
Erdoğan: Orta Doğu'da barışın temini için herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "(İsrail-İran) Ateşkesin kalıcı sükunete tahvil edilmesini ümit ediyoruz. Orta Doğu'da barışın temini için herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor." dedi.
Lahey
Erdoğan, Hollanda'nın Lahey kentindeki NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'nin ardından basın toplantısı düzenledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Halihazırda uluslararası gündemi domine eden olayların hemen hepsi Türkiye'nin yakın çevresinde yaşanıyor. Ülkemizi tüm bu krizlerin, sıcak çatışmaların ve gerilimlerin uzağında tutmaya gayret ediyoruz." dedi.
Zirveyi tamamladıklarını belirten Erdoğan, Hollanda Kralı Willem-Alexander, Hollanda Başbakanı Dick Schoof ile Hollanda makamlarına ev sahiplikleri ve misafirperverlikleri için teşekkür etti.
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte'yi başarılı yönetimi için tebrik eden Erdoğan, "Lahey Zirvemizin öne çıkan sonucu, kamuoyunca da yakından takip edildiği üzere, müttefiklerin savunma harcamalarını artırmasıydı. Konsey oturumunda savunma harcamalarımızı 10 yıllık bir sürede Gayri Safi Yurt İçi Hasılalarımızın yüzde 5'i düzeyine çıkarmayı kararlaştırdık." ifadelerini kullandı.
Mevcut krizlerin derinleştiği ve her geçen gün ilave krizlerin ortaya çıktığı bir iklimde, alınan bu kararın NATO açısından zaruret teşkil ettiğini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Terörizm tehdidinden en fazla zarar gören, bölgemizdeki birçok krizden doğrudan etkilenen müttefikiz. Halihazırda uluslararası gündemi domine eden olayların hemen hepsi Türkiye'nin yakın çevresinde yaşanıyor. Ülkemizi tüm bu krizlerin, sıcak çatışmaların ve gerilimlerin uzağında tutmaya gayret ediyoruz. Caydırıcılığımızın artırılmasına ve savunmamızın güçlendirilmesine büyük önem veriyoruz. Türk savunma sanayisinin son yıllarda yaptığı büyük atılım dünyada parmakla gösterilmektedir. Silahlı ve silahsız insansız hava araçları başta olmak üzere birçok alanda küresel ölçekte söz sahibiyiz.
Savunma harcamalarımız halihazırda önceki zirvelerin hedefi olan yüzde 2 seviyesinin üstündedir. Hatta mevcut altyapı ve savunma sanayisi yatırımlarımız, inovasyona ayırdığımız kaynaklar ve uluslararası çabalarımız itibarıyla yüzde 5'i yakalamaya en yakın ülkelerdeniz. Birçok müttefikin tehdit ve sınamalar karşısında daha fazla sorumluluk üstlenmek konusunda bizimle aynı çizgiye gelmesini doğru buluyorum. Elbette sadece savunma harcamalarını artırarak ittifakın etkinliğinin geliştirilmesi mümkün değil. Müttefikler arasında karşılıklı anlayış ve işbirliğinin samimiyetle tesis edilmesi de gerekiyor."
"Temennimiz, bu kuşatıcı yaklaşımın kıta geneline hakim olması"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu minvalde, ilk olarak müttefikler arasındaki savunma sanayisi ürünlerinin ticaretindeki engellerin 'amasız-fakatsız' kaldırılmasına yönelik anlayışın, ittifak belgelerine yansıtılmasına öncülük ettik. Bunun tüm unsurlarıyla hayata geçirilmesini ümit ediyoruz." dedi.
