16 Aralık 2025
Altın 5904.478
BIST 11348.83
Dolar 42.7044
Euro 50.3247
Sterlin 57.3514
Ankara 6°C

Kürtçe Ezan'dan sonra tutuştular!!

Kürtçe Ezan'dan sonra tutuştular!!
Başbakan Erdoğan: "Kürtçe ezandan sonra bağımsız adaylar tutuştu!.."

Erdoğan, CNN Türk Televizyonunun canlı yayınında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bingöl mitinginde alanda bulunanlara ''Diyarbakır'' diye seslendiğinin hatırlatıldığı Erdoğan, yorgunluğun ötesinde coşkunun kendisini Diyarbakır'a taşıdığını ifade etti ve gülümseyerek ''Bingöl'den doğru cevabı alamayınca, burada bir şey var. Sonradan fark ettim bir karışma olmuş'' dedi.

Bir soru üzerine gerçekleştirdiği mitingleri değerlendiren Başbakan Erdoğan, ''Mutsuz olduğunuz bir miting'' sorusu üzerine ise Hakkari yanıtını verdi. Erdoğan, ''Hakkari'nin de nedenlerini zaten biliyorsunuz. Hakkari'de halk tehdit edilmemiş olsa, esnaf kepenkleri kapattırmamış olsa... Bugün de açıkladım, düşünün benim Hakkari'de merkez ilçe başkanım şu anda infaz edilme tehdidiyle karşı karşıya. Ama billboardlara baktığınız zaman bağımsız adaylar demokrasi ve özgürlük diyorlar. Nasıl demokrasi, nasıl özgürlük bu? Demokrasi ve özgürlükse bu demokratik mücadelede sizinle yarışın içerisinde olan bir siyasi partinin ilçe başkanına 'istifa et, etmediğin takdirde infaz' diyebilir misiniz?''

Daha önce benzer bir yaklaşımın Yüksekova'da yaşandığın AK Parti ilçe teşkilatına saldırı olduğunu belirten Erdoğan, ''tabela asamazsınız'' tehdidinde bulunulduğunu anlattı. Erdoğan, ''Er veya geç bu tabelalarımızı asacağız. Bu demokrasiyse, özgürlükse bu mücadelede biz ülkemizin hiçbir noktasını kalkıp da bu zorbalara bırakamayız. Bu mücadeleyi sonuna kadar vereceğiz'' dedi.

Erdoğan, katıldığı canlı yayınlarda kendisine soru soran gazetecilere yönelik eleştirilerde olduğu hatırlatılarak, ''(Muhalefet liderlerine sorduğunuz bu soruları bu tondan Sayın Başbakan'a da sorabilecek misiniz?) gibi vatandaşlardan gazetecilere eleştiriler geliyor. Vatandaşın aklındaki soru, size her soru sorulabilir mi?'' sözleri üzerine ''A'dan Z'ye'' karşılığını verdi.

Daha önce seçimlerin ardından AK Parti genel merkezi balkonundan yaptığı ve ''balkon konuşması'' olarak bilinen açıklamaları hatırlatılarak, bu kez de seçimden galip çıkmaları halinde yapacağı bu balkon konuşmasınına ilişkin bugünden neler söyleyebileceği sorusunu yanıtlarken de Erdoğan, konuşmasının sürecin bir özeti olacağını ve Türkiye'nin geleceğine yönelik mesajları da içereceğini kaydetti. Konuşmasına ilişkin değerlendirmelerin son gün şekilleneceğini belirten Erdoğan, ''Bu konuşma ülkemizin geleceği için özgüveni daha da yükselten bir konuşma olacaktır'' dedi.

Erdoğan, küresel açıdan düşünüldüğünde seçim sonucunun dünyaya hangi mesajları vereceğine ilişkin soruyu yanıtlarken de ''Üçüncü dönem Türkiye'de halkının itimadına, güvenine mazhar olmuş bir AK Parti iktidarı dünyanın da güvenini kazanacaktır. Halkının güvenini bir demokratik parlamenter sistem içerisinde kazanmış olan böyle bir iktidara dünyanın bakışı da farklıdır'' ifadesini kullandı.

Seçim sonrası yapacağı ilk dış ziyaretin de sorulduğu Erdoğan, ''teamüller gereği bu ziyaretin Azerbaycan veya KKTC'ye gerçekleştirildiğini, bu doğrultuda değerlendirmenin yapılacağını'' söyledi.

