19 Aralık 2025
Altın 5948.92
BIST 11315.2
Dolar 42.8091
Euro 50.1601
Sterlin 57.2753
Ankara -4°C

Türkiye’de Suç Ekonomisi

Türkiye’de Suç Ekonomisi
Suç ekonomisine milyarlar akıyor!...

Türkiye’de suç ekonomisinin yıllık cirosu en iyimser tahminle bile 13 milyar lira. Bu devasa sektörde, kaçak içki’den uyuşturucuya, sigaradan cep telefona kadar pek çok farklı uzmanlık alanı var ve bu alanların net geliri 10 milyar lirayı aşıyor. Uyuşturucu, insan ticareti, hırsızlık gibi klasik suç kalemlerinin yanı sıra, yüksek oranlı Özel Tüketim Vergisi ve gümrük vergileri yüzünden cazip hale gelen içki, sigara,çay gibi ürünlerde yasadışı ticaretin boyutları yasal pazarın beşte birine kadar ulaşıyor!

Kayıt dışı ekonomi içinde büyüyen suç ekonomisi hem kamu düzeni ve hem de ekonomik dengeler üzerinde ciddi bir bozulma yaratıyor. Suç ekonomisi doğrudan katma değerin doğrudan suç işlenerek sağlandığı “kriminal sektör” ve kaçakçılık, rüşvet gibi faaliyetlerin yarattığı ” illegal sektör” olarak ikiye ayırmak mümkün. İllegal sektörü yasalara aykırı üretim ve dağıtım, kriminal sektörü ise doğrudan suça dayanan yüksek riskli ve bir o kadar da karlı girişimler oluşturuyor. Suçta temel güdünün elde edilecek gelir ile, yakalanma maliyeti arasında kurulan dengelerle belirlendiği düşünülürse, özellikle kaçakçılık bürokrasinin sınırlamalarına rağmen yüksek getirisi sayesinde giderek büyüyen bir faaliyet alanına dönüşüyor.

Türkiye’de suç ile ilgili veriler yok. Çünkü Emniyet Genel Müdürlüğü 2006′den bu yana düzenli istatistik yayınlamıyor. Kağıt üzerinde TÜİK’e devredilen bu görev, TÜİK tarafından hasıraltı edilen verilerle tam bir karanlık alana dönüşüyor. Sadece bir düğmeye basarak il ya da olay bazında anında elde edilebilecek istatistikler, ısrarla kamuoyundan gizleniyor. Geriye EGM’nin polisin başarısını anlatmak için kitapçıklarına yansıttığı kadar veri kalıyor.

En büyük ciro eroinde...

2010 yılında yakalanan 12 ton eroin baz alındığında bunun beş ile on katı, yani tahmini yılda 60 ile 120 ton arasında eroin Türkiye’den kaçak olarak geçiyor. Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suçla Mücadele Bürosu’nun raporlarında da Türkiye’den geçen eroinin yılda 100 ton civarında olduğu kabul ediliyor. Eroin’de katma değer teslimat yerine göre değişiyor. İran sınırında kilo fiyatı 4 bin 500 lira civarında olan eroin İstanbul’a geldiğinde 16 bin liralık kilo fiyatına ulaşıyor. Bu yüzde 80’in üzerinde saflıkta eroin için geçerli olan toptan fiyatlar sokağa indiğinde katkı maddeleri yüzünden düşen saflık oranıya 30 bin liranın üzerine çıkıyor. Bu eroinin İran’dan İstanbul’a getirildiği varsayıldığında ortaya çıkan rakam. Eroin Avrupa’ya ulaştığında kilo fiyatı toptan satışlarda bile 60 bin lira civarında. Bu rakamlarla eroinin sadece yurt içindeki cirosu yıllık en az 1.8 milyar lirayla 3.6 milyar lira arasında. Bunun üçte ikisi ise net gelir… Eroinde maliyeti üretim, dönüşüm, saklama, taşıma, ambalajlama, yasal risklerden arınma gibi kalemler oluşturuyor. Saklama, taşıma gibi kalemlerin “mal olarak” ödenen bölümünün iç piyasaya sürüldüğünü hatırlatmak gerek. Kaçırılan malın Batı Avrupa’ya ulaştırıldığı düşünüldüğünde ciro 8 milyar liranın üzerinde. Bağımlılık yüzünden talep esnekliğinin düşük olması uyuşturucuyu her zaman karlı bir kriminal faaliyet haline getiriyor.

