Boyacıgil, ayakkabıcılığın Antakya'da 1850'li yıllarda ilkel şekilde başladığını, 1900'lü yıllarda "Edik" ve "Yemeni" şeklinde modelleştiğini, 1951 yıllarında ayakkabı cemiyeti altında resmileştiğini belirtti.
Boyacıgil, Antakya ayakkabıcılığının çok büyük bir aşama kaydettiğini, marka haline geldiğini vurguladı.
Türkiye'de isim sahibi olan firmalara dahi kendi etiketlerinde ayakkabı ürettiklerini belirten Boyacıgil, yurt dışına da ayakkabı ihracı yaptıklarını ve Antakya'da ayakkabıcılığın markalaşması için çalıştıklarını kaydetti.
Antakya'da geçmişten bugüne ayakkabıcılıkta potansiyel olarak artış görüldüğünü dile getiren Bravo Ayakkabıcılığın sahibi Hüseyin Çıplak ise Antakya'nın ayakkabı sektöründe Türkiye standartlarında büyük bir başarı yakaladığını belirtti.
Çıplak, günün modasını takip eden teknolojik araçlar kullanarak halkın bütçesini sarsmayacak şekilde kaliteli ayakkabılar ürettiklerini ifade etti.
Antakya'da ayakkabıcılığın çok eski zamanlardan beri süregeldiğini vurgulayan Sökmen Ayakkabı firmasının sahibi Mustafa Sökmen de devletin kendilerine destek olmasını istedi.
Şu anda Antakya'da hem kaliteli hem de ucuz ayakkabı ürettiklerini aktaran Sökmen, "Kalite olarak İstanbul, Antep, Konya, kayseri gibi şehirlerden önden olmamıza rağmen teşvikten yararlanamıyoruz. Elimizdeki bu değeri kaybetmemiz için devletin elimizden tutması lazım. Devlet bizlere destek olursa ayakkabıcılıkta biz bir İtalya ile bir Avrupa ile yarışabiliriz. Çünkü kalitemiz o değerdedir." dedi.
Antakya ayakkabıcılık sektörünün çok daha iyi yerlere geleceğine inandığını belirten Doğanay Ayakkabı Market sahibi İzzettin Doğan ise Antakya ayakkabıcılığının Türkiye'de adını duyurduğunu dile getirdi.
Antakya'da ayakkabıcılık, kalite açısından çok iyi yerler de olduğunu ifade eden Koşak Kundura sahibi Murat Koşak da İstanbul ayakkabılarının seviyesinde ayakkabı üretildiğini söyledi.
Sanayi olmadığından dolayı ayakkabıcılığın daha fazla gelişemediğinden yakınan Koşak, bunun yanında Antakya'da önüne gelenin ayakkabıcı olduğunu, işi bilenin de bilmeyenin de sektöre girdiğini ifade etti.
Bu durumun da ayakkabıcılık sektörünü olumsuz olarak etkilediğini vurgulayan Koşak, her önüne gelenin ayakkabıcı olmamasını istedi.
Antakya'da ayakkabıcılık sektöründe markalaşmaya gidilmediğinin altını çizen Yüksel Deri firmasının sahibi Hayrettin Yüksel ise, "Bu da başarıyı azaltmaktadır. Her malın bir alcısı vardır. İnsanlar kaliteye ve fiyata mutlaka dikkat ederler. Tabiî ki pahalı mal kaliteli olacak diye bir kural yoktur. Fakat bizler gerçek kalitede markalaşmış ayakkabılar satarak insanları memnun etmekteyiz. İnsanlar ayakkabılarımızın kalitesinden dolayı yıllarca giyip hiçbir şey olmayan ayakkabılarından sadece sıkıldıkları için yeni ayakkabı almaya geliyorlar." diye konuştu.