Avrupa Birliği'nin savunma ve güvenlik alanındaki girişimlerinin NATO'yu tamamlayıcı nitelikte olması gerektiğine işaret eden Erdoğan, "Özellikle üye olmayan müttefiklerin, Birliğin savunma sanayisi girişimlerine tam olarak dahil edilmesinin tüm Avrupa'nın menfaatine olacağını vurguladım. Neticede Avrupa'da artan savunma yetenekleri tüm Avrupa Atlantik Bölgesi'nin çıkarınadır. Temennimiz, bu kuşatıcı yaklaşımın kıta geneline hakim olmasıdır." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO Genel Sekreteri Rutte'nin, Teksas'tan Ankara'ya savunma sanayisi gelişimini esas alan yaklaşımının bu bakımdan fevkalade değerli olduğunu söyledi.
"Hedefimiz, kalıcı barışa giden sürecin taşlarını döşemek"
Türkiye'nin, ittifakın terörizmle mücadeledeki rolünü öne çıkaran müttefiklerin başında geldiğini vurgulayan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Nitekim terörizm, NATO'ya yönelik güncel iki temel tehditten biri olarak kayda geçirilmiştir. Bu defa Lahey'de, terörle mücadelenin ancak müttefiklerin samimi dayanışmasıyla başarılabileceğini vurguladım. Zirve bildirisine bu tehdidin yansıtılmasını sağladık. Ukrayna'da 3 yılı aşkın süredir devam eden savaşın hem bölgesel hem küresel etkileri oldu. Can kayıpları ve yıkım her iki tarafta da giderek artıyor. Türkiye olarak biz, savaşın adil ve sürdürülebilir bir barışla sonlandırılması için yoğun çabalarımızı sürdürüyoruz. 2022 Mart ayında İstanbul'da ev sahipliği yaptığımız ancak yarım kalan görüşmelerden Karadeniz tahıl girişimi, savaş esirleri takası gibi somut neticeler almıştık.
Diplomasiye olan inancımız, tarafların bize duydukları güvenle birleşince İstanbul'da bir kez daha arabuluculuğa başladık. Ev sahipliğimizdeki görüşmelerde, ilave esir ve cenaze takasları hususunda önemli ilerleme sağladık. Ayrıca olası bir ateşkese dair açık bir görüş alışverişinde bulunuldu. Ateşkes ve kalıcı barış için bir fırsat penceresinin aralandığı kanaatindeyim. Bunun heba edilmemesi gerekiyor. Hedefimiz, taraflar arasında ilave somut adımlar atılmasına destek olmak suretiyle kalıcı barışa giden sürecin taşlarını döşemektir. Müttefiklerimizin de desteğiyle savaşın en kısa sürede neticelendirilmesi umudumu koruyorum. Hep söylediğim gibi, adil bir barışın kaybedeni olmaz."
"Gazze'deki insani trajedi, insani felakete dönüşmüş durumda"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İsrail'in engellemeleri ve saldırıları sebebiyle Gazze'deki insani trajedi, insani felakete dönüşmüş durumda. Vicdan sahibi hiçbir insan böyle bir vahşete sessiz kalamaz." dedi.
Erdoğan, Orta Doğu'daki tehditlerin ve krizlerin her geçen gün daha ciddi bir hal aldığını belirtti.
Gazze'de Filistin halkına yönelik 2 yıla yaklaşan mezalime dikkati çeken Erdoğan, şimdiye kadar İsrail saldırılarında çoğu çocuk ve kadın 56 bin Gazzelinin hayatını kaybettiğini, yine çoğu çocuk ve kadın 129 bin Gazzelinin yaralandığını hatırlattı.
Gazze'nin yüzde 80'inin yıkıldığını, sağlık altyapısının yüzde 95'inin tahrip olduğunu dile getiren Erdoğan, kiliseler, camiler, okullar ve hastanelerin bombalandığını söyledi.