-''TAYYİP ERDOĞAN MÜTEVAZI BİR İNSANDIR''-

Erdoğan, ''Gücün sizi yanlış yerlere sürükleyebileceğinden endişe duyuyor musunuz? Yanınızdakiler sizi uyarabiliyorlar mı?'' sorusunu yanıtlarken de ''Bizim gücümüz halktan, halkın teveccühünden geliyor. Şahsımdan kaynaklanan bir şey değil. Tayyip Erdoğan mütevazı bir insandır. Bunu çevremdeki arkadaşlarım da bilir'' dedi. Tevazunun kendisi için vazgeçilmez bir hassasiyet olduğunu ve buna uymaya çalıştığını belirten Erdoğan, gurur ve kibrin en nefret ettiği özellikler olduğunu vurguladı. Erdoğan, milletin gurur ve kibirle kendisine tepeden bakanlara arka arkaya iktidar olma görevi vermeyeceğini de belirtti.

Başbakan Erdoğan, ''Pişmanlık duyduğunuz bir söz var mı? İki sözünüz özellikle 'Kadın mı, kız mı ben onu bilemem' ve 'Kimliğini bilmiyorum birisi ölmüş. Çok da üzerinde durmuyorum' iki ayrı konu için. Bunlardan herhangi biri için 'bu kadar da sert olmasaydım' dediniz mi?'' sorusunu yanıtlarken de şunları söyledi:

''Sertlik başka bir olay bir de seçilen kelimeler kavramlar bunlar çok farklı bir olay. Benim hitabet tarzım farklıdır. Birisi gümbür gümbür konuşur, birisi yumuşak tarzda konuşur. Benim konuşma tarzımda gümbür gümbür konuşma vardır. Ama seçilen kelimeler çok farklı. Kız veya kadın ifadesi noktasında kadın dersem kızsa hakaret telaki eder, kız dersen bunu bu şekilde de hakaret telaki edebilir. Kız mıdır kadın mıdır diye bunu söylemenin farklı yerlere çekilmesinin anlamı yok. Bunu farklı yerlere çekenler de bir art niyet var diye düşünüyorum ben.''

Diğer liderlerin şahsıyla alakalı hakaretlerinin gündeme getirilmediğini kaydeden Erdoğan, kendisinin seçtiği kelimelerde hakaret içerenler varsa bunlar için özür de dileyeceğini ifade etti. Erdoğan, ''Ama benim seçtiğim kelimelerde hakaret yok. Konuşma tonum, hitabetim sert olabilir ama o benim hitabetimin tarzıdır'' dedi.

-''EMNİYET ZAAF GÖSTERDİ, BU ZAAFIN NETİCESİNDE BUNLAR PATLAK VERDİ''-

Erdoğan, Hopa'daki olaylarda hayatını kaybeden emekli öğretmen Metin Lokumcu'ya ilişkin sözlerinin hatırlatılması üzerine de kendisine gelen bilgi ve belgelerde Lokumcu'nun olayların içerisinde olduğunun belgelendiğini söyledi.

Erdoğan, şöyle konuştu:

''(Sizi buralarda barındırmayacağız), (Sizi buralarda konuşturmayacağız) gibi bir çok belgeler de var. Emniyetin arşivlerinde olan şeyler bunlar. Taş atarken çekilmiş resimleri var. Biz bunları hiç görmüyoruz. Benim üzüldüğüm bir nokta var. Medya o şahsın üzerinde bu kadar dururken benim Servet'imin üzerinde neden durmuyor? Kaç kere yazıldı, söylendi, ekrana getirildi? Şu anda hala yoğun bakımda taşı hedef olarak aldı, otobüsten düştü. Benim otobüsümdeydi. Ben hedeftim. Benim önümdeki cama ufağı, sürücüme ise büyüğü geldi. Yüzü kan revan içinde kaldı. Bütün bunlar var ama bakıyorsunuz medyada yer almıyor. Biz bu ülkede bir siyasi partinin genel başkanıyız ve orada 10 bin kişiye bütün tedbirlerle hitap edebilmişiz. Ki yalnızca Hopa'nın içerisinde bizim yüzde 40 oyumuz var. Bakıyorsunuz orada aşırı bir terör estiren bir grup var. CHP'nin büyük bir pankartı, o pankartın yanında kendilerine ait pankartlar var. 'Tek yol sokak tek yol devrim'. Allah aşkına bu ülke bu hale gelecek mi? Buna karşı tabii Emniyet'in de gereken tedbirini alması lazım. Ne yazık ki orada Emniyet zaaf gösterdi bu zaafın neticesinde bunlar patlak verdi. Biz bunu süratle başarmamız, halletmemiz lazım. Bir seçim anında bu hoşgörüyü gösteremeyen insanlara karşı tabii ki tavrımız farklı olacak.

