Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Bülent Arınç, Türkiye’nin ekseni ve rotasının demokrasinin çıtasını yükseltmek, insan hak ve özgürlüklerinin temininde bütün mazeretleri ortadan kaldırmak olduğunu söyledi. Arınç, çoğunluğu Müslüman laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye’nin bu özellikleriyle Avrupa Birliği üzerindeki tereddüt ve gölgeleri dağıtma kudretindeki tek ülke olduğunu vurguladı. İstanbul Üniversitesi ve Türk Gelecek Araştırmaları Vakfı işbirliğiyle düzenlenen Değişim Liderleri Zirvesi kapanış oturumuyla sona erdi. Oturuma Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Başbakanlık Başmüşaviri İbrahim Kalın, Erdem Holding Yönetim Kurulu Başkanı Zeynel Abidin Erdem ve yerli-yabancı çok sayıda davetli katıldı. Zirvenin kapanışında konuşan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, zirvede dünyanın geleceğinin tartışıldığını ve yarını şekillendirecek önemli gelişmelerin değerlendirildiğini ifade etti. İki günlük toplantının sonuçlarının olumlu fikirlerle devamlılık kazanması gerektiğini belirten Arınç, “Bu tür zirvelerin en önemli özelliği uyandırdığı karşılıklı etkidir. Yaşadığımız dünyada artık hiçbir sorun belli bir ülkenin, belli bir bölgenin kendi sorunu olarak kalmıyor. Ülkelerin ve bölgelerin iç dinamikleri küresel gelişmelerden doğrudan etkileniyor. Bu yeni durum insanlığın sorunlarını aşabilmesi için yeni imkanlar ve fırsatlar sunduğu gibi yeni meseleleri de beraberinde getiriyor.” diye konuştu. Türkiye’nin ekseni ve rotasının “Demokrasinin çıtasını yükseltmek, insan hak ve özgürlüklerinin temininde bütün mazeretleri bertaraf etmek” olduğunu belirten Arınç, sözlerine şöyle devam etti: “Bütün gayemiz halkımızın insanca, adil, katılımcı ve paylaşımcı bir ülkede yaşamasıdır. Kendi tecrübemizi bize dostluk elini uzatan herkesle paylaşmaktır. Bizler kendimiz için istediğimizi dostlarımız için de insanlık değerlerimiz öyle gerektirdiği için talep ediyor ve istiyoruz. Adaleti, hakkaniyeti, barışı, özgürlüğü, demokrasiyi sadece kendimiz için değil, bütün insanlık ailesi için de istiyoruz.” Türkiye’nin, halkının çoğunluğu Müslüman bir ülke olduğunu, aynı zamanda demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olduğunu bildiren Arınç, bu değerlerin Türkiye’de çatışan değerler olmadığını, aksine modern dünyanın güçlü bir parçası olarak ülkenin gücüne güç kattığını söyledi. Türkiye’nin bu özelliklerinin garipsenmesini doğru bulmadıklarını aktaran Arınç, Türkiye’nin sahip olduğu zengin medeniyet ve kültür değerleriyle birlikte Avrupa Birliği’ne de üye olarak dünya barışına katkı sağlamak iddiasında olduğunu bildirdi. Türkiye’nin bu özellikleri, maddi ve manevi sahip olduğu tüm imkânlarla Avrupa Birliği üzerindeki tüm tereddütleri ve gölgeleri dağıtma kudretine sahip hemen tek ülke olduğuna vurgu yapan Arınç, “Bu gün dünyanın neresinde olursa olsun, her türlü ayrımcılık, ırkçlık, din ya da mezhep düşmanlığı biliyoruz ki insanlığa ağır bedeller ödetmektedir. Bu yanlışlar aynı zamanda dünyadaki adaletsizlikleri, ekonomik ve sosyal dengesizlikleri, çatışmaları hatta savaşları besleyen unsurlardır.” ifadelerini kullandı. Bir lideri lider yapanın öncü fikirler ve düşünceleri olduğuna işaret eden Arınç, “Halkın beklentilerini, umutlarını ve taleplerini karşılayabilecek öncü düşünceleriniz ve fikirleriniz yoksa bir lider olabilirsiniz. Ama halk sizden razı değilse, elinizdeki güç bir baskı mekanizmasına dönüşebilir. Sonuçta şu günlerde çevremizde örneklerini yaşadığımız gibi yıllarca ülkelerini demir yumrukla yöneten liderler halklarının değişim talepleri karşısında aciz durumda kalmışlardır. Umudumuz ve beklentimiz dost ve kardeş bildiğimiz ülkelerde yaşanan gelişmelerin kendi halkına karşı şiddet kullanmaya varan arayışlara karşı yol açmaması yönündedir.“ dedi.
