Avukat Mehmet Çetin, Mardin'in Midyat ilçesinde yaptığı açıklamada, HSYK'nın kararının tıpkı Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararları gibi yargı denetimine tabi olmadığını, her iki kurumun verdikleri kararların kesin olduğuna işaret etti. Çetin, "Hâlbuki evrensel hukuk ilkeleri ve Avrupa normlarına göre idarenin her türlü eylem ve tasarrufu yargı denetimine tabi olması gerekir." dedi.
Türkiye'de yüksek yargı kurumlarının son icraatlarıyla, hukuk açısından iyi sınav veremediğini ifade eden Çetin, sözlerini şöyle sürdürdü: "Anayasa Mahkemesi, anayasa değişikliklerini şekil açısından incelemesi gerekirken, yerindelik incelemesi yapması, Danıştay'ın verdiği son kararında geçmişteki kararlarıyla tamamen çelişmesi, HSYK'nın Şemdinli Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya olayında hukuk açısından iyi sınav verememesi... Ferhat Sarıkaya olayı Avrupa'da Türkiye'nin iki ayağını bir pabuca sokmuştur. HSYK'nın güz kararnamesinde Ergenekon davasına bakan hâkim ve savcıların görev yerlerini değiştirmeye kalkışması ve özellikle son olarak HSYK'nın Ergenekon davasında özel yetkili dört cumhuriyet savcısının yetkilerini apar topar gasp etmesi, yüksek yargıda eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in etkisinin ağırlıklı olarak hissettirmekte olduğunu gösteriyor."
Avukat Çetin, HSYK'nın hukuka aykırı şekilde cumhuriyet savcılarının özel yetkilerini almasının ardından, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya ve Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker'in kararı destekleyen açıklamalarının ihsası rey anlamında olsa bile kendi alanları ile ilgisi olduğu için anlamak mümkün olduğunu, ancak idari yargıda yüksek mahkeme olan Danıştay başkanının kararı destekleyen açıklamasını anlamanın mümkün olmadığını vurguladı. Çetin, Danıştay Başkanı'nın son tutumunun meslek liselerinin katsayı düzenlemesini yürütmesinin durdurması kararının hukuki olmaktan çok siyasi bir karar olduğunu göz önüne serdiğini ifade etti.
''PARLAMENTO, KÖKLÜ BİR YARGI REFORMUNU ACİLEN YAPMALI''
Türkiye Barolar Birliği(TBB) Delegesi Avukat Mehmet Çetin, İtalya'da Gladyo yapılanmasına karşı yargının başlattığı 'Temiz Eller Operasyonu'nda siyasi, sivil-askeri bürokrasi-yargı ve medya ayaklarında birçok engelle karşılaşıldığını hatırlatarak, Ergenekon'un tasfiye edilmesi sürecinin kolay bir iş olmadığını ve Türkiye'nin geçmişte kirlenen bağırsaklarını temizlemesi için pansuman tedbirlerin yeterli olamayacağını, Parlamento'nun köklü bir yargı reformunu acilen yapması gerektiğini göstertiğini kaydetti.
Çetin, 2002 yılından bu yana halkın verdiği destekle Parlamento'da ezici bir çoğunlukla iktidarda olan AK Parti hükümetinin şimdiye kadar köklü anayasa değişikliğini yapması gerektiğini işarek ederek, "AK Parti hükümetinin zamanında yapması gereken reformları yapmadığı için şu anda parlamentodaki muhalefetten çok parlamento dışı bürokrasi muhalefetiyle karşı karşıya kalmıştır. Hükümet halen de geç kalmış değildir, arkasında güçlü toplumsal bir destek vardır. Bu toplumsal desteğin beklentilerini yerine getirmesi gerekir." diye sözlerini tamamladı.