Ben Apo'nun sözlerini açıkladım Bingöl'de. Ben inanıyorum ki benim Kürt kardeşlerim bu sözleri kahir ekseriyeti bilmiyor. Ama bilmeleri lazım. Kürtçe ezandan sonra bağımsız adayların bir çoğu tutuştu. 'Burada provokatif bir durum var' demeye başladı. Ne provokatif durumu var. Sizin genlerinizde var. Bir kısmının seçim bürolarından molotoflar çıkıyor, 'provokatif durum var' diyorlar. İlçe başkanı molotof dağıtır, provokatif olur. İlçe başkanın kendisi dağıtırken yakalanıyor. Durumu bu kadar basite indirgemeyin. Medyanın bu olaylar üzerinde bununla mücadeleye çok ciddi destek vermesi lazım. Ama bunlar böyle devamlı öne çıkartılmaya, palazlanmaya kalkarsa zaten terörün de terörizmin de en önemli şeyi, propagandasını yaptırmaktır. Bu vesile ile medyada bunların propagandasını yaparsa bunların önünü almak mümkün olmaz. Bu ülkenin birliğine bütünlüğüne zarar getirir.''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Biz halkımızı seviyoruz. İnanıyoruz ki halkımız da bizi seviyor ve inanıyor. Şu ana kadar yapılan kamuoyu araştırmalarında da bunu kayda değer olarak gördük. Fevkalade bir hal olmadığı takdirde de bunun neticesini alacağımıza inanıyoruz'' dedi.

Başbakan Erdoğan, CNN Türk televizyonunun canlı yayınında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan, iş adamı İnan Kıraç'ın, seçim tahminine ilişkin iddiaları üzerine yaptığı ''Risk alıyor'' açıklamalarının yanlış anlaşılıp anlaşılmadığının sorulması üzerine, ''Ben yine kullanırım onu. Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir holding veyahut da bu tür iş adamları, grupları kalkıp da o ülkenin siyasi hareketleri üzerinde genellikle çok net açık beyanda bulunmazlar. Şöyle olacak, böyle olacak falan filan demezler. Çünkü bilirler ki, 'O olur veya bu olur. Ben geldiğinde onunla beraber yine çalışacağım.' Böyle bir riski üzerine almaz. ben bunu söyledim'' yorumunu yaptı.

Erdoğan'a, ''Buradaki risk nedir?'' sorusu da yöneltildi. Erdoğan bu soruya, ''En azından gelecek yönetimlerle birçok işleriniz var. Örneğin, beni mesela açılışına davet ediyor. Gitmem'' cevabını verdi. Erdoğan, ''kredi sorunu olup olmayacağı'' şeklindeki soruyu da şöyle yanıtladı:

''Krediyi verecek olan ben değilim. krediyi verecek olan bankalardır. Zaten devlet bankasından alacaksa, bütün her şeyini inceler, uygunsa verir, değilse vermez. Kaldı ki, bizim zaten gerek Ziraat gerekse Halkbank olsun, bütün bu bankalarımız şu anda hiçbir dönemde görülmedik bir kar yakalamışlardır. Mesela MHP'nin döneminde olsun, daha önceki dönemlerde olsun görev zararıydı, zarardı, bu durumlarla karşı karşıya olan bankalarımız şimdi hamdolsun Avrupa'nın artık sayılı gücü haline geldiler. İçeride çok ciddi, kredi noktasında destekleri oluyor.''

İş adamı İnan Kıraç'ın daha önceki davetlerine katıldığını anlatan Erdoğan, artık, söz konusu açıklamaların aksini beyan etmedikçe, ''Böyle bir şey söylemedim'' demedikçe, bundan sonra herhangi bir açılışına davet ettiğinde gitmeyeceğini vurguladı.

Erdoğan bir gazetecinin, ''riskin farklı noktalarda başına gelecekmiş gibi algılandığını'' söylemesi üzerine de, ''Bu ülkede toplum mühendisliği çok. Dobra dobra çıksa söylese, o benim için çok daha iyi olur, çok daha güzel olur. O zaman bu ifadeyi zaten kullanmam. Ama kapalı kapılar arkasında, daha sonra işte 'falancayla, filancayla bir araya geldik. Şu oldu, bu oldu filan falan... Çık açıkça söyle. Ben 'Şöyle dedim' de. O benim için daha saygındır'' değerlendirmesinde bulundu.

Daha önce, ''Bitaraf olan bertaraf olur'' dediğini de hatırlatan Erdoğan, aynı şeyi yine savunduğuna dikkati çekti. ''Onlar da çıkıp açık açık söyleseler, biz biliriz. 'Bu böyledir' deriz'' diyen Erdoğan, zaten açıklamayanın da ne olduğunu aslında bildiğini ifade etti.

