1. YAZARLAR

  2. Baki ŞİMŞEK

  3. TİCARET BAKANLIĞI NEREYE KOŞUYOR?
Baki ŞİMŞEK

Baki ŞİMŞEK

ETKİHABER
Yazarın Tüm Yazıları >

TİCARET BAKANLIĞI NEREYE KOŞUYOR?

A+A-

TİCARET BAKANLIĞI NEREYE KOŞUYOR !

 

Bütün milletvekilleri ve bakanlar "HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ" için mecliste yemin ederler. Bu yemin 'hukukun üstünlüğü' ilkesini ve hukukun bütün bireylerden üstün olduğu kabulünü temsil eder. Aynı zamanda yasama organının yaptığı bütün yasal değişikliklerin Anayasa Mahkemesinin onayından geçmesi zorunluluğu da yasama sürecinin yargı tarafından denetlenmesi anlamına gelir ve Anayasaya aykırı bir hükmün yer almasını engeller.1(wp)

Kanunilik ilkesine göre, vergi kanun koyucu tarafından konulur ve vergilendirme kanun koyucu tarafından çıkarılan kanuna uygun ve doğru bir şekilde gerçekleştirilir. Bu nedenle, kanuna uygun olarak tahakkuk ettirilmeyen ve tahsil edilmeyen vergilerin yükümlüsüne iade edilmesi gerekmektedir.

Gümrük vergilerinin geri ödenmesi veya kaldırılması, Avrupa Birliği gümrük mevzuatına uyum sağlamak için yürürlüğe konulan 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nda kurala bağlanmakta ve gümrük vergilerinin geri ödenmesine veya kaldırılmasına ilişkin genel kurallar anılan Kanunun 211’inci maddesinde düzenlenmektedir.

4458 sayılı Gümrük Kanunu’nda, verginin kanuniliği ilkesinin gerçekleştirilmesi için kanunen ödenmemesi gereken bir verginin ödenmesi veya kanunen tahakkuk ettirilmemesi gereken bir verginin tahakkuk ettirilmiş olması gerekir.

Danıştay içtihatlarında her hangi bir hukuki sebebe dayanmaksızın, kanuna aykırı olarak tahakkuk ettirilen vergilerin kaldırılması; kanuna aykırı olarak tahsil edilen vergilerin de geri verilmesi gerektiği kabul edilmektedir. Halen yürürlükte olan Gümrük Kanununun 211 inci  maddesinde düzenlenen geri verme veya kaldırma işlemi ile verginin kanuniliği ilkesinin gümrük vergileri bakımından gerçekleşmesi sağlanmıştır.

Gümrük vergilerinin geri verilmesinde veya kaldırılmasında Avrupa Birliği düzenlemelerine paralel hükümler getirilmiş olduğundan, 4458 sayılı Gümrük Kanunu uyum niteliğinde olan bir kanundur. Gümrük Kanunu’nda, Avrupa Birliği müktesebatına uygun olarak, 4458/210’uncu maddede geri verme ve kaldırma ibaresinden ne anlaşılması gerektiği tanımlanmış; 211’inci maddede geri verme veya kaldırma sebepleri düzlenmiş; 212 ilâ 214’üncü maddelerde ise özel geri verme sebepleri sayılmış; 216’ncı maddesinde faiz; 217’nci maddesinde ise hatalı olarak geri verilen ve kaldırılan vergilerin tahsiline ilişkin kurallara yer  verilmiştir.

Yaklaşık 15 yıldır özellikle geri verme konusuyla ilgili süregelen gümrük davalarında idarenin üst mahkemelerde gözetimle ilgili kazandığı kayda değer bir dava bulunmamaktadır. Bununla beraber İzmir Bölge İdare Mahkemesi 3. VDD. 24.1.2020 tarih ve E:2019/2532;K:2020/93 sayılı kararı aynı yönde İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 5. VDD. 14.05.2018 tarih ve E:2018/483;K:2018/21748 kararı, gözetim belgesi ibraz etmek yerine eşyanın kıymetini gözetim belgesinde yazılı tutara yükseltmek suretiyle ithalatın yapılabileceğini  belirtmişlerdir. 2577 sayılı yasaya göre mahkemeler idari karar mahiyetinde karar veremezler. İdarenin verdiği kararın hukuka uygun olup olmadığını denetlemek mecburiyetinde olduklarından, bana göre verilen bu kararların yok hükmünde olması gerekir. Danıştay kararlarında, “kanunen ödenmemesi veya tahakkuk ettirilmemesi gereken gümrük vergileri ilgili kişinin kasten yaptığı bir tahrifat sonucunda ödenmiş veya tahakkuk ettirilmişse, bu vergilerin geri verilmesine veya kaldırılmasına ilişkin talepler kabul” edilmeyeceği belirtilerek yükümlünün hilesinin bulunması halinde ödenen tutarların geri verilmeyeceğini kabul  etmiştir. Diğer bir deyişle yükümlünün kastının bulunması halinde ödenen vergilerin geri istenemeyeceği hüküm altına alınmıştır. 

