nin; önüne engel, ayağına pranga olan bu meseleden demokrasi, hukuk ve kardeşlik çerçevesini muhafaza ederek kurtulması gerektiğini ifade eden Erdoğan, "Geleceğe güvenle bakmalı dedik. Partimizi kurduğumuz andan itibaren bu meseleye kafa yorduk ve önemli adımlar attık, demokratik açılımlar gerçekleştirdik." şeklinde konuştu.
Şimdi artık bu meseleyi kökten çözmenin tam zamanı, bu meseleden kurtulmanın tam zemini dediklerine işaret eden Erdoğan, ülkenin her kesiminde, bu meseleyi, artık uyanmamak üzere tarihe gömmek için tam irade ve bir istek olduğunu büyük bir memnuniyetle gördüklerini söyledi. Erdoğan, şunları söyledi: "Halkımızda bu istek, bu talep var. Nerede olmadığını benim halkım çok iyi biliyor. Bir işin istismarını yapan, buradan nemalanmak isteyen, buradan AK Parti'yi vurabileceğini zannedenler bunu engellemek istiyor. Biz bunların hiç birisine aldırmayacağız. Biz bu işe inanıyoruz. Bedeli ne olursa olsun bu yolda bu adımlarımızı attık, atıyoruz ve atacağız."
Meselenin çözümünün milli birlik ve bütünlük içinde, ayırıcı değil birleştirici olmak durumunda olduğunu vurgulayan Erdoğan, ülkenin birliğini, bütünlüğünü, kardeşliği asla ve asla tartışma konusu yapmadıklarını, yaptırmayacaklarını vurguladı. Muhataplarının, 71.5 milyon vatandaş olduğuna işaredt eden Erdoğan, şöyle devam etti: "Aziz milletimizden, aziz vatandaşlarımızdan başka muhatap tanımıyoruz. Demokrasi ve hukuk devletinde milletin temsilcileri de bellidir. Bu temsilciler dışında başka bir temsil mercii tanımıyoruz. Bu süreçte hiçbir siyasi partiyle, parti lideriyle de polemiğe girmek istemiyorum. Böyle siyaset üstü meseleyi günlük politikaya, siyasi çekişmelere alet etmek istemiyorum. Bu işin koordinesini, koordine görevi verdiğimiz İçişleri Bakanım, ana muhalefete, muhalefete, partilere randevu mektubu yazar da, kalkar da ana muhalefet partisi red cevabı, sayın Bahçeli red cevabı verirse bunu neyle izah edeceğiz. Hani bunlar ülkenin çıkarları için her meselede uzlaşmaya yakındı. Hani bunlar uzlaşmacıydı ? Kabul et, otur görüş, konuş da ondan sonra de ki 'böyle böyle biz bu şartlarda yokuz' de. Ama bunu bile yapamadılar. Bunların ne denli uzlaşmacı olduğu ortada. Ama bizim kapımız herkese açık. Kim bizimle görüşmek isterse biz görüşmeyi kabul ederiz."
Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin tam bir panik ve hezeyan havasında olduğunu savunarak, "Haddi aşarak, nezaket kurallarını hiçe sayarak, son derece çirkin bir üslupla, yardımcıları da dahil. Bana ve partime yönelik, bakanıma yönelik pervasızca saldırmasını da ben milletimin takdirine bırakıyorum. Eğer böyle ciddi bir mesele hakkında konuşacaksanız, Bahçeli çok rica ediyorum. Türkiye'nin tarihi üzerine, bu toprakların yakın ve uzak tarihi üzerine birkaç kitap okuyunuz, tavsiye ederim. Tarihin derinliklerinden bugüne ulaşan böyle bir girift meseleyi gündelik bir dille, yarım yamalak bilgiyle gündeme taşıyarak hem Türkiye'ye hem de sürece haksızlık ediyorsunuz." dedi.