Ülkenin menfaati neyi gerektiriyorsa onu yapacağına işaret eden Erdoğan, bir çok grupların açılışlarına kendisinin gittiğini, arkadaşlarını gönderdiğini söyleyerek, ''Bunların bir çoğu da partimi desteklemiyor. Bunu da biliyorum. Ama bildiğim halde gittim, gidiyorum. Ancak bu tür spekülatif olaylar olduğu zaman da, bırakın da ben kendi inisiyatifimi kendim kullanayım'' diye konuştu.

Erdoğan, ''Taraf olmak illa sizin tarafınızda mı olmaktır?'' sorusuna, ''Hayır. Ben 'omurgalı duruşu severim' diyorum. Karşımda olsa saygı duyarım. Benim tarafımda olması şart değil'' karşılığını verdi.

-''TÜSİAD'IN DOĞRUSU NE OLDUĞU BELLİ DEĞİL''-

TÜSİAD'ın duruşunu nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Erdoğan, ''TÜSİAD'ın doğrusu ne olduğu belli değil. Ne zaman ne yaptığı belli değil. Ama konumu belli zaten. Bunu biz biliriz'' dedi.

TÜSİAD'ın genel kuruluna katıldığını anımsatan Erdoğan, ''Ama ben şunu beklerim. Bir Anayasa çalışması yaptı. Niye bunları sahiplenmiyorsunuz? Yaptıktan sonra ne dediler, 'Bu bilim adamlarının görüşleridir. bizi bağlamaz' dediler. Sen çalıştırıyorsun. Ortaya bir eser konuyor. Eser konduktan sonra, bazı yerlerden tepkiler gelmeye başlayınca, 'bu onların çalışmasıdır, onların görüşüdür' deyip, hemen onları meydanda bırakıyorsun, açıkta bırakıyorsun. Peki bu doğru bir yaklaşım mı?'' diye sordu.

Bir gazetecinin, ''bazı muhalefet üyelerinin, kendisini, dünyanın sekizinci zengin başbakanı olduğu'' şeklinde eleştirdiğini hatırlatması üzerine Erdoğan, şöyle konuştu:

''Bana o dereceyi verene onu sormanız lazım. Benim Meclis kayıtlarına baksınlar bakalım, dünyada kaçıncı sıraya düşüyorum. Eğer benim Meclis kayıtlarındaki beyannamem sizin dediğiniz gibi dünyada sekizinci sıraya düşüyorsa kabulümdür. Ama benim Meclis kayıtlarındaki mal beyanımda öyle dünyanın sekizince sıraya gelen bir lider olarak görülmem mümkün değil. Dünyada ne liderler var. Onu söyleyen, o iftirayı atanlara ciddi olarak müfteri yakıştırması yapabilirim. Çünkü ya bunlar dünyayı takip etmiyor, ya dünyadan habersiz yaşıyorlar.

Sekizinci sırayı da nereden almışlar Allah aşkına söyleyin, bana yardımcı olun. Nerede yazıyor bu sekizinci sıra? Wikipedia'da mı yazıyor? Daha önce biliyorsunuz, Wikipedia'da da bir şeyler çıkardı bu CHP. Sonra arkadaşlarım yüzlerine yüzlerine vurdular, rezil ettiler onları Meclis'te. Şimdi işte yine villaydı, bilmem neydi, böyle, helikopterlerle resimlerdi, bir çok iftiralar attılar. Bunlar 30 yıl, 40 yıl öncesinin politikaları. Biz bunlarla dünyaya bakmayalım. Dünyaya şu anda hizmet siyasetiyle, eser siyasetiyle bakalım. Bu adamlar ne üretmişler, CHP ne üretmiş? Buna bir bakın. Sizin arşivleriniz var. MHP ne üretmiş, bir bakın. Ama AK Parti şu sekiz buçuk yılda bu ülkede neler üretti? Bir de bunu masaya yatıralım. Ama biz bunları konuşmuyoruz. Malayaniyle işi geçiriyoruz gibi geliyor bana.''

Geride kalan dönemde hangi bakanlıkların kendi performansına yaklaştığının sorulması üzerine ise Erdoğan, ''Arkadaşlarımın arasında benim böyle bir ayrım yapmam, böyle bir açıklamada bulunmam bir defa onlara karşı saygısızlık olur. Ama ben arkadaşlarımın geneli itibariyle hepsinden memnunum. En azından bir kolektif aklın oluşmasına bugüne kadar çok ciddi katkılar sağlamıştır. Bir defa rehavetleri yok, yan gelip yatmazlar. Gece gündüz çalışırlar. Koşturan bir ekibim var. Bundan dolayı arkadaşlarımızdan memnunuz. Yeni dönemde de, bir ustalık döneminin süreci olacağı için, bu dönemde de arkadaşlarımın çok daha farklı bir sorumluluk içerisinde çalışacaklarına, koşacaklarına inanıyorum'' karşılığını verdi.

