Avukat Tuğrul, "CMK'nın 251. maddesi özel suç ve görev suçu ayırımı yapmadan, 'katalog' olarak nitelendirilen belirli suçlarda soruşturmayı özel yetkili savcıların yapacağını çok açık bir dille belirtmektedir. Bunun hiçbir istisnası yoktur. Aynı şekilde bugün hukuksuzluğu savunan Yargıtay 5. Dairesi. 2009-5 sayılı kararında İzmir 10. Ağır ceza Mahkemesi Başkanı hakkında yapılan soruşturmayı özel yetkili savcının yapması gerektiğini açıkça ortaya koymuştur. Yargı, 'Dün dündür, bugün bugündür' mantığıyla hareket edemez. Bu tavırlarıyla güvenilirliğini yitirmektedir." şeklinde konuştu.
HSYK'nın sadece idari bir organ olduğunu vurgulayan Fahrettin Tuğrul, "Yürütülmekte olan soruşturmaya müdahale etmiş, doğrudan taraf olmuş, yetkisini aşmış, bağımsız yargının işleyişine engel olmuş, soruşturmanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi ve sonuçlandırılmasını tehlikeye sokmuştur. Yargının tarafsız ve bağımsız bir şekilde görevini yapması engellenmiş, bir sürece dâhil olanlar görevlerinden alınmak suretiyle diğer görevlilere açıkça gözdağı verilmiştir." dedi.
Toplumun ayakta kalabilmesini, adalete olan güvenin sağladığını belirten avukatlar, "Bu güveni yıkmaya yönelik girişimlere hukukçular olarak karışıyız." mesajı verdi. HSYK'nın son kararını yargı darbesi olarak gören avukatlar, şunları kaydetti: "Kimse demokratik bir hukuk devletinde, 'Ben yaptım oldu' anlayışıyla hareket edemez. Bu sebeple Türk milleti adına karar verdiklerini tüm kararlarına yazan ilgilileri hukuka uygun davranmaya, ideolojik yaklaşımlarına alet etmemeye davet ediyoruz."
Millet adına karar verebilecek en üst mercinin yine millet olduğu belirtilen açıklamada, acilen anayasa değişikliği yapılması ve gerektiğinde konunun millete havale edilmesi tavsiye edildi. Hukukun herkese lazım olduğunu hatırlatan açıklamada, "Hukuk, her zaman herkese lazımdır. Hukuk adına hukuksuzluğun gücünü kullananlara da mutlaka bir gün hukukun gücü lazım olacaktır." denildi.