"SİZ GAZİ MUSTAFA KEMAL'DEN DAHA FAZLA MI MİLLİYETÇİSİNİZ ? ANKARA KÖKENİ İTİBARİ İLE LATİNCE ANKİRA'DEN GELİYOR"
Bahçeli'nin 'Norşin' ve 'Potomya' kelimelerini diline dolayarak basit muhalefet tarzına başvurarak kendisine, partisine ve Türkiye'ye haksızlık ettiğini öne süren Erdoğan, şunları ifade etti: "Kalkıp Alparslan 1071'de kazandığı zaferle Anadolu'nun kapılarını açtı. Malazgirt isimine dokunmadı. Siz Alparslan'dan daha mı milliyetçisiniz ? Malazgirt Ermenice bir kelime. Rahmetli Orhan Gazi Bilecik ismine dokunmadı. Siz onlardan daha mı milliyetçisiniz. Bilecik ismi Bizans dönemindeki 'Benekuma' ismiden geliyor. Rahmetli Orhangazi Bursa'yı fethetti, ismine dokunmadı. Bursa Yunanca'dan geliyor. Gazi Mustafa Kemal Ankara'yı Kurtuluş Savaşı'nın karargahı, Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti yaptı. Ama Ankara ismini değiştirme gereğini duymadı. Siz Gazi Mustafa Kemal'den daha fazla mı milliyetçisiniz ? Ankara kökeni itibari ile Latince Ankira'den geliyor. Bunu sayın Bahçeli'nin sürece nasıl baktığını, değerlendirdiğini göstermek açısından, sadece bir örnek olarak veriyorum."
Bahçeli ve Baykal'a, kapılarını kapatmamaları konusunda bir kez daha çağrıda bulunan Erdoğan, "Gelin bu sürecin dışında kalmayın. Siz de katkınızı, siz de yapıcı önerilerinizi sunun. Bu meselede mutabakat olmayacak da hangi meselede mutabakat olacak ? Bu meselede uzlaşmayacak da hangi meselede uzlaşacağız ?. Bu konuya katkınız olmayacak da hangi meseleye katkınız olacak. Eğer slogan atarak bu mesele çözülebilseydi, bugüne kadar zaten çoktan çözülmüş olurdu." şeklinde konuştu.
"CESUR VE KARARLI DAVRANMAZSAK BUNDAN TÜRKİYE KAYBEDER, MİLLETİMİZ KAYBEDER"
Günün, sorumlu siyaset günü olduğunu söyleyen Erdoğan, "Gün büyük düşünme günüdür. Biz bu süreci kritik polimiklere kurban edilecek bir süreç olarak görmüyoruz. Bu süreç toplumsal mutabakat sürecedir. Uygulanacak politika da bir devlet, bir hükümet politikası olacaktır. Eğer biz bugün sorumlu davranmazsak, cesur ve kararlı davranmazsak bundan Türkiye kaybeder, milletimiz kaybeder. Biz, Türkiye, daha büyük sıkıntılarla karşılaşmasın, risklerle yüz yüze gelmesin istiyoruz. Sorumsuzca davrananlar, yaşanan ve yaşanacak olumsuzlukların vebalini de üstlenirler." diye konuştu.
Konuşmasında, DTP'li yetkililere seslenen Erdoğan, şunları söyledi: "Zaman zaman aralarından bazı temsilcilerin tahrik edici, kışkırtıcı, süreci bulandıran açıklamalardan, tavırlardan lütfen kaçınmalarını rica ediyorum. Türkiye genelinde oluşmuş mutabakat iklimini zedeleyecek girişimlerden lütfen kaçının. Ben niyetimizin son derece samimi olduğunu, son derece halis niyetle hareket ettiğimizi açıkladım. Bu meseleyi siyaset üstü bir mesele olarak görmek, tüm Türkiye'nin hassasiyetlerini nazara alan duyarlılıkla hareket etmek durumundayız. Bizim, annelerin göz yaşlarını dindirmeden başka gayemiz yok. Babaların göz yaşını dindirmekten başka gayemiz yok. Kardeşlik iklimini pekiştirmekten başka gayemiz yok. Türkiye'yi 71.5 milyon vatandaşıyla, 81 vilayetiyle ileriye taşıma, geleceğe taşımaktan başka gayemiz yok. Yaradılanı Yaradandan ötürü sevmekten başka gayemiz yok."