Fuhuşu hesaplamak bile güç!

Türkiye’de yasadışı fuhuşun ne boyutta olduğunu söylemek zor. Yasal faaliyetle yasadışı faaliyetin iç içe geçtiği, insan kaçakçılığı ve organize suçla da organik bağları olan bir sektör fuhuş. Belirli illerde oluşturulan “Fuhuş Komisyonları”nın çalışmaları kamuoyundan çok uzak. Adı komisyon da olsa illerdeki Ahlak şubelerinin sekreteryası gibi çalışıyorlar. Ayrıca 2006 yılından beri yayınlanmayan suç istatistikleri de sorun yaratıyor. Türkiye’de 56 genelevde 3 bin kadın seks işçisi çalışıyor. Bunun dışında 15 bin civarında kayıtlı seks işçisi olduğu ileri sürülüyor. Ancak fuhuşa karışmış kadınların yapabildiği “vesika” başvurusu da muğlak. Bunun dışında Türkiye’de yabancılardan yılda ortalama 2 bin kişi fuhuşa karıştığı için sınırdışı ediliyor. Bu rakamlar yabancılar da dahil tahmini 100-150 bin seks işçisinin varlığını gösteriyor. Aylık ortalama 2 bin liralık gelirle yapılan minumum hesaplarla bile ortaya çıkan ciro 3 milyar liranın üzerinde.

Esrar’da ciro 2 milyar lira

Eroine göre yurt içi pazarda daha çok talep gören esrar da kabarık bir ciroya sahip. Esrar’ın toptan kilo fiyatı 2-3 bin lira ve yıllık cirosu tahmini 2 milyar liraya ulaşıyor. Yurt içinde üretilebilmesi nedeniyle bunun büyük bir bölümü net kar. İç piyasada 12,5 gramlık paketler 40 ila 100 lira arasında alıcı buluyor. Ki bu perakendede 8 bin liraya ulaşan bir kilo fiyatı demek. Kaçakçılığın artışı hem yurt içinde,hem de yurt dışında artan bir ticareti gösteriyor. Esrar Batı Avrupa’ya kaçırılırsa bu ciro 3-5 euroluk gram fiyatıyla 7 milyar liraya yaklaşıyor. Yakın zamanlarda Diyarbakır’da 21 ton (evet yanlış duymadınız 21 ton), ve Van’da yaklaşık 3 milyar kök gibi dünya tarihine geçecek rakamlarda yakalamalar, işin ne derece büyük olduğunu gösteriyor.

İnsan Kaçakçılığı

Türkiye ABD’nin İnsan Ticaretini İzleme raporlarına göre dünyada stratejik ülkelerden biri. Hem önemli bir geçiş noktası hem de insan kaçakçılığının kontrol edildiği merkezlerden. 2010 yılında Türkiye’de 33 bin göçmen yakalandı. Her bir göçmen için insan kaçakçılarının ortalama 3 bin doları peşin olarak aldığı düşünülürse bu pazarın büyüklüğü yakalanmayan kaçaklarla birlikte 1.5 milyar liraya yaklaşıyor. Asya ve Afrika’dan gelip Yunanistan ve benzeri yollardan Avrupa’ya geçmek isteyen göçmenler dışında Rusya ve eski Sovyet cumhuriyetlerinden zorla fuhuş yaptırmak için Türkiye’ye getirilen insanlar da bu kaçakçılığın hedefinde yer alıyor. Arap Baharı ve Suriye gibi karışık bölgeler trafiği ve karı da katlıyor. İnsan kaçakçılığı yasadışı fuhuş ve organize suçla iç içe geçen kalemlerden biri.

