Şahin, bir tv programında soruları yanıtladı. Şahin, ’Trabzonspor’un şampiyon olmasını isterdim demiştiniz’ denilmesi üzerine, Fenerbahçe ile Trabzonspor arasında çok güzel bir yarış olduğunu, iki takımın 82 puanla ligi tamamladığını, Fenerbahçe’nin averajla kupayı almaya hak kazandığını belirtti.
İki kulübü de tebrik eden Şahin, ’Güzel, centilmence bir yarış ortaya koydular. Keşke iki kupa olsaydı... Yani puan puana ligi bitiren takımlara aslında bir başka kupa daha vermek lazım diye düşünüyorum. Kupayı averajla Fenerbahçe almayı hak etti. Keşke bir kupa daha olsaydı onu da Trabzonspor’a vermek mümkün olsaydı. Tabii Fenerbahçe biraz daha başarılı olmuş oluyor bu durumda. Ama Trabzonspor da hiç onun gerisinde kalmadı’ dedi.
İSTİFA EDEN MİLLETVEKİLLERİ YARGIYA YARDIMCI OLMALI’
Şahin, ’Kasetler şerefsizliktir’ sözünün manşetlerde yer aldığını hatırlatılması üzerine, şunları söyledi:
’Bir siyasi partinin seçim öncesinde bu tür yöntemlerle yıpratılmaya çalışılmasını, doğrusu siyaset kurumuna müdahale olarak değerlendirdim. Bazı iddialar var; sanki bunu partimiz organize ediyormuş ve bundan siyasi yarar umuyormuş gibi değerlendirmeler yapılıyor. Ben bunu şiddetle reddediyorum. Seçimlere doğru giderken siyasi partiler arasındaki bu yarışın eşit şartlar altında, gayet medenice yapılması gerekir. Eğer birileri bir siyasi partimizi yıpratıyorsa ve biz bundan bir avantaj elde edeceğiz diye kafamızda en ufak bir düşünce varsa, böyle bir düşünceyi şerefsizlik olarak değerlendiriyorum. Biz AK Parti olarak bu tür işlerin içinde ne olduk ne oluruz. Ancak bu kasetlerle ilgili kim, hangi menfaati elde etmek istemektedir, niçin yapılmıştır, kim yapmıştır, amacı nedir? Bütün bunların ortaya çıkarılması lazım. Bunu kim ortaya çıkaracak? Tabii ki bu yasalarımıza göre bir suç niteliğinde olduğu için Cumhuriyet savcılıkları bu konuda soruşturma açmıştır. Cumhuriyet savcılıkları, kasetleri kimin hazırladığı, gizli görüntüleri kimin çektiği ile ilgili çalışmalarını yapıp mutlaka bir sonuca varmalı ve faillerini yakalamalıdır. Bu konuda istifa durumunda kalan kimi milletvekili, 10’a yakın MHP’li üst düzey yöneticinin yargıya bu konuda yardımcı olması lazım. Çünkü bu kasetlerin hangi ortamda çekilmiş olabileceğini en iyi onlar bilir. Bu mekanın kimler tarafından kullandığını, o mekana kimlerin girip çıktığını, mekanın neresi olduğunu onlar bilir. Dolayasıyla bu arkadaşlarımızın cumhuriyet savcılıklarına yarımcı olmaları ve bu bilinmeyen muammayı birlikte çözmeleri gerekir. Cumhuriyet savcısı, istihbarat birimlerimizle çalışır, onlardan bilgi ister. Ama ben MHP’li istifa durumunda kalan arkadaşların gerçeğin ortaya çıkması bakımından üzerlerinde önemli sorumluluk olduğunu düşünüyorum. Sayın Bahçeli’nin de bu arkadaşları konunun ortaya çıkması konusunda yönlendirmesi, ’gidin yargıya yardımcı olun’ demesi gerekir, belki de demiştir, bilmiyorum.’
’BİZİM BÖYLE BİR YÖNÜMÜZ YOK’
Şahin, kasetler konusunda AK Parti’nin suçlandığının hatırlatılması üzerine, ’Kasetler yoluyla seçimlere giderken bir siyasi partiyi güç durumda bırakmak ne kadar çirkinse, bunun faili olarak bir partiyi suçlamak o kadar çirkindir’ dedi.
