Partisinin Adana Kadın Kolları tarafından düzenlenen 'Türkiye'de Kadın Olmak' konunu konferansa katılan Akşener, demokratik açılım adı altında Habur'da yaşananları hatırlatarak, "Habur öncesinde AK Parti ile PKK yandaşları bir araya geliyor ve sözler veriliyor, daha sonra CHP'nin BDP'li milletvekilleriyle diyalogları ortaya çıkıyor. Yani terör örgütünün yanından geçmeyen tek parti biziz." dedi.
İşsizlik sorununa değinen Akşener, "Türkiye'de işsizlik oranı yüzde 19. Bu oranın yüzde 85'ini de var olan işini kaybedenler oluşturuyor. Asıl problem, asıl konuşulması gereken işsizlik ve yoksulluktur." ifadelerini kullandı. Ülkenin 2002 yılında 214 milyar dolar borcunun şimdi 550 milyar dolara çıktığını dile getiren Akşener, şunları dile getirdi: "40 milyar dolarlık bir özelleştirme yapıldı. Onu da ekleyin. 30 milyar dolar vergi barışından geldi. Hastanesi, postanesi, bölünmüş yolunu, TOKİ yatırımlarını ve diğerlerini de koyalım, bu paradan düşelim. Ne yaparsanız yapın 350 milyar dolarlık bir paranın akıbetini göremiyorsunuz."
Başbakan'ın köşe yazarlarını eleştirmesine de değinen Akşener, şöyle konuştu: "Yandınız köşe yazarları yandınız gazeteciler, patronlarınızı tehdit etti. İktidar medya ile ters düşmüştür. Yaklaşık 20 yıldır siyasetin içindeyim. Gazetecilerle ters düşen onları eleştiren siyasiler olmuştur. Ama şunu şöyle yazmayın, adamlarınıza yazdırtmayın dendiğini ilk kez duyuyorum."
Ülkenin ne zaman önemli sorunları ortaya çıksa farklı gündem üretildiğine değinen Akşener, "Biz aslında işsizliği, yoksulluğu, yolsuzluğu konuşmamız gerekirken, bir bakanın yada Başbakan'ın eşlerinin başörtüsü nedeniyle bir mazlumiyet karşımıza çıkarılıyor. Ya ekonomide ya da dış politikada önemli bir şeyler olsa gündem değiştiriliyor." dedi.
AK Partili vekillerden birinin "Fişleme sırası" bizde, diğerinin de AKP karşıtları için kullandığı "Kanları bozuk. Kanlarını tahlil etmek lazım" sözlerini hatırlatan Akşener, "Bunlar bize faşist diyorlardı. Biz bugüne kadar hiç kimsenin soyuna, sopuna bakalım falan demedik. 41 yıllık siyasi tarihimizde böyle bir şey demedik. Demek ki bunların aslında faşizmi ne kadar sevdikleri ortaya çıkıyor." diye konuştu.
Özelleştirme konusuna da temas eden Meral Akşener, "Özelleştirme şöyle yürüyor. Mesela SEKA'yı kapattılar, çürüttüler. 2 yıl işçiler çalışmadan maaş aldı. Başbakan bu sefer 'Yan gelip yatıyorlar. Yetimin hakkını yedirmeyiz' diyor. Tekel işçileri için de aynı şeyleri söyledi. Bu sefer 'Yan gelip yatma' tutmayınca Tekel işçilerinin içinde bazı provokatörler var, yani aralarında PKK'lı olduğunu ima ettiler. Tekel işçilerinin arasında PKK'lı aramalarına gerek yok. Zaten orda PKK'lı olsa dövülmezlerdi. PKK'lılar Habur'da resmi merasimle karşılanıyorlar. Tapu kadastro hakimleri giderler, diğer hakimlerin yanına gelirler. Ama biz PKK'lıların yanına hakim gönderdik." diye konuştu.
Başbakan'ın eşinin başörtüsünden dolayı GATA'ya alınmamasıyla ilgili öğrencisi ve onun eşiyle arasında geçen bir diyalogu aktaran Akşener, "Öğrencim bana 'Emine Hanım için neden paşalarla dövüşmüyorsunuz' dedi. Ben de ona bunun yanlışlığını bir kadının giyiminden dolayı bu tür muameleyi hak etmediğini anlattım. Öğrencimin eşi bana bu olayla ilgili şu hikayeyi anlattı: 'Sivas'ta bir mezarlık sel tehlikesiyle karşı karşıya. Köylüler mezarlarını başka yerlere taşıyor. Orada bir de evliya diye bilinen bir kişinin mezarı var. Yaşlı bir kişi alimin mezarını taşımayı öneriyor. Bir başkası ise bırakın kalsın eğer evliya, evliya ise kendini korur, yok koruyamıyorsa ko götürsün sel onu.' Kendi hakkını kendi ailenin hukukunu koruyamıyorsa eğer… Olaya bu gözle bakılması gerekir." ifadelerini kullandı.