Erdoğan, 2 milyonu aşkın Gazzelinin yıkıntıların arasında, tepelerine sürekli bombalar yağarken, çok zor şartlar altında hayatta kalma mücadelesi verdiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
"İsrail hükümeti en temel ihtiyaç maddelerinin dahi Gazze'ye girişine engel çıkartıyor. İsrail'in engellemeleri ve saldırıları sebebiyle Gazze'deki insani trajedi, insani felakete dönüşmüş durumda. Vicdan sahibi hiçbir insan, böyle bir vahşete sessiz kalamaz. Bebekler uyurken susulur, bebekler öldürülürken susulmaz. Buradan insan hayatına değer veren herkesi zulme karşı seslerini yükseltmeye çağırıyorum. Ancak uluslararası toplumun, bilhassa ilgili kurumların İsrail'i durdurmakta yetersiz kaldığını müşahede ediyoruz. Hiçbir kural tanımayan, uluslararası hukuku açıkça ihlal eden İsrail, ihlallerine her geçen gün yenilerini ekliyor. Bir defa şunun iyi anlaşılması şart, İsrail bölgeyi istikrarsız hale getirerek, kendi halkının güvenliğini sağlayamaz. Bölgedeki tüm ülkeler gibi İsrail'in de güvenliği komşularının istikrarından, huzurundan ve refahından geçmektedir. Yaşananlar 1967 sınırları temelinde coğrafi bütünlüğü haiz iki devletli çözümün kaçınılmaz olduğunu bir kez daha bizlere hatırlatmaktadır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, amaçlarının tüm halkların, tüm inançların yan yana, barış içinde yaşadığı bir sulh ikliminin tesisi olduğunu belirterek, "Biz 1000 yıldır aynı topraklarda yaşıyoruz. İnşallah ebediyen de orada yaşamaya devam edeceğiz. Dolayısıyla tüm bölgenin selameti için acı da olsa, rahatsız edici de olsa hakikatleri cesaretle söylemeyi sürdüreceğiz." diye konuştu.
"Barışın temini için herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor"
Erdoğan, "İsrail ile komşumuz İran arasındaki en son askeri tırmanma bölgemizi çok ciddi risklerle karşı karşıya bıraktı. Krizin ilk anından itibaren malumunuz yoğun bir diplomasi trafiği yürüttük. Bölgedeki liderlerle telefon görüşmelerimiz oldu." ifadelerini kullandı.
İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerin dışişleri bakanlarının İstanbul'da toplandığını hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Burada da gerilime dair önemli mesajlar verildi. Evvelce de ifade ettiğim hususu bugün tekrarlamakta fayda görüyorum. Komşumuz İran ile sorunların kalıcı çözümü diplomasi ve müzakereyle mümkündür. Bölgemiz savaşla, yıkımla, saldırganlıkla, tehditle hiçbir yere ulaşılamayacağının örnekleriyle doludur. Amerika Başkanı Sayın Trump'ın gayretleriyle sağlanan ateşkesi memnuniyetle karşılıyoruz. Değerli dostum Trump'ın çağrısına tarafların koşulsuz uymalarını bekliyoruz. Fiili ateşkes ilanının en kısa sürede kalıcı sükunete tahvil edilmesini ümit ediyoruz. Orta Doğu'da barışın temini için müttefikler dahil herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini düşünüyoruz. Biz bu konuda üzerimize düşeni yapmayı sürdüreceğiz."
Zirve kapsamında birçok liderle görüşmeler gerçekleştirdiğini aktaran Erdoğan, bu kapsamda ABD Başkanı Donald Trump, Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Hollanda Başbakanı Dick Schoof, Romanya Cumhurbaşkanı Nicuşor Dan'ın da aralarında olduğu pek çok liderle bir araya geldiğini söyledi.
Temaslarda, hem müttefiklerle ikili ilişkileri geliştirmenin yollarını hem de zirve gündemindeki konuları ele aldıklarını aktaran Erdoğan, Türkiye'nin gelecek yıl NATO zirvesine ev sahipliği yapma önerisinin neticeye bağlandığını, gelecek yıl müttefikleri Türkiye'de ağırlayacak olmaktan büyük memnuniyet duyduğunu dile getirdi.