İthalatta gözetim uygulanması durumunda gözetim belgesini ibraz etmemek için yanlış veri sunulması yükümlünün kasıtlı davrandığı ve işlemlerin yanlış olduğunun yükümlü tarafından bilinmesinden dolayı geri verme talebinin kabul edilmeyeceği izahtan varestedir. Kasıt bir şeyin bilerek ve isteyerek yapılması, tahrifat ise bir şeyin aslının bozulması ve değiştirilmesidir.

Ancak yükümlünün, ikincil mevzuat denilen gözetim belgesi almaktan kaçınmak için eşyanın kıymetini, gözetim kıymetinin tutarına yükseltmek suretiyle beyan işlemlerini gerçekleştirmesi ve ithal faturasındaki gümrük kıymetini Ticaret Bakanlığının tespit ettiği gözetim kıymetine yükselterek ithalatı tamamlamasından sonra, gümrük faturasındaki kıymetle gözetim kıymeti arasındaki fark vergileri geri istemesi ve sonuçta üst mahkemenin yükümlü lehine karar vermesinden dolayı, Ticaret Bakanlığı tarafından 4458 sayılı Gümrük Kanununun 211 inci maddesine hukuk dışı bir ilave yapılarak, hukuksuzluğun kanunlaştırılmasına teşebbüs  edilmektedir. Oysa vergi hukukunda objektif iyi niyet ilkesi (dürüstlük kuralı) hem vergi yönetimi hem de vergi yükümlüsü ve sorumlusu tarafından uyulması zorunlu bir kural niteliği taşımaktadır. Ayrıca Türk Medeni Kanununun 2 inci maddesi de dürüstlük kuralını belirlemektedir. Buna göre yükümlü dürüstlük kuralına uymakla yükümlü olduğu kadar idare de dürüstlük kuralına uymak mecburiyetindedir. Gümrük idaresi dürüstlük kuralının kapsam alanı dışında değildir.

İdarenin yükümlüye yaptığı gözetim dayattırmasının hukuki güvenlik ilkesi ile bağdaştırılması mümkün değildir. Hukuk devleti ilkesinin gereklerine de aykırılık teşkil etmektedir. Anayasa'da güvence altına alınan mülkiyet hakkının da ihlali demektir.

İDARE NEDEN DÜRÜSTLÜK KURALINA UYMUYOR

MADDE 14- 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük Kanununun 211 inci maddesinin birinci fıkrasının ikinci paragrafına "kasten yaptığı tahrifat" ibaresinden sonra gelmek üzere "veya ticaret politikası önlemlerine tabi eşyanın gümrük kıymetinin yükümlünün kendi beyanı ile arttırılması" ibaresi eklenmek istenmektedir.

4458 sayılı Gümrük Kanununun 211'inci maddesinde, kanunen ödenmemeleri gerektiği halde ödenmiş olduğu belirlenen gümrük vergilerinin geri verileceği, kanunen tahakkuk ettirilmemeleri gerektiği halde tahakkuk ettirilen gümrük vergilerinin kaldırılacağı hükmüne yer verilmiştir.

Bu madde, anılan Kanunla yürürlükten kaldırılan 1615 sayılı Gümrük Kanununun 87'nci maddesiyle paralel hükümler taşımaktadır. Söz konusu 87'nci madde ile ilgili olarak, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 2.7.1966 gün ve E:1965/13; K:1966/6 sayılı kararında da belirtildiği gibi, eşya gümrükten çekildikten sonra yanlışlıkla alındığı veya fuzulen tahsil olunduğu açıkça anlaşılan vergilerin 87'nci maddeye göre geri istenmesi mümkündür. Bu itibarla, 4458 sayılı Kanunun 211'inci maddesi uyarınca, kanunen ödenmemeleri gerektiği halde ödenmiş, kanunen tahakkuk ettirilmemeleri gerektiği halde tahakkuk ettirilmiş vergilerin, iade istemine konu olabilmesi için, yanlışlıkla alındığının veya fuzulen tahsil olunduğunun açık olması gerekmektedir.