Erdoğan, seçimin neticesine göre millet kendilerine tekrar ''yürü'' dediği takdirde hemen süratle kabineyi açıklayıp onaya sunacaklarını ve yollarına kararlılıkla, istikrar ve güven içerisinde yürüyeceklerini ifade etti.

''Tekrar tek başlarına iktidara gelirlerse kabinede aynı isimlerle mi devam edileceği, yoksa çok değişiklik mi yapılacağı'' şeklindeki soruyu da Erdoğan, ''Bunu konuşmak şu anda erken'' sözleriyle cevapladı.

-''AK PARTİ'NİN DOĞU VE GÜNEYDOĞU BÖLGELERİNDEKİ ADAY LİSTELERİ''-

Erdoğan, bir başka gazetecinin, Doğu ve Güneydoğu'da AK Parti'nin milletvekili aday listelerinde önemli değişiklikler yapıldığını hatırlatarak, ''Doğu ve Güneydoğu'da halk AK Parti'ye mi AK Parti'nin adayları üzerinden mi oy verecek?'' sorusu üzerine de şunları kaydetti:

''Ben bir karar vermedim. Biz bir karar verdik. Çünkü, bize kadar bütün adayların elemelerden geçmesinden sonra üst kurula elene elene gelen arkadaşlarımızı biz 3 genel başkan yardımcım, 3 grup başkan vekili, kadın kolları ve gençlik kolları başkanı, bunun yanında seçim koordinasyon merkeziyle ilgili başkan arkadaşım beraber bu çalışmaları, bu değerlendirmeleri yaptık. Bu çalışmaları, değerlendirmeleri yaparken de bu sizin dediklerinizi büyük ölçüde nazarı itibara aldık. Artık, Türkiye'de bir şeyi dikkate almamız şart. Nedir o? Feodal bir yapıyı artık bir kenara koyup, hizmetlerin karşılığını bulduğu, hizmet siyaseti, eser siyasetinin görülmesi lazım. Birileri kimlik siyasetinin peşinde. Birileri istismar siyasetinin peşinde. Bizse eser ve hizmet siyasetinin peşindeyiz. Şu ana kadar da bunun çok olumlu neticelerini aldığımızı görüyoruz.

Eğer AK Parti reformist bir yapıya sahipse, muhafazakar ve demokrat bir kimliğe sahipse bunu ortaya koymamız lazım. Tabular üzerinden hareket edemeyiz. tabulara da sığınmaya niyetimiz yok. Tam aksine, muhafazakar demokrat bir kimlikle bu ülkede hizmet esaslı bir çalışmayı nasıl yürütürüz, halkımızın bütününü nasıl kucaklarız? Dikkat ederseniz etnik milliyetçilik, bölgesel milliyetçilik, dinsel milliyetçilik yapmıyoruz. 74 milyonun partisiyiz. Mesajlarımızı tüm Türkiye'ye veriyoruz. Buradan bizim nasibimize ne düşerse bunu da zaten 12 Haziran akşamı göreceğiz. Ama biz halkımızı seviyoruz. İnanıyoruz ki halkımız da bizi seviyor ve inanıyor. Şu ana kadar yapılan kamuoyu araştırmalarında da bunu kayda değer olarak gördük. Fevkalade bir hal olmadığı takdirde de bunun neticesini alacağımıza inanıyoruz.''

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bu ülkede, bölücü terör örgütüne bölücü terör örgütü diyemeyen bir BDP var'' dedi.

Erdoğan, CNN TÜRK'de katıldığı canlı yayında, MHP yetkililerinin, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'nin 'İmralı' ile, 'Kandil' ile beraber düşündüğünü ima eden sözlerinin olduğuna dikkat çekti. Erdoğan, ''İddia sahibi kim? Bahçeli. Bahçeli, iddiasını ispatla mükellef değil mi? Peki bugüne kadar siz Bahçeli'den 'filanca ile görüştü, şu sözünü verdi' duydunuz mu? 'Siz seçimden sonra İmralı'dakini, Abdullah Öcalan'ı bırakmayı planlıyorsunuz' gibi saçma sapan şeyler uydurdu. AK Parti döneminde böyle bir şey beklemesinler, bunun artık kararı bitmiştir, kesinleşmiştir. Ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkumdur'' diye konuştu.

Bir gazetecinin, ''MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Diyarbakır'da miting yapmasının bölge barışına katkı sağlayıp sağlamadığı'' yönündeki sorusu üzerine Erdoğan, siyasetin içerisinde olan tüm partilerin bölgede, gidip siyasi faaliyette bulunmaları, parti teşkilatlarını hareketlendirmesinin bölge barışına katkı sağlayacağını ifade etti.