"Zulmün karşısında yer almayı devam ettireceğiz"
Erdoğan, konuşmasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
"Rus ordusunun Azerbaycan'dan ayrılmasına" ilişkin soru üzerine Erdoğan, "Rus ordusu şu anda Azerbaycan'dan ayrıldı, orada değil. Çıktığına göre artık zaten bu sorunun da hükmü kalmadı. Daha ben yeni Karabağ'a gittim, böyle bir şey zaten orada yok. Şu anda Azerbaycan orayı Azerbaycan devletinin yaşanabilir hükmü altına getirmenin gayreti içerisinde. Altyapı, üstyapı noktasında adımlarını atıyorlar ve çok ciddi de yatırımlar yapıyorlar." dedi.
"Türkiye ile İsrail arasında bir çatışma çıkarsa NATO Türkiye'yi savunmaya gelir mi?" sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi:
"Türkiye'ye herhangi bir saldırı olmadıktan sonra, Türkiye'ye yönelik bir saldırı olmadığı takdirde ki şu anda böyle bir şey söz konusu değil, Türkiye bölgesinin bir barış ülkesidir ve bölgesinde de barışın özellikle hakim olması için bütün gayretlerini göstermektedir. Ancak tabi bütün bunların yanında özellikle de İsrail'in bu çekilmez, dayanılmaz tavrına karşı da biz orada zulmün karşısında yer almayı devam ettireceğiz. Bugüne kadar Gazze'de olduğu gibi bölgede zalimlerin karşısında yer aldık, zulmün karşısında yer aldık, yer almaya devam ediyoruz. Özellikle de garip gurebanın yanında yer almaya devam ediyoruz.
Düşünün şu anda Gazze'de aylardır oradaki mazlumlara ayni yardım gitmiyor. Şimdi bu insanlara ayni yardım gitmezse, bu insanların hali ne olacak? Biz de tabi şu anda güçlü olan ülkelere diyoruz ki gelin İsrail'in karşısında yer alın. Bu ayni yardımların götürülebilmesi için Gazze'ye kapıların açılmasını ne yapmak lazım? Sağlamak lazım. Kızılhaça bile şu anda İsrail yol vermiyor. Kızılhaç kanalıyla bile Gazze'deki bu insanlara yardım gitmiyor. Böyle bir durum söz konusu. Kızılhaç çalışabilse, o kanalla buralara ayni yardım, gıda, ilaç, yiyecek, giyecek bütün bunları götürme imkanı sağlanmış olacak. Ama şu anda bu bile maalesef yok."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin "Eurofighter Typhoon" savaş uçağı tedarikine ilişkin, "Gerek İngiltere gerek Almanya ile görüşmelerimizi yaptık, yapıyoruz ve bu konuda olumlu gelişmeler var." dedi.
"Türkiye, gayrisafi yurtiçi hasıladan savunmaya ayırdığı payı yüzde 2'den yüzde 5'e çıkarmak için hangi yolu izleyecek? Almanya ile görüşmenizde Eurofighter alımıyla ilgili konu gündeme geldi mi?" sorusuna Erdoğan, "Şu an itibarıyla önümüzdeki 10 yıl içerisinde tabii ki atacağımız adımlar milli bütçeden olacaktır. Peyderpey milli bütçeden buraya gerekli olan payı ayırmak suretiyle NATO'ya olan bu desteğimizi vermiş olacağız. Eurofighter konusunda gerek İngiltere gerek Almanya ile görüşmelerimizi yaptık, yapıyoruz ve bu konuda olumlu gelişmeler var. Bu olumlu gelişmeleri de tamamen işi gerçekleştirdikten sonra inşallah adımlarımızı atmış olacağız." yanıtını verdi.
"Gelecek yıl Türkiye'de yapılacak NATO Zirvesi'nin hangi şehirde düzenleneceğine" ilişkin soruya Erdoğan, öncekinin İstanbul'da olduğunu, görüşmeleri yapıp gelecek hafta içerisinde bunun kararını vereceklerini söyledi.