Gümrük Kanunu’nun 24. maddesi uyarınca ithal eşyasının gümrük bedeli satış bedeli olarak belirlenmiştir. Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 21. maddesinde ise, ithalatta verginin matrahı, ithal edilen malın gümrük vergisi tarhına esas olan kıymeti; gümrük vergisinin kıymet esasına göre alınmaması veya malın gümrük vergisinden muaf olması halinde sigorta ve navlun bedelleri dahil (CIF) değeri; bunun belli olmadığı hallerde ise malın gümrükçe tespit edilecek değeri; ithalat sırasında ödenen her türlü vergi, resim, harç ve paylar, gümrük beyannamesinin tescil tarihine kadar yapılan diğer giderler ve ödemelerden vergilendirilmeyenler ile mal bedeli üzerinden hesaplanan fiyat farkı, kur farkı gibi ödemelerin toplamı olduğu belirtilmektedir.

Bu kapsamda, KDV Kanunu’nun 21. maddesi uyarınca KDV’nin matrahını ithal edilen malın gümrük vergisi tarhına esas olan kıymeti oluşturduğundan ithalatta yükümlünün iradesi dışında yaptırılan ek kıymet beyanı doğrudan KDV matrahını da artırmaktadır.

Yükümlü tarafından ilgili mevzuata uygun olarak ithal edilen eşyanın kıymeti ile eşyaya ilişkin kıymetin yükümlünün kendi beyanı ile arttırılması için yükümlü Ticaret Bakanlığı tarafından zorlanmış ve ileri tarihlerde yapılan tahakkuka itiraz etmeyeceğine dair kendisinden özgür iradesinin dışında yazılı beyan dahi alınmıştır.

Bugün yapılmak istenen yasal olmayan bu dayattırmanın yasallaştırılmasına dayanmaktadır.

Ticaret Bakanlığının yaptığı bu uygulama, ithal edilen eşyanın maliyeti ile beyan edilmek durumunda kalınan KDV matrahının farklı olmasına ve KDV beyannamesi ile stok hesaplarında farklılık doğmasına sebebiyet vermekte ve yükümlü birçok sorunla karşı karşıya bırakılmaktadır. Zira gerçek olmayan bir değer üzerinden hesaplanarak gümrükte ödenen verginin ve buna bağlı KDV’nin indirim mekanizması yolu ile telafi edilmesi her zaman mümkün olamamaktadır. Bu kapsamda, mevcut piyasa şartlarında ithalatta ödenen KDV’nin büyük bir kısmı ticaret erbabı üzerinde kalarak, devreden KDV yükünün sürekli artmasına sebebiyet vermektedir.

Mevzuatımızda, ithalatta gözetim hükümleri çerçevesinde ödenen ancak indirim yoluyla giderilemeyen ve Kanunun 29 ve 32. maddelerinde sayılan iade hakkı doğuran bir işlemle de ilgili olmayan KDV tutarının iadesine yönelik bir düzenleme bulunmadığından gümrükte ödenen bu KDV’nin genel hükümler çerçevesinde indirim konusu yapılamaması; bu yolla telafi edilememesi halinde ise sonraki dönemlere devredilmesi  gerekmektedir. Nitekim Maliye Bakanlığı 14.08.2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.01.16.02-2011 sayılı muktezası ile görüşünü bu yönde beyan etmiştir.

Öte yandan, yükümlünün, eşyanın ithal edilen değeri ile ithalatta gözetim kapsamında belirlenen değeri arasında oluşan tutara isabet eden KDV’nin gider olarak dikkate alınması yahut maliyet hesaplarına kaydedilmesi de mümkün bulunmamaktadır. Bu durum ise ithalatta gözetime tabi malların ithalini yapan yükümlü için devreden KDV tutarının bir çığ gibi büyümesi ve bu KDV’nin hiçbir şekilde eritilememesine yol açmaktadır.

