Resepsiyon:
Ömer Çelik, resepsiyona katılmayan askerlerin emre itaatsizlik yaptığını söyledi. CHP'liler de "O zaman askeri görevden alın" açıklamasını yaptı. Siz aynı düşüncede misiniz? sorusunu yanıtlayan Erdoğan, "Bu bir davettir. Bu davete icabet etmemenin Genelkurmay açısından ne denli yanlış olduğunu söyledim. Bir alternatif kutlamanın hiç şık olmadığını ayrıca söyledim. Çünkü 29 Ekim kutlamalarının yeri hep Çankaya olmuştur. Bunun dışında herhangi bir yerde olmamıştır. Böyle bir alternatif kutlama nasıl yanlış olmuşsa, bu da bu denli yanlıştır" dedi.
Başbakan sözlerine, "Ha ne emre itaate, ne emre itaatsizliğe girer, onun değerlendirmesi hukuki bir süreçtir. Kim nasıl ne zaman görevden alınır alınmaz, kimse bize bu konuda akıl vermesin. Onu da yeri geldiği zaman yaparız. Kimseye de hesap vermeyiz. Yeter ki yasal süreç söz konusu olsun. Bizim CHP'nin aklına ihtiyacımız yok. Onlar akıllarını kendilerine saklasın" şeklinde konuştu.
PKK ile mücadele:
Erdoğan başka bir soru üzerine de, "Güvenlik güçlerine silah bırakın demek mümkün mü? Bunlar zaten güvenlik güçlerinin oluşumunun gereğidir. Ama burada terör örgütü bir defa silahı bıraktığı sürece, zaten güvenlik güçlerinin operasyona girmesine gerek kalmayacaktır. Olay bu kadar nettir" açıklamasında bulundu.
Eylemsizlik kararı:
"Bahçeli, eylemsizlik kararını pazarlık çıkmazı olarak değerlendirdi" denilmesi üzerine de Erdoğan şunları söyledi:
"Terör örgütünün yapmış olduğu bu tür açıklamalarla ilgili, yani MHP genel Başkanı'nın bu yaklaşım tarzı yeni değil. Bunu halkoylaması sırasında da söyledi. Ben o zaman çok ağır ifade kullandım. Şahsımı izam eden bir yaklaşımdı bu. Terör örgütüyle pazarlıkta olduğumuza dair ifadeler kullanmıştı. O zaman da kendilerine, bu tür pazarlığa girdiği iddiadir, bu iddiayı ispat kendilerine düşer. Bunun ispat edemezlerse bu alçaklıktır demiştim. Ama o günden bugüne bir açıklama yapmamışlardır.
Şimdi tekrar bunu tekrar kurcalamaya başladılar. Hükümet olarak böyle bir pazarlığın içerisinde olmamız söz konusu değildir. Burada devletin kurumları, kendi iktidarları döneminde görüşmeleri yapmıştır.
Biz ülkemizde özellikle bir konu üzerinde duruyoruz. O da şudur. Ülkemizde bizim terörle mücadeledeki süreci durdurmamız mümkün değil. Bu parlamentonun çatısı altında olan herkese düşen görev, terörle mücadelede el ele vermektir. Sağolsun medya nasıl bu konuda biz bu işe maydanoz oluruz bunun gayreti içerisine giriyor. Biz bu desteği hala yakalayamadık."
Taksim saldırısı:
Başbakan'a İstanbul Taksim'i pazar günü vuran terör saldırısı da soruldu.
Erdoğan, "İşin tabi teknik boyutunu dün arkadaşlarımız açıkladılar. Olayın provakatif boyutu nedir ne değildir, bu süreç içerisinde takibi devam edecektir. Bir çok açıklamalar var. Tabi bu canlı bombanın ailesiyle olan ilişkiler v.s bunu yine içişleri bakanlığı'mız takip ediyor. Yapılacak açıklamalar, geçmişi itibaren hakurk'ta bulunmuş olması, bunların bağlantıları nedir, bunları açıklamak için erken olduğunu düşünüyorum. Çok daha farklı" dedi.
Türk-Tuğluk kararı:
Başbakan'a kapatılan DTP'nin eski vekilleri Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk'un vekillerini geri istemesi üzerine TBMM Başkanlığı'nın verdiği cevap da soruldu.