Kaçak sigaraya 1.5 milyar lira

Yüksek Özel Tüketim Vergisi oranları yüzünden sigara kaçakçılığın gözde mallarından biri. Türkiye’de yılda 5 milyar paket sigara satılıyor. Geçen yıl 43,5 milyon paket kaçak sigara yakalandığı düşünülürse tahmini olarak bu pazardaki kaçakçılığın büyüklüğü 250 ile 500 milyon paket arasında. Pakette 2,65 lira Özel Tüketim Vergisi olan ithal sigaralar ortalama 5-6 liraya satılırken kaçak sigara en az 2-3 liraya alıcı buluyor. Bu miktarda kaçakçılığın sadece ÖTV karşılığı 1 milyar liranın üzerinde. Ve pazarın toplam büyüklüğü en az 1,5 milyar lira. Kaçak sigara daha çok Kuzey Irak’tan ve deniz yoluyla Kıbrıs üzerinden Türkiye’ye sokuluyor. Ayrıca yakın ülkelerdeki üreticilerden elde edilen malların Türkiye’ye sokulması ya da free-shoplarda satılmış gibi gönderilen kaçak sigaralar da pazarda yaygın bir yer buluyor.

Korsan Kitap ve DVD

Türkiye’de geçen yıl 22,5 milyon adet korsan kitap ve DVD yakalandı. Her ne kadar kitabın az okunduğu ileri sürülse de bu korsan DVD ile birlikte yakalanmayan miktar üzerinden düşünüldüğünde 1 milyar liraya yakın bir pazar oluşturuyor. Sadece sinema salonlarındaki gösterimlerden yılda yaklaşık 400 milyon lira gelir elde edildiği hatırlanırsa korsan bunun dörtte biri gibi ciddi bir rakam. Telif haklarını ihlal eden film, yazılım ve oyun DVD’leri bu pazarın önemli bir bölümü. Kitapta, sınırlı sayıda yayınevi dışında konunun takip edilmemesi, özellikle yabancı ders kitaplarında devasa bir pazar yaratıyor. Genellikle internet üzerinden ülkeye sokulan yazılım ve filmler yasadışı biçimde çoğaltılıyor ve dağıtılıyor. Yine bu yazılım ve filmlerin yabancı kaynaklı olması Türkiye’de yasal temsilciler tarafından takip edilmesini güçleştiriyor. Ayrıca Rusya ve Bulgaristan gibi ülkelerde üretilen dvd’lerin de ülkeye sokulması söz konusu.

Organize Suç

Türkiye’de geçen yıl 112 organize suç örgütü yakalandı. Bu örgütler cinayet, yaralama, tehdit ve darp gibi suçlar aracılığıyla genellikle yasadışı bir suç faaliyeti yürütüyorlar. Bu yüzden yasadışı fuhuş, insan kaçakçılığı, uyuşturucu kaçakçılığı, gasp, dolandırıcılık ve sahtecilik gibi kalemlerle iç içe bir faaliyet söz konusu. Her bir kalemde 500 bin liralık katma değer yaratıldığı ve yakalananın on katı organize suç gurubunun faaliyette olduğu kabul edilirse bu 560 milyon liralık bir ciro oluşturuyor.

Ecstasy

Narkotik pazarında giderek büyüyen ürünlerden biri ecstasy. Türkiye’de sınırlı miktarlarda üretiliyor ve daha çok Bulgaristan, Rusya ya da Kuzey Irak gibi ülkelerden Türkiye’ye sokuluyor. Ecstasy’de 20 liralık toptan fiyat, perakendede 100 liraya kadar çıkıyor. Sadece bu toptan fiyatla bile düşünüldüğünde geçen yıl yakalanan 2 milyon hap, yaklaşık 400 milyon liralık bir pazarı işaret ediyor.