4458 sayılı Gümrük Kanununun 24'üncü maddesi incelendiğinde, ithal eşyasının kıymetinin, eşyanın satış bedeli olduğu; satış bedelinin, Türkiye'ye ihraç amacıyla yapılan satışta 27. ve 28'inci maddelere göre gerekli düzeltmelerin de yapıldığı, fiilen ödenen veya ödenecek fiyat olduğu; 25'inci maddesinin 1'inci fıkrasında, 24'üncü madde hükümlerine göre belirlenemeyen gümrük kıymetinin, bu madenin 2 nci fıkrasının ( a ), ( b ), ( c ) ve ( d ) bentlerinin sıra halinde uygulanmasıyla belirleneceği; eşyanın gümrük kıymetinin bir üst bent hükümlerine göre belirlendiği sürece bir alt bent hükümlerinin uygulanmayacağı hükümlerine yer verilmiş; anılan Kanunun 26'ncı maddesinde ise 24 ve 25'inci madde hükümlerine göre belirlenemeyen ithal eşyasının gümrük kıymetinin, Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasının VII'nci Maddesinin Uygulanmasına Dair Anlaşmanın, Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasının ( GATT ) VII'nci Maddesinin ve bu bölüm hükümlerinin prensip ve genel hükümlerine uygun yöntemlerde ve Türkiye'de mevcut veriler esas alınarak  belirleneceği öngörülmüştür.

Yükümlü tarafından özgür iradesinin dışında beyan ettirilen kıymetler, eşyanın, Gümrük Kanunu hükümlerine göre belirlenmiş gerçek satış bedeli olmadığı gibi, Gümrük Kanununda belirtilen kıymetin esas alınması suretiyle ek tahakkuk yapılmasını öngören herhangi bir düzenleme de bulunmamaktadır.

Bu tür düzenlemeler, Anayasanın 2 nci maddesinde belirtilen hukuk devletinin en önemli öğelerinden olan “belirlilik” ilkesine aykırı düşmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin 18.10.2003 tarih ve E.2003/67, K.2003/88 sayılı Kararında, hukukun üstünlüğünün egemen olduğu bir devlette hukuk güvenliğinin sağlanması hukuk devleti ilkesinin yerine getirilmesi zorunlu koşullardandır. Statü hukukuna ilişkin düzenlemelerde istikrar, belirlilik ve öngörülebilirlik göz önünde bulundurularak hukuki güvenlik sağlanır. Bireyin insan olarak varlığının korunmasını amaçlayan hukuk devletinde vatandaşların hukuk güvenliğinin sağlanması zorunludur." denilmektedir. "Devlet açık ve belirgin hukuk kurallarını yürürlüğe koyarak bunları uyguladığı zaman hukuk güvenliği sağlanır.” denilmiştir.

4458/211. Kanun metninde de görüleceği üzere sadece, gümrük vergileri kişinin kasten yaptığı bir tahrifat sonucunda ödenmiş veya tahakkuk etmişse, bu vergilerin geri verilmesine ilişkin taleplerin kabul edilmeyeceğini hüküm altına almıştır.

İthalat vergileri, eş etkili vergiler ve mali yükler, uygulamaları yürüten kurumlar ile bu yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde tatbik edilecek cezalar açısından farklılıklar göstermektedir.

Bu vergisel ve mali yükümlülüklerden bir kısmı malın ithali aşamasında gümrük idarelerince tahsil edilmekte; bir kısmı da gümrük idarelerine beyan yapılmadan önce yükümlüler tarafından ilgili idareler adına bankalarda açılan hesaplara yatırılarak ödemeye ilişkin banka makbuzu beyanname ekinde ilgili gümrük idaresine ibraz edilmektedir.

Bir malın ithalinden doğan vergisel ve mali yükler, düzenleyen mevzuat, yükleri tahsil eden idareler ve bu yüklerin ödenmemesi ya da eksik ödenmesi halinde karşılaşılacak cezaların yasal dayanaklarını gösteren tablo aşağıdadır.

 

VERGİ VEYA MALİ YÜK

KANUNİ DAYANAK

TAHSİLÂTI YAPAN İDARE

CEZALARI DÜZENLEYEN MEVZUAT

Gümrük Vergisi

474 sayılı Gümrük Giriş Tarife Cetveli Hakkında Kanun

İthalat sırasında ilgili gümrük idarelerince tahsil edilir.

4458 sayılı Gümrük Kanununun, 5911 sayılı Kanunla değişik 234 üncü maddesi

Katma Değer Vergisi

3065 sayılı KDV Kanunu

İthalat sırasında ilgili gümrük idarelerince tahsil edilir.