Zaman kaybına tahammülün olmadığını vurgulayan Erdoğan, "Daha önce İstanbul'da yaptığımız bu zirvemizi, bu defa yapacağımız bu toplantıdaki vereceğimiz kararla inşallah NATO Genel Sekreterliği'ne bildireceğiz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin Türkiye ile İsrail ilişkilerinin gelecekte nasıl olacağına ilişkin sorusunu, şöyle cevapladı:
"Şu anda tabii İsrail'le Türkiye'nin arasındaki ilişkilerin bu anlayışla devam etmesi halinde, burada aramızdaki barış, aramızdaki huzur mümkün değil. Zira atılan adımlar her şeyden önce barışı tehdit ediyor. Atılan adımlar barışı tehdit ettiğine göre burada nasıl barışı temin edeceksiniz, sağlayacaksınız? Mümkün değil. Düşünün, yani 100 bini aşkın insan ölü, yaralı ve hala da vurmaya devam ediyorlar. Öbür tarafta Gazze'deki mazlum insanlara Kızılhaç dahil, gıda sevkiyatı yapılmıyor. Bunu engelleyen kim? İsrail. Hala burada bu kadar barbarca bir adım atıldığı takdirde, biz nasıl bunlarla huzurlu bir ortamı tesis edeceğiz? Mümkün değil. Onun için de Kızılhaç şu anda devreye girmek istiyor, netice yok. Kızılay'ımız devreye girmek istiyor, netice yok. Mısır devreye girmek istiyor, netice yok. Bütün bunlarla birlikte hangi ülkeye bakarsanız bakın, hiçbirisi netice alamıyor. İsrail'i, Gazze'de şu ana kadar takındığı tavırdan vazgeçmeye davet ediyoruz."
"Trump'la yaptığımız görüşmede S-400'ü konuşmadık"
Türkiye'nin elindeki S-400'ler ile F-35 programına dahil edilmesi konusundaki mevcut duruma ilişkin soruya Erdoğan, şu yanıtı verdi:
"Sayın Trump'la yaptığımız görüşmede tabii S-400'ü konuşmadık. O gündemimizde değil, o iş bitmiş bir iş. F-35 konusunu tabii görüştük. F-35 konusunda da biz 1 milyar 300-400 milyon dolar gibi bir ödeme yaptık ve F-35'leri alma noktasında biz Sayın Trump'ın da iyi niyetli olduğunu gördük. F-16'larımızın tamamıyla bakım, onarımı ve F-35'lerle ilgili de alımla ilgili çalışmalarımızı sorumlu olan arkadaşlarımız devam ettiriyorlar. Tabii bunun yanında bir de bizim Eurofighter'la ilgili çalışmalarımız var. Eurofighter konusunda da İngiltere ve Almanya ile bu çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Temennimiz odur ki bu iyi niyetimizi İngiltere'de, Almanya'da, onlar da olumlu karşılıyorlar. Çalışmalarımız devam ediyor."
"ABD Başkanı Trump'ın Gazze'de kumarhane ve resortların inşa edilmesi konusunu" görüşmede gündeme getirip getirmediğinin sorulması üzerine Erdoğan, "Akşam Sayın Trump'la görüşmemiz oldu. Yaklaşık 1-1,5 saat kadar görüşmemizi yaptık. Ama bizim görüşmemizde özellikle de Gazze'nin sahil boylarının sizin ifade ettiğiniz şekilde kumarhaneler olması gündeme gelmedi. Böyle bir şey zaten gündeme gelse herhalde benim vereceğim cevap bellidir. Bu konuda duruşum bellidir. Duruşum belli olduğuna göre, Sayın Trump öyle akıllı bir insandır ki kime hangi soruyu soracağını da iyi bilir ve böyle bir şey de zaten aramızda geçmedi."