Tarihi Eser Kaçakçılığı

Türkiye’de eskiden beri yapılan tarihi eser kaçakçılığı neredeyse kurumsal hale geldi. Müzelerin dahi soyulabildiği ülkemizde kültür ve tabiat varlıkları için 2010 yılında 391 polis operasyonunda 26 bin sikke ve 5 bin 574 tarihi eser ele geçirdi. Bu 32 bin parçalık yakalanan bölüm. Yakalanmayanın on katı olduğu varsayılırsa en az 300 milyon liralık bir tarihi eser cirosundan söz etmek mümkün. Koleksiyonerlik yasasının yeteri kadar işler olmaması ve artık ebay üzerinde bile yapılan sikke ticaretinin serbest bırakılmaması bu pazarı koruyan faktörlerden.

Akaryakıt

Yüksek oranlı ÖTV’nin yarattığı bir başka pazar kaçak akaryakıt. Geçen yıl 7.6 milyon litre kaçak akaryakıt yakalandı. Hepsinin motorin olduğu varsayılsa bile 1.3 liralık ÖTV ile 100 milyon liralık bir vergi avantajı ve en az 300 milyon liraya ulaşan bir pazar söz konusu. Kaçakçılık genellikle sınır ticareti yoluyla yapılıyor. Ancak bunun dışında deniz araçları için yapılan satışların iç piyasaya sürülmesi ya da gümrüklerde motorinin daha düşük tarifeye tabii yağlar gibi gösterilmesi de kaçakçılık yöntemleri arasında.

Çay’ın kaçağı 340 milyon lira…

Çay da gümrük tarifesi yüzünden kaçakçıların ilgisini çeken bir ürün. Kaçak çayın toptan kilo fiyatı 6-8 lira. Perakendede 18 liraya kadar ulaşıyor. Yılda 200 bin ton çay tüketilen Türkiye’de piyasaya yılda 25 bin ton çayın kaçak olarak girdiği tahmin ediliyor. Kaçak çay yüzde 45 oranındaki gümrük vergisi kaybına yol açıyor ve yılda 410 milyon liralık ciroya ulaşıyor. 2008′de 383 ton, 2009′da ise 782 ton kaçak çay ele geçirildi. 2010′da ise bu 2 bin 286 tona ulaştı. Kaçak çay güneydoğudan Türkiye’ye geliyor.

Kaçak içkide ÖTV cazibesi

Antalya’da yat gezisinde ölen Rus turistlerle gündeme gelen kaçak içki de yüksek ÖTV oranları yüzünden ortaya çıkan bir suç kalemi. Türkiye’de 2010 yılında 362 bin şişe kaçak içki yakalandı. Her şişenin yarım litre olduğunu kabul edilirse 181 bin litre kaçak içki demek. Bunun en az beş, ortalama on katının yakalanmadan piyasaya sunulduğunu düşünürsek 905 bin ile 1 milyon 810 bin litre kaçak içki söz konusu. Yüksek ÖTV’nin kaçakçılar için cazibesi de bu noktada başlıyor. Geçen yıl artırılan ÖTV ile viskinin litresindeki vergi 85 lira 60 kuruşa ulaştı. Alkol oranı üzerinden alınan bu vergi, 1 litrelik ve yüzde 45 alkol içeren viski şişesinde 38 liralık vergi anlamına geliyor. 38 liralık Özel Tüketim Vergisi yüzünden yaratılan değer 230 milyon liraya ulaşıyor. Ortalama 50 liralık şişe fiyatıyla düşünüldüğünde kaçak içkiyle elde edilen ciro 200 milyon liraya yaklaşıyor. 2010’daki yakalanan içki miktarındaki düşüş pazarın büyüklüğünü de gizliyor. Bir önceki yıl, 2009’da 1 milyon 215 bin şişe kaçak içki yakalandığı düşünüldüğünde bu pazarın gerçek boyutlarının 700 milyon liraya ulaştığı tahmin edilebilir.