Başbakan Erdoğan, anadil konusunun sorulması üzerine de, ''Biz Türkçe'nin dışında resmi bir dil tanımıyoruz. Ama anadil konusunda kurslar açılmasının önünü biz açtık. Anadil kursları var. Gidip orada eğitimlerini yapabilirler'' değerlendirmesinde bulundu.

Erdoğan, ''Biz üniversitede önünü açtık ama orta ve lisede bu söz konusu değil. Bugüne kadar üniversitelerde böyle bir adım var mıydı? Birçok üniversitede Kürtçe öğretilebiliyor. TRT Şeş yayın yapıyor. Bunları biz açtık. Olağanüstü hali kaldırdık. Yine Çekiç Güç'ü gönderdik. Bunları hep biz yaptık. Okudukları okullarda kendi dillerinde ilanlarını asabiliyorlar. Geçmişte böyle bir şey var mıydı?'' dedi

''Kılıçdaroğlu, Hakkari mitinginde KCK'ya üye olduğu iddiasıyla tutuklanan sanıklara özgürlük vaadinde bulundu'' diyen Erdoğan, ''Kılıçdaroğlu, 'Yerel yönetimlerin özerklik şartını aynen kabul edeceğiz, onlara özerklik vereceğiz' dedi. Dürüst değil, belediyeler mali noktalarda özerktir. Tasarruflar noktasında onay almaları gereken şeyler yerel idarede sınırlıdır. Durup dururken kimse belediye başkanlarının tutuklanmasını istemez ki. Burada olması gereken nedir? Bir an önce yargı işlesin. İddianame ne ise, yargılanacaksa yargılansın, serbest bırakılacaksa bırakılsın. Bu sürelerin uzaması bizi de rahatsız ediyor'' şeklinde konuştu.

Kürt sorununun partisinin programında olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

''Buna ister 'Güneydoğu sorunu' deyin, ister 'Kürt sorunu' deyin. 2005'te Diyarbakır konuşmamda da bunu işledim ve o güne kadar attığımız adımlar vardı. 2005'ten sonra da attığımız adımlar var. Fakat Kürt sorununun temelini anayasada neler teşkil ediyor diye baktığımızda ret politikaları, inkar politikaları ve asimilasyon politikaları olduğunu görüyoruz. Şu anda artık Kürt varlığını inkar diye bir şey var mı? Bu iş bitmiştir. CHP Genel Başkanı, MHP Genel Başkanı Kürt kelimesini ağzına alamazken Tayyip Erdoğan 'Kürt kardeşlerim' diye bangır bangır her meydanda bunu konuşmuştur.

Bizi ayıramazlar. Böyle bir şey olamaz. İnkar politikalarına gelelim. Bu da bitmiştir. Asimilasyona gelince, bizim iktidarız boyunca böyle bir şey asla söz konusu olamaz. Benim Kürt vatandaşlarımızın asimile edilmesi söz konusu olamaz. Biz Kürt kardeşime Kürt olduğu için saygı duyarız ama aynı şekilde o da Türk'e saygı duymak durumundadır. Gelin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı da kimseyi rahatsız etmesin.''

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bazı generallerin ''Balyoz'' soruşturması kapsamında tutuklanmasının Yüksek Askeri Şura'da (YAŞ) sıkıntı yaratıp yaratmayacağıyla ilgili olarak, ''TSK'da herhangi bir aksama olması söz konusu değil ve kimsenin yeri de bu noktada boş değildir. Şu anda herkesin görevini birileri yürütüyor. YAŞ toplantısına girerken önümüze tablolar gelecek tabii inşallah iktidara devam etmemiz halinde bu çalışmaları yine kendileriyle yapacağız'' dedi.

Erdoğan, CNN Türk Televizyonunun canlı yayınında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

''Her ilde kurmaylarınıza özel bir çalışma yaptırıyor musunuz? Sümeyye hanıma nasıl bir görev verdiniz ya da aile fertleri uyarıda bulunuyor mu?'' şeklindeki soru üzerine, her ile giderken partideki çalışma grubunun ön hazırlıkları yaptığını ve bu çalışmaları kendisine sunduğunu söyledi. Erdoğan, kızı Sümeyye Erdoğan'ın da seçim sürecinde bu konularda kendisine yardımcı olduğunu belirtti.

''Türkiye asker sivil ilişkileri anlamında normalleşmeye doğru gidiyor mu?'' sorusuna Erdoğan, Türkiye'de demokrasinin güç kazandığını, asker-sivil ilişkilerinde şu anda iyi bir noktada bulunulduğunu söyledi.