Erkan Tan’ın ’Çok ağır konuştunuz’ demesi üzerine Şahin, şunları kaydetti:
’Hayır, çok hafif söylüyorum. Ne alakası olabilir? Falan milletvekili arkadaşımızın gizli bir ilişkisini AK Parti yöneticileri takip mi ediyor? Biz mi takip ettik de çektik o görüntüleri? Bizim işimiz gücümüz yok, milletvekili arkadaşlarımızı takip edeceğiz, bir takım gizli ilişkileri var, onları tespit edeceğiz kamerayla, sonra onları servis yapacağız. Bizim böyle bir yönümüz yok. AK Parti kadrolarının hiçbir zaman böyle bir yönü olmamıştır. Ama bu tür yöntemleri kullanan kişiler, gruplar ve çeteler vardır. Ergenekon davasını inceleyin birçok delillerin bu tür kasetlerden olduğunu göreceksiniz. Bunu yapanlar var. Onları da bu soruşturmaları yürüten Cumhuriyet savcısı mutlaka değerlendirecektir ya da değerlendirmeliler. Bizi bu işlerle ilgilendirmek, ’AK Parti bunu yaptı, arkasında onlar var, bundan siyasi avantaj elde edecekler’ demeyi son derece yakışıksız, çirkin buluyorum. Siyasiler olarak 550 milletvekili 74 milyon içinden seçilmiş insanlarız. Dolayısıyla milletin gözünün önündeyiz, her hareketimiz takip edilir, 24 saatimiz kontrol altındadır. Yediğimize, içtiğimize, bulunduğumuz yerlere, ilişkilerimize dikkat etmek durumundayız. Dolayısıyla yani ’neden bu kasetler ortaya çıktı da bize bu tür haksızlıklar yapılıyor?’ diye sorduğumuzda, ’Acaba bizim ya hiç kusurumuz yok mu?’ diye de sormak gerekir diye düşünüyorum. Rahmetli Necip Fazıl’ın ’Bir Adam Yaratmak’ adlı eserinden bir sözünü hatırlıyorum: Eğer hırsız ciğerini söküp almaya gelmişse, ciğerine soracaksın ne suç işledim diye?’
TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, Anayasa'nın başlangıç maddeleriyle ilgili bir önerileri olmadığını belirterek, ''Bundan sonra da böyle bir öneriyle TBMM'nin önüne gelecek değiliz. Anayasa'nın değiştirilmesi teklif edilemeyen maddeleri, Cumhuriyetin kurucu gerekleridir, bunlarla oynatmayız'' dedi.
TV 8'de ''Erkan Tan ile Başkentten'' adlı programda soruları yanıtlayan
Şahin, kendisinden önce programa katılan MHP Trabzon milletvekili adayı Koray Aydın'ın ''AK Parti'nin Anayasa'nın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen maddelerine dokunulmayacağı, Türklük kavramının çıkarılmayacağına dair gazetelere ilan vermesi gerektiğine'' ilişkin sözlerinin hatırlatılması üzerine, hukukçu olduğunu hatırlattı.
Anayasa'nın değiştirilmesi teklif edilemeyen maddeleri olduğunu, bunların ''Cumhuriyetin kurucu gerekleri'' olduğunu ifade eden Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bunlarla oynatmayız. Bunun için gazete ilanları vermeye gerek yok. Bu defalarca söylenmiştir. Ancak, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı, bir ırki vatandaşlık değildir. Yani, Türk ırkına bağlı olanların vatandaş olabildiği bir vatandaşlık değildir. 'Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan Türk'tür' diyor. Bu, başka bir etnik kökene de bağlı olabilir. Bir Alman, Fransız da vatandaş olabilir. Kastedilen, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıdır. Devletimize vatandaşlık bağıyla bağlı olma olgusudur. Yoksa 'siz Türk ırkından gelen insan haline geldiniz' demek değildir. Anadili Kürtçe olan, kendisini Kürt olarak değerlendiren bir vatandaşımızın da Türk vatandaşı olması, onun Türk olarak nitelendirilmesi anlamında kullanılmaz. O bakımdan bunları çok açık ve net ortaya koymak gerekir. Bizim Anayasa'nın başlangıç maddeleriyle ilgili bir önerimiz olmamıştır, bundan sonra da böyle bir öneriyle TBMM'nin önüne gelecek değiliz. Bu konu, seçimler öncesi polemik konusu yapılarak bir takım siyasi avantajlar elde edilmek için kullanılıyor. Biz bunları pek ciddiye almıyorum doğrusu.''
-''2007'DE ALDIĞIMIZ OY ORANI ÇERÇEVESİNDE...''-
Aydın'ın ''AK Parti hazıra kondu, her şeyi biz yaptık'' dediğini belirten Şahin, ''Eğer MHP gerçekten iktidar olduğu dönemde çok başarılı hizmetler yapmışsa, bizim milletimiz hizmet edene sahip çıkar. O dönemde iktidar olan 3 partiyi de baraj altında bıraktı. Hizmet etmiş olsaydılar, vatandaş bunları değerlendirip yeniden iktidar yapardı ama hepsini 'biz sizden memnun kalmadık' diyerek sandığa gömmüştür, barajın altında bırakmıştır. Biz, ülkeyi kötü yönetmiş olsaydık, 2007 seçimlerinde daha önceki önceki seçimde aldığımız oyun üstüne çıkarak oy alabilir miydik?'' dedi.