Oto Hırsızlığı

Yılda ortalama 40 bin otomobilin çalındığı günlerden, yılda 12 bin civarında otonun çalındığı günlere geldik. Bunda GPS cihazları, seri numaralı otomobil parçaları gibi teknolojiyle birlikte gelişen güvenlik önlemlerinin rolü var. Yine de otomobil başına 12 bin liralık değer üzerinden yılda 123 milyon liralık bir pazar söz konusu. Çalınan otomobiller parça olarak satıldığı gibi, özellikle lüks otomobiller ve iş makineleri çeşitli yöntemlerle Azerbaycan, Gürcistan, Kuzey Irak gibi ülkelere gönderiliyor. İş makineleri pazarı leasing ve kredi dolandırıcılığı ile iç içe çalışıyor ve çok daha büyük rakamlara ulaşıyor.

Kredi Kartı ve Banka Dolandırıcılığı

İnanmayacaksınız ama hala kendini savcı ya da polis olarak tanıtanlara, terör örgütüne karşı operasyon için bütün hesaplarını bir anda yollayanlar var. İnternet üzerinden işlenen bu suçlar artık ayyuka çıkmış bu yöntem dışında kredi kartı bilgilerinin kopyalanması, sahte kart üretimi ve bu yolla banka hesaplarının boşaltılmasına dayanıyor. 2010 yılında 2 bin 353 vaka polis kayıtlarında yer aldı. Her vakata ortalama 5 bin lira elde edildiği düşünülürse 100 milyon lirayı aşan bir cirodan söz edilebilir. Bankaların uğradığı saldırıları ve zararları kamuoyuna duyurmakta çekingen davranması pazarın büyüklüğünü gözlerden gizleyen bir faktör.

Cep Telefonu

Türkiye’de sadece polis bölgelerinde 2010 yılında yaklaşık 40 bin kaçak cep telefonu yakalandı. ÖTV ve gümrük vergisini aşan bu kaçakçılık telefon başında 200 liralık bir fiyatla bile düşünüldüğünde 40 milyon liralık ciro oluşturuyor. Gümrük kaçağı cep telefonları Çin ve Uzakdoğu ülkeleriyle, Birleşik Arap Emirlikleri’nden satın alınıp, Kıbrıs üzerinden Türkiye’ye sokuluyor. Ayrıca yeni kuşak telefonların kopyalanan,klonlanan yazılımları da düşünüldüğünde büyük bir pazar söz konusu.

Parada Sahtecilik

Banknot basımında teknoloji ilerlese de, kalpazanlar da boş durmuyor. Geçen yıl 3131 sahtecilik vakası polis tarafından yakalandı. Vaka başına ortalama 24 adet sahte banknot düşüyordu. Her banknotun 100 lira olduğu ve asıl pazarın bunun 10 katı büyüklüğünde olduğunu varsaydığımızda yılda 75 milyon liraya ulaşan tahmini bir sahte para cirosundan söz edebiliriz. Sahte banktnotların sadece Türk lirası değil, Euro ve Amerikan doları gibi yüksek küpürlerde olduğunu göz ardı etmemekte fayda var.

Belgede Sahtecilik

“Kedinin bile sahtesini yapar” denilen ustaların var olduğu sektörde sahte nüfus kağıdı, pasaport ve ehliyet artık klasik bir pazar. Aranan, yakalanmak istemeyenlerden yurt dışına kaçak yollara gitmeye çalışanlara kadar pek çok kişinin talebiye oluşan bu pazarda ortalama 1000 liraya sahte belge hazırlandığını düşünürsek 56 milyon liralık bir cirodan da söz edebiliriz.

Dolandırıcılık

Aile hekimliğinden tutun da Genelkurmay Başkanlığı’na kadar pek çok kurumun adı kullanılarak ya da sahte define, sahte altın vs. gibi yöntemlerle yapılan dolandırıcılık ortalama 3 bin liralık olay başına değerle yaklaşık 47 milyon liralık bir pazar oluşturuyor. Ayrıca “Nijerya bankalarından” ya da İskoçya Loto İdaresi’nden gelen ve milyonlarca doları paylaşmayı öngören e-mailler de unutulmamalı.