KDV Kanunu 51 nci maddesi delaletiyle 4458 sayılı Gümrük Kanununun, 5911 sayılı Kanunla değişik 234 üncü maddesi

Özel Tüketim Vergisi

4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi

  1. Kanunu eki Listelere ve aranan belgelere göre gümrük idaresi veya vergi dairesi olarak farklılık göstermektedir.

ÖTV Kanununun 16 ncı maddesi delaletiyle 4458 sayılı Gümrük Kanununun, 5911 sayılı Kanunla değişik 234 üncü maddesi

Damga Vergisi

488 sayılı Damga Vergisi Kanunu

ithalat sırasında ilgili gümrük idarelerince tahsil edilen bir vergidir.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu

Anti Damping Vergisi, Sübvansiyona Karşı Telafi Edici Vergi

3577 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Kanun

İthalat sırasında ilgili gümrük idarelerince tahsil edilir.

Herhangi bir cezai düzenleme mevcut değildir.

Ek Mali Yükümlülük

2976 sayılı Dış Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun

İthalat sırasında ilgili gümrük idarelerince tahsil edilir.

2976 sayılı Dış Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 4 üncü maddesi

Toplu Konut Fonu(Tarım Payı)

2976 sayılı Dış Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun

İthalat sırasında ilgili gümrük idarelerince tahsil edilir.

2976 sayılı Dış Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 4 üncü maddesi

Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu

4684 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ve 88/12944 sayılı Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu Hakkında Karar

İthalattan önce bankalara yatırılmaktadır.

88/12944 sayılı Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu Hakkında Karar

Tütün Fonu

4629 sayılı Bazı Fonların Tasfiyesi Hakkında Kanunun geçici 1 inci maddesi

İthalat sırasında ilgili gümrük idarelerince tahsil edilir

2976 sayılı Dış Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 4 üncü maddesi

Fikir ve sanat eserlerinin tespit edildiği taşıyıcı materyaller ile bu eserleri çoğaltmaya yarayan teknik cihazların ithalat bedelleri üzerinden yapılacak kesinti

5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 44 üncü maddesi

İthalattan önce bankalara yatırılmaktadır.

Herhangi bir cezai düzenleme mevcut değildir

Çevre Katkı Payı

2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 18 inci maddesi

İthalattan önce bankalara yatırılmaktadır

Herhangi bir cezai düzenleme mevcut değildir

Telafi edici vergi

4458 sayılı Gümrük Kanunu

Gümrük idarelerince Tahsil edilir.

4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 234/5 inci maddesi.

 

Görüleceği üzere gümrük idaresi tarafından tahsil edilen bütün vergiler, Anayasadaki vergilerin yasallığı ilkesine göre bir kanunun lafzına dayanmaktadır.

Yükümlünün kendi özgür iradesi ile eşyanın gerçek gümrük kıymet beyanını yapmasına rağmen daha fazla vergi ödemek için eşya bedelini fazla göstererek beyan yapması ticaretin olağan akışına aykırıdır.

Geçmiş yıllarda Ticaret Bakanlığı yükümlüden ileri tarihte dava açmayacağına dair taahhütname dahi alarak gözetim tebliğlerindeki bedel ile gerçek satış bedeli arasındaki farkı yurt dışı gider gibi gösterttirmiş ve yükümlüyü zorlayarak KDV matrahını  yükselttirmiştir. Böyle yaparak hiç alınmaması gereken bir verginin tahsilâtını yapmıştır. Burada özgür iradeden bahsetmek söz konusu olmadığı gibi, kamu gücünü elinde bulunduran erk, yükümlüye karşı Anayasal bir suç olan “ANGARYA” uygulamıştır.

Yükümlünün gözetim belgesi almadan ithalatını yapması mümkün olmayan bir eşyayı Ticaret Bakanlığı HAYALİ VERGİ TAHSİL EDEREK ithalini mümkün hale getirmeye çalıştığını görmekteyiz.

Hayali ihracat yaparak devlet desteğinden istifade edilmesini biliyorduk ama Ticaret Bakanlığının sayesinde HAYALİ İTHALAT VERGİSİNİ DE ÖĞRENDİK!

