İsa Gök konuşmasına başlarken yuhlandı. Divan Başkanı Keskin "İsa Gök de CHP'lidir, PM üyesidir. Saygı gösterilmelidir" diyerek müdahale etti.
Gök'ün konuşmasından satır başları: Affınıza sığınarak ufak bir cümleyi sarfetmeden geçemeyeceğim. Onu önder olarak aldım hayatım boyunca önder olarak aldım.
Mustafa Kemal Atatürk bu toprakların yetiştirdiği en büyük insandır. Atatürk soyadı özel bir kanunla verilmiştir. Konuşmalarda Mustafa Kemal deniliyor. Sayın genel başkanımdan istirhamım tüm konuşmalarınızda Mustafa Kemal diyorsunuz lütfen Mustafa Kemal Atatürk deyin.
Arkadaşlar bir tüzük verildi. Tüzük sözü üzerinden aylar geçti yerine getirilmedi. Ta ki 21 Aralık tarihli PM'de bir önerge verinceye kadar. 15 arkadaşımızdan birisi imzayı geri çekti. Oylamada "tüzük kurultayına gerek yoktur" dendi. 362 arkadaşımız demokratik bir tüzüğe kavuşmak için imza verdi. İyiki vermişler tüzüğün demokratikleşmesi için bir çaba olmayacağı belliydi. Sonuçta başarıldı şükür.
Çift kurultay şık olmamıştır. Ancak 362 delegenin imzasıyla toplanan kurultayın önüne kurultay konmuştur.
Kurultayları yaparsınız uzmanlar gelir. Türkiye'nin en yangın konuları konuşulur. Gerçek bir sol partide tepedeki biri sorunlarımız budur denmez. Garip bir adet var bizim kurultaylarımızda ideolojik tartışmalara giremiyoruz. Bunları aşmamız lazım. Dün o kurultaya hiçkimse huzuru bozmaya gelmedi. Ben siyasi partiler kanunundaki bir hüküm, medeni kanunda bir hükümden ötürü partinin hukuki bir yaptırım zorunda kalmaması için uyarmak için önerge verdim Medeni kanunu 78. maddesi diyor ki tüzük kurultayı hukuk kurultayıdır. Bir anayasa yaratılıyor. Bağrış çağrış değil hukuk konuşulmalıdır. Dünkü önergede medeni kanun 78 nasıl bir partinin tüzüğü ülkenin anayasası ise, yasada toplam delege sayısının üçte iki sayısıyla değiştirebilirsiniz diyor. Ben dün bu hatırlatmayı yapmak istedim. Delegelerin üçte ikisi gelecek, oylanan her maddede delegelerin üçte ikisi onaylayacak.
CHP tüzüğünü değiştirirken hukuku uygulamak zorundadır. Maalesef ben önergemi dakikalarca veremedim. Sonra saldırıya uğradım. Ben Kılıçdaroğlu'nun sözlerini kesmek istemedim. Ceketim yırtıldı dosyalarım yırtıldı. Maalesef Genel Başkan müdahale etmedi, kimse müdahale etmedi. (Gök'ün konuşması "Halkın umudu Kılıçdaroğlu" sloganları ile kesildi. Divan Başkanı Keskin'in "Sayın İsa Gök'ün sözleri tanrı buyruğu değil. Bizim de hukuku bilen arkadaşlarımız cevap verecektir" sözleriyle müdahalesi üzerine İsa Gök'ün "Ben bağrış çağrıştan üzülmüyorum" sözlerine Keskin "Sizin üzülmeniz değil kurultayın huzuru önemli" sözleriyle karşılık verdi.) Bir tek muhalifin konuşmasına bile tahammül edilemiyorsa parti nasıl demokratik olacaktır? 362 arkadaşımız imza vermeseydi, dün siz nasıl burada olacaktınız? Son üç günde de olsa sol kelimesinin, devrim devrimci kelimesinin kullanılması çok hoşuma gitti. Partinin sağ bir tandasa oturduğu açık gerçek. Örnekler çok ama gerginlik olmaması için örnekler vermeyeceğim. Partinin sağa kaydığı açıktır.
Siyasi terimleri kullanırken çok dikkatli olmak lazım. CHP'nin anti emreyalizmin bayrağı olmasını savunan bir devrimci arkadaşınızım. CHP bir cephenin parti olmak zorundadır, CHP sol olmak zorundadır. CHP altı okunu unutmamak zorundadır. CHP geçmişini Kuvayi Milliye'yi hatırlamak zorundadır.
Kadın kotası yüzde 25'ken çok doldurduk yüzde 33'ken çok doldururuz buna güvenim tam!