Hırsızlık

Türkiye’de polis bölgelerinde yılda 85 bin civarında evden hırsızlık vakası yaşanıyor. Ayrıca işyerinden hırsızlıkları da dahil ettiğimizde yılda 130 bin vaka ve yaklaşık 80 milyon liralık bir pazar söz konusu. Nakit dışında elde edilen beyaz eşya, televizyon, bilgisayar ve cep telefonu gibi ürünler ikinci el pazarlarında piyasaya rahatlıkla sürülebildiği için “likit” bir pazarın söz konusu olduğunu tahmin etmek zor değil.

Kaçak Et

Et fiyatlarındaki artış kaçak canlı hayvan sayısıyla birlikte, kırmızı et kaçakçılığının da önemli ölçüde artışına yol açtı. 2008 ve 2009′da yaklaşık 19 bin kaçak canlı hayvan yakalandı. 2010’da ise bu 52 bine ulaştı. Kırmızı et kaçakçılığı ise 2009’da 4.5 ton iken 2 bin 10’da 75 tona fırladı. Et ithalatının düşürülmesine kadar fiyatı kilo fiyatı 17 liraya ulaşan et, kaçakçılıkta da ciddi bir vergi kaybı ve ciroya neden oldu. Kaçakçılık organize biçimde yapılan ve çeşitli yollarla ülkeye sokulan canlı hayvan dışında, genellikle sınır bölgelerinde meydana geliyor.

Kaçak Silah

Türkiye’de giderek artan silahlanma, kaçakçılık pazarını da canlı tutuyor. Kuzey Irak ve eski Sovyet Cumhuriyetleri’nden gelen silahlar dışında Karadeniz’deki yeraltı atölyelerinde üretilen el yapımı silahlar da yasadışı silah pazarını hareketlendiriyor. Ayrıca, piyasada serbestçe satılan kurusıkı silahlar da küçük operasyonlarla gerçek silahlara dönüştürülüyor. Geçen yıl yakalanan 149 kaçakçılık vakasında ortalama 4 bin liralık değer düşünülürse, yaklaşık 6 milyon liralık bir Pazar söz konusu.

Kaçak İlaç

Tanınmış ilaçları ve vitaminler tezgah altı pazarın önemli kalemlerinden biri. 2009′da 382 bin, 2010′da 1 milyon 277 bin kutu kaçak ilaç yakalandı. Zayıflamadan, cinsel güç arttırmaya, cilt bakımına kadar pek çok alanda kullanıma sunulan ve daha çok Çin menşeli olan bu ilaçlar sağlık riski yarattığı kadar büyük bir pazar da ortaya çıkarıyor. Ve 200 milyon liranın üzerinde bir pazar oluşturuyor.

Kapkaç

Büyükşehirlerin korkulu rüyası eskisi kadar yaygın değil. Bunda polisin “güven timleri”gibi uygulamaları kadar, kapkaça getirilen cezaların artırılmasının da etkisi var. Türkiye’de yılda 2 bin 500 civarındaki kapkaç vakası, ortalama 200 liradan 500 bin liralık küçük ama kriminal bir pazar oluşturuyor.

Gasp

Geçmişte korkulu bir rüya haline gelen gasp, ağır cezalara rağmen sürüyor. Yılda 5 bin gasp vakasının getirisi gasp başına 500 liralık gelir düşünüldüğünde 3 milyon liraya yaklaşan bir ciro oluşturuyor.

Yankesicilik

Kriminal sektörde “zanaat” yönüyle öne çıkan yankesicilik vakalarında ortalama 200 liranın çalındığını varsayarsak, yılda 26 bin vaka ve 5 milyon liranın üzerinde bir kriminal ciro var.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler
Bunlar da İlginizi Çekebilir