Şahin, halkın demokratik olgunluk seviyesinin, yöneticilerin önünde olduğunu belirterek, ''Vatandaşımız gördüğü gerçeklere, yaşadığı realitelere dayanarak siyasi partilere oy veriyor. 2002'de bizi seçen bu halk, 2007'de daha fazla oyla bizi tek başına iktidara getirmişse demek ki o icraatımızdan memnun olmuştur. Şimdi 12 Haziran seçimlerine gidiyoruz, AK Parti yeniden tek başına iktidara gelecektir. Halkımızın tek partili iktidarın, siyasi ve ekonomik istikrarla ülkemizi nereden nereye geldiğini çok iyi biliyor. O nedenle bu siyasi stikrarı ve buna bağıl ekonomik istikrarı düşüncesiyle yeniden AK Parti'yi iktidara getirecektir. 2007'de aldığımız oy çerçevesinde bir oyla tek başına iktidara getireceğine inanıyorum'' diye konuştu.
-''HANGİ YARGI MENSUPLARI CHP'DEN ADAY OLDU?''-
''AK Parti'nin yargıyı ele geçirdiğine'' ilişkin değerlendirmelerin hatırlatılması üzerine Şahin, ''12 Haziran seçimlerine giderken, hangi yargı mensubu istifa ederek bizim partimizden aday oldu, hangi yargı mensupları istifa ederek CHP'den aday oldu?'' diye sordu.
Şahin, bazı yargı mensuplarının görevlerinden istifa edip aday olduğunu hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
''HSYK Başkanvekili Kadir Bey CHP'den aday adayı oldu, YARSAV Başkanı ve eski Erzincan Başsavcısı CHP adayıdır. Yargı kimin arka bahçesiymiş gördünüz mü? Şimdi yargı milletin arka bahçesi haline geldi. Daha önce CHP, maalesef yargının bazı kesimlerini arka bahçesi olarak kullanıyordu. Nitekim bu seçimlerde istifa edip hangi partilerinden aday olmuşlarsa demek ki geçmişte de o partiyle organik bağ içerisindeydiler. Koskoca yargı mensuplarından, en önemli görevlerde bulunacaksınız, istifa ettiğinizde başka bir parti değil de illa CHP derseniz, demek ki yargıyı siz bu zamana kadar hep arka bahçeniz olarak kullanmışsınız. Elinizden bu gidip, milletin arka bahçesi olunca basıyorsunuz yaygarayı. Biz, yargının sadece milletin arka bahçesi olmasını, adaletin tecelli etmesi için çalışan şerefli hakim ve savcılardan oluşmasını arzu ederiz. Biz, bunun dışında başka hiçbir şey beklemeyiz yargıdan.''
-''HANGİ BELEDİYEYE SÖYLEDİ?''-
Şahin, ''CHP ne söylese kaynak yok diyorsunuz?'' sorusuna karşılık, devletin bazı hizmetlerini hizmet satın alma yoluyla yapabildiğini, halen belediyelerin tamamına yakınının temizlik işini hizmet satın alma yoluyla yerine getirdiğini, CHP'li belediyelerin de yıllardan beri böyle yaptığını anlattı.
''Sayın Kılıçdaroğlu'na sesleniyorum: Hangi belediye başkanınıza hizmet satın aldığınız şirkette taşeron işçi olarak çalışanları belediye kadrosuna alın' diye teklifte bulundunuz?'' diyen Şahin, bunun tek bir örneği olmadığını kaydetti.
Şahin, ''Belediyeler bunu da yapamazlar çünkü yasa gereği yıllık bütçesinin içerisinde personele ayıracağı pay yüzde 30'u aşamaz. Taşeron işçileri aldığınızda belediyelerin tüm gelirini personel için harcarsınız, yetmez, yatırımlar için tek kuruş para ayıramazsınız. Ben bu kadar popülist politika görmedim. Geçmişte buna benzer çok söylemler oldu. Devlet yönetmek ciddiyet ister. Bol keseden atarak, devlet yönetemeye kalkarsanız, 6 ay sonra devlet iflas etmiş olur, memurunuzun maaşını ödeyemezsiniz, yolun çatlağını kapatacak parayı bulamazsınız'' diye konuştu.
''CHP, İntibak Yasası'nı çıkaramaz mı?'' sorusuna Şahin, emeklilerin maaşını ödemek için her yıl bütçeden yaklaşık 30 milyar liranın SGK bütçesine aktarıldığını belirterek, ''Bu kadar parayı Hazineden alarak SGK'ya aktararak emekli maaşını ödemek durumunda olan bir Türkiye, buna yakın parayı da İntibak Yasası için ayırırsa, bu ülkede yatırım için bir tek kuruş para ayrılamaz. Bunu yapmak mümkün olsa, biz çok güçlü bir iktidarız, biz yaparız. Niye emeklimizden daha fazla oy almayalım? Seçimden sonra da iktidar olacağımıza inandığımız için popülist politika uygulamıyoruz'' dedi. (AA)