Hayali ihracat, gerçekte olmayan bir eşya sanki varmış gibi ihracatının yapılması ve bu HAYALİ İHRACAT karşılığında devletten iade alınmasını sağlamaksa; Ticaret Bakanlığı da gerçekte yurt dışına transfer edilmeyen bir eşya bedeli sanki transfer edilmiş gibi yükümlüye zorla beyan ettirilen bedel üzerinden HAYALİ VERGİ almak istemektedir.

Halen uygulanmakta olan bu kanunsuz işlem şimdi kanun metnine dâhil edilerek yasal hale getirilmek istenmektedir.

Olayı basite indirgeyerek idarenin yapmak istediği hukuksuzluğu şöyle anlatabiliriz. Ev kiralamak için eşyalarınızı kamyona yükleyip taşınacağınız evin yanına gidiyorsunuz. Daha önceden anlaştığınız ev sahibi sizin zor durumunuzu görünce ev kirasını bin liradan beşbin liraya çıkartıyor ve size bir tahliye taahhütnamesi imza ettiriyor.  Sizde zor durumda kaldığınız için hem kirayı kabul ediyor hem de tahliye taahhütnamesini imza ediyorsunuz. Eve taşındıktan sonrada belediyeye başvurup evin kira kıymet takdirini yaptırıp, evin gerçek değeri üzerinden kirasını ev sahibinin banka hesabına yatırıyorsunuz. Ev sahibi elindeki tahliye taahhütnamesine istinaden evi tahliye etmenizi istiyor. Sonuçta kiracı tahliye taahhütnamesini eve taşınmadan önce zor durumda kaldığı için imza etmiştir. Burada özgür irade söz konusu değildir. Kiracı, ev kirasını tespit edilen gerçek değer üzerinden öder. Kiracı eve taşındıktan sonra yani kira sözleşmesini imza ettikten sonra tahliye taahhütnamesini imza etmiş olsaydı, o zaman özgür bir iradeden söz etmek mümkün olacak ve evi tahliye etmek mecburiyetinde kalacaktı. Bu basit örnekte olduğu gibi, yükümlü eşyasını normal şartlar altında gümrüğe getirdikten sonra yükümlüden dava açmayacağına dair taahhütname istenmesi ya da ikincil işlem denilen (gerçekte ikincil işlemle ilgisi yok) gözetim belgesi şartının ibrazı; gözetim belgesinin ibrazı da mümkün değilse eşyanın ithal edilebilmesi için eşya kıymetinin gözetim kıymetine yükseltilmesinin istenmesi halinde yükümlünün eşyasının serbest dolaşıma girmesine müsaade edilmesinin adına ANGARYA  denilir. Angarya uygulamak Anayasaya göre suçtur. Suçu yasallığı yoktur ve yasal hale getirmek de mümkün değildir.

Devlet adına hareket eden idare vatandaşa (yükümlüye) tuzak kurar mı? Bu hukuksuz işlem şimdi kanun metnine taşınarak eşya kıymeti, “YÜKÜMLÜNÜN KENDİ BEYANI İLE ARTTIRILMASI” şeklinde sözde yasal hale getirilmek isteniyor. Burada bir özgür iradeden bahsetmek mümkün mü? Yurt dışına transfer edilmeyen bir paranın hesabını yükümlü yarın vergi dairesine tek düzen hesap planı içinde nasıl gösterecek? Ya da herhangi bir nedenden dolayı “yurt dışı gider” olarak beyan ettiği dövizin gerçekte eşya bedeli olmadığını nasıl ispat edecek?

İdare olarak,

Eşya ithal edilmeden önce gözetim belge alma şartını getiremiyorsan,

Eşya ithal edilmeden önce ek vergi getiremiyorsan,

Eşya ithal edilmeden önce damping uygulamasını ilan edemiyorsan,

Özetle idare olarak, yükümlüye yapacağı işle ilgili Anayasada açıklandığı üzere belirginlik şartını yerine getiremiyorsan, dayattırma yapamazsın.

İthal edilmek istenilen eşyayla ilgili olarak Ticaret Bakanlığı tarafından tesis edilmek istenilen bireysel ve/veya düzenleyici işlemin idari başvuru yollarını kullanma, dava açma gibi hak arama yollarını yükümlüye tanıması gerekirken, yükümlünün özgür iradesinin dışında kıymet beyanında bulunmasının kanun zoruyla istenmesinin ve hak arama özgürlüğünün yok sayılması, Anayasa ve üst hukuk normlarıyla belirlenen kurallar ve kamu yararı ilkesi karşısında hukuka  uygunluğu bulunmamaktadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum