Hüda Kaya ile kızları Gülan İntisar Karagülle Saatçıoğlu ve Nurcihan Rençber, avukatları Müşir Deliduman ile birlikte suç duyurusu dilekçesini, halen 28 Şubat soruşturmasını yürüten özel yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na verdi.
Hüda Kaya, adliye önünde gazetecilere yaptığı açıklamada, ''28 Şubat'ı diğer darbelerden ayıran ve daha ahlaksız kılan en önemli özelliğin, kadınlar üzerinde baskı kurması olduğunu'' söyledi. 28 Şubat'ın on binlerce kadının hayatını kararttığını ifade eden Kaya, kendisinin de o dönemde ''idam'' talebiyle yargılandığını bildirdi.
''Başörtüsüne özgürlük mücadelesi henüz bitmedi'' diyen Kaya, ''başörtüsünün, hayatın her alanında, sınırsız bir şekilde özgürleşmesi gerektiğini'' kaydetti.
Kızı İntisar Saatçıoğlu da 28 Şubat sürecinde, özgürlük mücadelelerinin bedelinin ödetilmeye çalışıldığını ifade etti.
Nurcihan Rençber ise 1999'da lise öğrencisiyken gözaltına alındığını kaydetti.
Hüda Kaya ve kızlarına destek veren MAZLUMDER Ankara Şube Başkanı Şerife Gül Arıman da yargıyı siyasallaştıran, siyaseti felç eden ve bin yıl süreceği tehditleriyle bütün topluma travma yaşatan 28 Şubatçılar dahil olmak üzere tüm darbecilerin yargılanması gerektiğini söyledi.
Bütün halkın baskı ve dayatmayla sindirildiği, karanlık günlerin yaşandığı 28 Şubat sürecinden nasibini alanların başında Hüda Kaya ve ailesinin geldiğini ifade eden Arıman, ''Kaya ve kızlarının; kin, nefret ve intikam duygularıyla adil olmayan şekilde yargılandığını, hapse atıldığını ve yıllarca zindanlara reva görüldüklerini'' anlattı.
Hüda Kaya ve kızlarının avukatı Müşir Deliduman ise 28 Şubat sürecinde müvekkillerine ailece ''topyekün bir saldırı düzenlendiğini, özgürlüklerinin ve haklarının ihlal edildiğini'' kaydetti.
İLKDER Genel Başkanı Özden Sönmez de ''28 Şubat'ın paletlerinin altında kalan Hüda Kaya ve ailesini desteklediklerini'' ifade etti.
-Dilekçe-
Avukat Deliduman'ın verdiği suç duyurusu dilekçesinde, Hüda Kaya ve kızlarının ''28 Şubat cuntasının örgütlediği Batı Çalışma Grubu'nun örgütlü marifetiyle idari, adli ve medyatik lince tabi tutuldukları'' kaydedildi.
''Müvekkillerin başörtülerinin kötülük odağı olarak hedef gösterildiği'' ifade edilen dilekçede, Kaya ve kızlarının başörtüleri nedeniyle cezalandırıldıkları, özgürlük ve güvenlik haklarının ihlal edildiği ve adil yargılama olmadan cezalandırıldıkları savunuldu.
''28 Şubat sürecinin karar alıcıları ve uygulayıcılarının hepsinin soruşturmaya dahil edilmesi'' istenen dilekçede; Hüseyin Kıvrıkoğlu, Çevik Bir, Erol Özkasnak, Fevzi Türkeri, dönemin İnönü Üniversitesi Rektörü Ömer Şarlak, Malatya Cumhuriyet Savcısı Ahmet Kelebek, Malatya Emniyet Müdürü ve TEM Şube amirleri ''şüpheli'' olarak gösterildi.
Hüda Kaya yaptığı açıklamada, 1998'de, yazdığı bir yazı dolayısıyla 765 sayılı TCK'nın 312. maddesinde düzenlenen ''halkı sınıf, ırk, din, dil, mezhep farklılığı gözeterek, kin ve düşmanlığa açıkça tahrik etmek'' suçundan 20 ay cezaevinde kaldığını bildirdi.
Malatya İnönü Üniversitesi'ndeki başörtüsü problemlerine ilişkin eylemler nedeniyle 1999'da bir kez daha gözaltına alındığını söyleyen Kaya, ''Anayasal düzeni değiştirmeye kalkışmak'' suçlamalarıyla kızlarıyla birlikte tutuklandığını, idamla yargılandığını, ancak ''toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasasına muhalefet'' suçundan ceza aldıklarını anlattı.(ZAMAN)