Bu konuda bazı çevrelerin özellikle medyanın bazı kesimlerinin tahrik rolü üstlendiğini ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:

''Ben bunları gereksiz buluyorum. Çünkü Türkiye'de Türk Silahlı Kuvvetlerimizin bir yeri var, sivil idarenin bir yeri var. Türk Silahlı Kuvvetlerinin nereye hesap vermesi gerektiği bellidir ve hesabı vermesi gerektiği zamanlarda bunlar olur. Geçmişte Genelkurmay Başkanıyla Başbakanın rutini bizim dönemimiz gibi hiçbir zaman olmamıştır. Ama şimdi asgari, seçim döneminin dışında her hafta muntazaman bir kere görüşürüz. Bazen bu 2 olur, bazen 3 de olabilir. Telefon görüşmelerimiz bunun dışında. Biz bu kadar görüşmelerimizde sağlıklıyız. Atacağımız adımları beraber konuşuruz, müzakere ederiz. Ama bizim sırtımızda bir yumurta küfesi var ama bazılarının sırtında yumurta küfesi olmadığı için onlar, 'biz' diyor, 'emekli askerlerle görüşüyoruz şu adımı, bu adımı atıyoruz'. Kusura bakmasınlar biz de bu işi Türk Silahlı Kuvvetlerimizin başta Genelkurmay Başkanım olmak üzere, muvazzaf kadrosuyla gerek ikili olarak benim yaptığım görüşmelerim var, gerek müsteşarımın aynı şekilde ağırlıklı ikinci başkanla, harekat başkanıyla yaptığı görüşmeler var. Biz de bu işi bu ciddiyeti içinde yapıyoruz. Çünkü atılan her adımdan ülkenin kazanması lazım, kaybetmemesi lazım. Biz hiçbir zaman aceleci bir mantıkla değil, her şeyi yerli yerine oturtmak suretiyle bunun devamından yanayız.''

''2007'de Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve o seçimlere yönelik olarak bir takım müdahale iddiaları tartışılırken, bugün bu tatbikattan sonra ve Balanlı'nın tutuklanmasının ardından bir OR'lar toplantısından bahsediliyordu. Şöyle bir iddia var o OR'lar toplantısında Işık Koşaner'in AK Parti tek başına iktidar olursa hem AK Partiyi zor durumda bırakmak için hem de anayasa yapımını zor durumda bırakmak için istifa edeceği iddiası ki bunu yazan da daha çok bu öngörülerle başka olaylarla çıkmış bir yazar... Emre Uslu, Taraf gazetesinde...'' sorusuna Erdoğan, ''Ben o toplantıda bulunmadım. Emre bey bulunmuş demek ki'' karşılığını verdi.

Erdoğan, ''3 yıl öncesine göre bugün ilişkileriniz daha seri, daha medeni mi...'' sorusu üzerine, ''Bunu hissetmiyor musunuz? Bütün olanları herşeyiyle görüyorsunuz'' dedi.

''Cumhurbaşkanının seçimiyle alakalı fikir beyan eden bir dönem de yaşandı Türk Silahlı Kuvvetleriyle ilgili. Bugün baktığımızda Sayın Işık Koşaner çok böyle toplantılar yapan, iletişimler yapan, kamuoyuyla medyayla... İnternet sitelerinden çok fazla açıklamaları gelmiyor'' denilmesine karşılık Erdoğan, ''Bunu sizin takdir etmeniz lazım. Genelkurmay Başkanı olarak basın toplantılarına, bu tür şeylere girmiyor. Ağırlığını koyuyor, açıklama yapmaları gerektiği zaman da aralarında müzakereler yapıp, yazılı açıklama yapıyor. Kabul edilir edilmez, beğenilir, beğenilmez ayrı mesele. Ama burada konumunu koruyor ve bizimle görüşme yapmak istediği anda da haberleşiriz bir araya geliriz'' diye konuştu.

Bu sene 30'dan fazla general ve amiralin ''Balyoz'' soruşturması kapsamında tutuklu olmasının Yüksek Askeri Şura'da sıkıntı yaratıp yaratmayacağının sorulması üzerine Erdoğan, ''Türk Silahlı Kuvvetleri, bütün bu ortadaki mevcut tabloyla şu anda çalışıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri şu anda 200 bin generali, subayı, astsubayıyla güçlü bir yapıyla sahip. Ve bizim burada herhangi bir aksama olması söz konusu değil ve kimsenin yeri de bu noktada boş değildir. Şu anda herkesin görevini birileri yürütüyor. YAŞ toplantısına girerken önümüze tablolar gelecek tabii inşallah iktidara devam etmemiz halinde bu çalışmaları yine kendileriyle yapacağız'' dedi. Erdoğan, ''alttan gelen kadrolarla mı'' denilmesi üzerine, ''Kim olursa'' dedi.