"KFOR'un Kosova'daki önceki görev süresinde Türk komutanlığının görevde olması ve önümüzdeki dönemde de komutanlığın yeniden Türkiye'ye geçmesinin beklendiği göz önünde bulundurulursa, Türkiye'nin bu sorumluluğu nasıl değerlendirilmektedir?" sorusuna Erdoğan, "Biliyorsunuz Türkiye'nin KFOR şu anda bölgede. Niçin bölgede? Barış için, huzur için ve bizim KFOR'umuz orada olduğu sürece inşallah orada herhangi bir sıkıntı olmaz, olmayacaktır." cevabını verdi.
"Ülkemin bütünlüğünü korumak benim görevim"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Geçtiğimiz ay Rusya, Ukrayna ile son tur görüşmelerde düşük seviyede bir diplomatik heyet gönderdiğini söyledi. Bu konu sizi nasıl etkiledi? Avrupa Birliği ile savunma işbirliği alanında ne gibi beklentileriniz var?" sorusunu yanıtlarken, "Temsil kabiliyeti olan kişiler gönderildi ve o temsil kabiliyeti olan kişilerle de Rusya-Ukrayna arasındaki görüşmeler orada başarılı bir şekilde gerçekleştirildi. O görüşmeleri de Dışişleri Bakanım Hakan Bey zaten yürüttü, sürdürdü ve neticesi de gayet güzel, başarılı oldu." ifadelerini kullandı.
NATO Zirvesi'nde İspanya'nın savunma harcamalarında yüzde 5 yerine yüzde 2'lik katkı sunmayı taahhüt etmesi ve İspanya Başbakanı Pedro Sanchez'in duruşu ile ilgili fikirlerinin sorulmasına karşılık Erdoğan, "Yani 10 yıl gibi bir süre olduğu için, bu noktada bir sıkıntıya yer yok diye düşünüyorum. 10 yıl içerisinde böyle bir orana çıkarılacak. Tabii ki NATO'nun da böyle bir güce ihtiyacı var ve bunu da tabii Avrupa Birliği'ndeki NATO üyesi ülkelerin halletmesinden başka çıkış yolu olmayacaktır. Şu anda NATO üyesi ülkeler de bu imkana, bu güce sahip. Türkiye olarak biz de bir üye ülke olarak bu konuda olumlu beyanımızı yaptık. Dedik ki 10 yıl içerisinde bunun verilmesinde fayda var." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, PKK'nın silah bırakması ve lağvedilmesi sonrasınki adımın ne olacağına ve bölgede yaşayan Kürtlere nasıl bir mesaj vereceğine yönelik soru üzerine de şunları kaydetti:
"Bölgede yaşayan Kürt vatandaşlarımla, Cumhurbaşkanları olarak bizim herhangi bir sıkıntımız yok. Şu anda gayet iyi gidiyor. Parlamentoda güçlü bir potansiyele sahipler. Onların böyle bir sıkıntısı olmadığına göre, bu yürüyüş, bu gidiş... Randevu istediler, ben de rahmetli Sırrı Süreyya ile birlikte Pervin Hanım'ı kabul ettim. Cumhurbaşkanlığında arkadaşlarımla beraber kendileriyle görüştük. Zannediyorum şimdi yine bir randevu talepleri var ve bu randevu taleplerini de yakın zamanda gerçekleştireceğiz, kendileriyle görüşmelerimizi yapacağız. Herhangi bir sıkıntı söz konusu değil. Benim ülkemde Türk'üyle, Kürt'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Arap'ıyla hepimiz biriz ve ülkemin bütünlüğünü de korumak benim de görevimdir. Bunu da en güzel şekilde sürdüreceğiz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan Hollanda'dan ayrıldı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Lahey'deki NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi ve ikili temasların ardından Hollanda'nın başkenti Amsterdam'dan özel uçak "TUR" ile Türkiye'ye hareket etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı Amsterdam Schiphol Havalimanı'nda, Hollandalı yetkililerin yanı sıra Türkiye'nin NATO Daimi Temsilcisi Basat Öztürk ve Lahey Büyükelçisi Selçuk Ünal uğurladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, MİT Başkanı İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ile Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç da Hollanda'dan ayrıldı.
AA
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.