Erdoğan, "TBMM Başkanlığı'nın yapmış olduğu açıklama bana göre yapması gereken bir açıklamaydı. İşin gerçeği budur. Hukuki noktada Anayasa Mahkemesi son merciidir. Bu karardan sonra bu kararı değiştirme gibi birşey de söz konusu değil. Bu iş bitmiştir. Buradaki grişim acaba burdan birşey çıkar mı mantığından kaynaklanmaktadır zaten bunun cevabını da TBMM Başkanlığı verdi" dedi.(CNN)
Ömer Çelik, resepsiyona katılmayan askerlerin emre itaatsizlik yaptığını söyledi. CHP'liler de "O zaman askeri görevden alın" açıklamasını yaptı. Siz aynı düşüncede misiniz? sorusunu yanıtlayan Erdoğan, "Bu bir davettir. Bu davete icabet etmemenin Genelkurmay açısından ne denli yanlış olduğunu söyledim. Bir alternatif kutlamanın hiç şık olmadığını ayrıca söyledim. Çünkü 29 Ekim kutlamalarının yeri hep Çankaya olmuştur. Bunun dışında herhangi bir yerde olmamıştır. Böyle bir alternatif kutlama nasıl yanlış olmuşsa, bu da bu denli yanlıştır" dedi.
Başbakan sözlerine, "Ha ne emre itaate, ne emre itaatsizliğe girer, onun değerlendirmesi hukuki bir süreçtir. Kim nasıl ne zaman görevden alınır alınmaz, kimse bize bu konuda akıl vermesin. Onu da yeri geldiği zaman yaparız. Kimseye de hesap vermeyiz. Yeter ki yasal süreç söz konusu olsun. Bizim CHP'nin aklına ihtiyacımız yok. Onlar akıllarını kendilerine saklasın" şeklinde konuştu.
PKK ile mücadele:
Erdoğan başka bir soru üzerine de, "Güvenlik güçlerine silah bırakın demek mümkün mü? Bunlar zaten güvenlik güçlerinin oluşumunun gereğidir. Ama burada terör örgütü bir defa silahı bıraktığı sürece, zaten güvenlik güçlerinin operasyona girmesine gerek kalmayacaktır. Olay bu kadar nettir" açıklamasında bulundu.
Eylemsizlik kararı:
"Bahçeli, eylemsizlik kararını pazarlık çıkmazı olarak değerlendirdi" denilmesi üzerine de Erdoğan şunları söyledi:
"Terör örgütünün yapmış olduğu bu tür açıklamalarla ilgili, yani MHP genel Başkanı'nın bu yaklaşım tarzı yeni değil. Bunu halkoylaması sırasında da söyledi. Ben o zaman çok ağır ifade kullandım. Şahsımı izam eden bir yaklaşımdı bu. Terör örgütüyle pazarlıkta olduğumuza dair ifadeler kullanmıştı. O zaman da kendilerine, bu tür pazarlığa girdiği iddiadir, bu iddiayı ispat kendilerine düşer. Bunun ispat edemezlerse bu alçaklıktır demiştim. Ama o günden bugüne bir açıklama yapmamışlardır.
Şimdi tekrar bunu tekrar kurcalamaya başladılar. Hükümet olarak böyle bir pazarlığın içerisinde olmamız söz konusu değildir. Burada devletin kurumları, kendi iktidarları döneminde görüşmeleri yapmıştır.
Biz ülkemizde özellikle bir konu üzerinde duruyoruz. O da şudur. Ülkemizde bizim terörle mücadeledeki süreci durdurmamız mümkün değil. Bu parlamentonun çatısı altında olan herkese düşen görev, terörle mücadelede el ele vermektir. Sağolsun medya nasıl bu konuda biz bu işe maydanoz oluruz bunun gayreti içerisine giriyor. Biz bu desteği hala yakalayamadık."
Taksim saldırısı:
Başbakan'a İstanbul Taksim'i pazar günü vuran terör saldırısı da soruldu.
Erdoğan, "İşin tabi teknik boyutunu dün arkadaşlarımız açıkladılar. Olayın provakatif boyutu nedir ne değildir, bu süreç içerisinde takibi devam edecektir. Bir çok açıklamalar var. Tabi bu canlı bombanın ailesiyle olan ilişkiler v.s bunu yine içişleri bakanlığı'mız takip ediyor. Yapılacak açıklamalar, geçmişi itibaren hakurk'ta bulunmuş olması, bunların bağlantıları nedir, bunları açıklamak için erken olduğunu düşünüyorum. Çok daha farklı" dedi.
Türk-Tuğluk kararı:
Başbakan'a kapatılan DTP'nin eski vekilleri Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk'un vekillerini geri istemesi üzerine TBMM Başkanlığı'nın verdiği cevap da soruldu.
Erdoğan, "TBMM Başkanlığı'nın yapmış olduğu açıklama bana göre yapması gereken bir açıklamaydı. İşin gerçeği budur. Hukuki noktada Anayasa Mahkemesi son merciidir. Bu karardan sonra bu kararı değiştirme gibi birşey de söz konusu değil. Bu iş bitmiştir. Buradaki grişim acaba burdan birşey çıkar mı mantığından kaynaklanmaktadır zaten bunun cevabını da TBMM Başkanlığı verdi" dedi.(CNN)