-''BAŞKASININ ÖZGÜRLÜK ALANIDIR SINIR''-

''Nasıl bir medya şikayetlerinizden sizi arındırabilir? Son dönemde medyada bazı isimler Nuray Mert ve Abbas Güçlü ile ilgili meydanlarda söylediğiniz sözleri Taha Akyol, Hasan Cemal gibi isimler eleştirdiler'' denilmesi üzerine Erdoğan, ''Niye, sınırsız özgürlük mü var?'' karşılığını verdi. ''Siz de medya mensubusunuz. Sınırsız özgürlük hakkınız var mı?'' diye soran Erdoğan, ''Yoktur, başkasının özgürlüğüne müdahale edersem eğer'' denilmesi üzerine, ''Ben de onu söylüyorum. Başkasının özgürlük alanıdır sınır. Oraya girdiğiniz anda siz başkasının özgürlük alanına müdahale ediyorsunuz. Türkiye Cumhuriyeti'nin Hükümetine, 'Dersim'de yapılan yolların harekatlar için yapılmış yollardır, şimdi de yapılan bu duble yolların, barajların aynı şekilde güvenlik düşüncesiyle yapılmış yollardır' şeklindeki bir tanımlaması veya tespitini bizim makul karşılamamız mümkün mü?'' dedi.

''İzah ettiler. Geçmişte yolların yapılma nedeni Güneydoğu'da özellikle terörle mücadelede etkili bir unsurdu. Barajlarda güvenlik, yollarda güvenlik yerine uzlaşarak güvenlik sağlamak daha mantıklı değil midir? gibi bir yaklaşımla'' sözleri üzerine Erdoğan, ''Kiminle uzlaşacağım?'' diye sordu. ''Herhalde bölgede 2 milyon oy alan partiyle'' denilmesi üzerine Erdoğan, şunları söyledi:

''Ne demek? Bir hükümet, devlet, yapacağı yatırımı, bölgedeki bir siyasi partiyle veya terör örgütüne dayalı olarak büyüyen gruplarla mı konuşacak? Bizim Devlet Planlama Teşkilatımız ne iş yapar? Kusura bakmayın biz bir hizmet aşkıyla koşuyoruz, siz diyorsunuz ki 'uzlaşarak'. Neyi uzlaşacağım, yapacağım yollar için mi uzlaşacağım? Terörün çözümünde bu barajların yapımı için müsaade mi alacağız, yolların yapımı için müsaade mi alacağız? Ben halkıma bakarım. Yıllarca bu ülkede oralara gidip ne dendi benim o Kürt kardeşime; 'devlet sana okul yapıyor mu, devlet sana hastane yapıyor mu, devlet sana okul yapıyor mu, devlet sana su yapıyor mu, işte bu reddir. Seni inkar ediyor, görmüyor' demiştir. Biz bunu yıktık. Kusura bakmayın eğer bundan dolayı bu zikrettiğiniz isimler Tayyip Erdoğan'a özgürlüklere müdahil diye bakıyorsa varsın baksınlar. Ben halkımın hizmetkarıyım. Bunu Güneydoğu'da da yaparız. Karadeniz'de de Orta Anadolu'da da ülkenin her yerinde... Batı'da ne varsa Doğu, Güneydoğu da bunu alacak. Bu anlayış, bu zihniyet yıllar yılı gitti Batıya hizmet verdi ama oraları inkar etti, terketti. 780 bin kilometrekarenin tamamı bu hizmetlerin tamamını alacak. Bizim hedefimiz bu. Biz bugüne kadar bunu yaptık yapmaya devam edeceğiz. Bunu harekat için yapılmış yollar, barajlar... Sen ne diyorsun, kendine gel. Benim vatandaşım içme suyu bulamıyor, affedersin pisliklerden su akıyor, o pisliklerden içme suyu alıyor. İşinize geldiği zaman gidersiniz oralarda kameralarla çekimi yaparsınız 'bu vatandaş buradan aldığı suyu içiyor' dersiniz. Bu haberleri siz yapıyorsunuz. Bir tane bir yerde dağın tepesinde bir okul bulursunuz, onu gelir hemen yayınlarınıza girersiniz ve anlatırsınız ama yapılanların hiç birini göstermezsiniz. Bunu medya yapıyor. Niye medyadan şikayetçiyim, işte bundan dolayı. Burada yapılanları görmek çok önemli. Ama bunu siz kalkar da 'terör örgütüyle uzlaşalım, onlarla şöyle el ele verelim, öyle bu işleri yapalım' böyle bir mantıkla bakarsanız kusura bakmayın, ne Tayyip Erdoğan'ın, ne arkadaşlarının, ne AK Partinin mantığında böyle bir yaklaşım tarzı yoktur. Biz hizmet için kimseden müsaade almayız. Müsaade alacağımız tek yer vardır o da halkımızdır.''

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler
Bunlar da İlginizi Çekebilir