1. YAZARLAR

  2. Baki ŞİMŞEK

  3. AHLAKİ ÇÖKÜŞ ve ÜLKEMİZ
Baki ŞİMŞEK

Baki ŞİMŞEK

ETKİHABER
Yazarın Tüm Yazıları >

AHLAKİ ÇÖKÜŞ ve ÜLKEMİZ

A+A-

Aşağıdaki metin;

  1. “Zalimlerin çarkı cahillerin çalışmayan kafaları ile döner”,
  2. “Bilim cesaret verir, cehalet ise küstahlık” (Margaret Atwood),
  3. “En büyük savaş cehalete karşı verilen savaştır” (M. K. Atatürk),
  4. “Allah kimseyi yanlışı savunacak kadar cahil, doğruyu inkâr edecek kadar da nankör etmesin” (Yunus Emre) ve
  5. “Cahil çıkarları için yaşar. Ahlaksızdır. Her şeyi bilir ama aslında hiçbir şey bilmez. Sevgiden, bilgiden, erdemden yoksun bu sürüler bütün dünya için doğal felaketlerden kat be kat tehlikelidir” (Bilgin Hoca)

Sözlerinin ışığında; cehalet, ahlak, bilginin önemi ve toplumsal yaşama etkileri gibi unsurları ele alan kapsamlı ve akademik bir makale olma amacı taşımaktadır.

─────────────────────────────────────────────────────I. GİRİŞ

─────────────────────────────────────────────────────

CAHİL ÇIKARLARI İÇİN YAŞAR. AHLAKSIZDIR.

Toplumların varlığını sürdürebilmesi, gelişmesi ve kendi kültürünü koruyarak gelecek nesillere aktarması, temelde iki önemli unsura bağlıdır:

Ahlak ve bilgi.

Ahlak, insanın hem kendine hem de çevresine karşı yüksek bir sorumluluk duygusu beslemesini ve eylemlerini evrensel değerlerle uyumlu olacak şekilde düzenlemesini gerektirir.

Bilgi ise insanın doğayı, toplumu ve kendisini anlama ve dönüştürme sürecinde yol gösterici bir ışık işlevi görür. Bu iki kavramın —ahlak ve bilgi— birlikte yükseldiği toplumlarda huzur, dayanışma, ilerleme ve özgürleşme sağlanırken, bunlardan yoksunluk halinde kaos, şiddet, yozlaşma ve gerileme ortaya çıkar.

Ne var ki tarih boyunca insan topluluklarının önemli bir kısmında, cehaletin getirdiği yıkıcı etkiler ve bununla bağlantılı ahlak çöküntüleri gözlenmiştir. Cehalet, yalnızca bilgi eksikliği anlamına gelmez; aynı zamanda önyargıların, dogmaların ve düşünce tembelliğinin beslediği bir karanlıktır.

Cahillik, insanın kendi hayatına ve çevresine dair gerçekleri objektif biçimde kavramasına, başkalarının haklarını ve özgürlüklerini tanımasına ciddi bir engel oluşturur. Bu durumu özetleyen güçlü anonim sözlerden biri “Zalimlerin çarkı cahillerin çalışmayan kafaları ile döner” ifadesidir. Burada, cehaletin aynı zamanda zulmün ve baskının da en yakın destekçisi olduğu vurgulanır: Bir topluluk içinde insanlar düşünmeyi bıraktıklarında, dogmatik kabullere sığındıklarında veya gerek duydukları bilgilere ulaşmaktan vazgeçtiklerinde, zorbalığa uygun bir zemin hazırlanır.

Benzer şekilde, Margaret Atwood “Bilim cesaret verir, cehalet ise küstahlık” cümlesiyle, bilginin insanda yarattığı özgüvene dikkat çeker. Bilgi, insanı yalnızca belirli alanlarda uzmanlaştırmakla kalmaz, aynı zamanda karşılaştığı problemlere analitik ve eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşma gücünü kazandırır. Oysa cehalet, insanı gerçek anlamda muhakeme ve empati yeteneğinden yoksun bırakarak, kibirli, kendinden başka sesleri duymayan ve karşısındaki kişiye üstten bakan bir tavra sürükleyebilir.

M. K. Atatürk’ün “En büyük savaş, cehalete karşı verilen savaştır” sözü Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesine de ışık tutar. Toplumun kurumsal, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda ayakta kalabilmesini sağlayacak temel unsurun “bilim” ve “akıl” olduğu vurgulanmıştır. Bu mücadele, yalnızca bireylerin okuryazarlığını artırmayı değil, aynı zamanda eleştirel düşünceyi, sorgulamayı ve sağduyuyu temel alan bir eğitim sisteminin inşasını da kapsar.

Yunus Emre’nin “Allah kimseyi yanlışı savunacak kadar cahil, doğruyu inkâr edecek kadar da nankör etmesin” sözü ise cehaletin, ahlaki çürüme ile ne denli iç içe geçmiş olduğunun altını çizer. Cahillik, yalnızca doğru bilgiden yoksun kalmayı değil; insanın erdeme, sevgiye ve vicdana karşı kayıtsızlaşmasını da beraberinde getirir. Bu nedenle cahil kişi, doğruyu reddedebilir, haksızlığı savunabilir ve eylemlerine ahlaki meşruiyet sağlamayı dahi aklından geçirmeyebilir.

Son olarak Bilgin Hoca’nın “Cahil, çıkarları için yaşar. Ahlaksızdır. Her şeyi bilir ama aslında hiçbir şey bilmez. Sevgiden, bilgiden, erdemden yoksun bu sürüler bütün dünya için doğal felaketlerden kat be kat tehlikelidir” sözleri, cahilliğin bireysel ve toplumsal düzeydeki olumsuz yansımalarını belki de en sert biçimde ifade etmektedir. Toplumlar, cehalet ortamında suistimallere, çıkar çatışmalarına ve çarpık değer yargılarına daha kolay teslim olmaktadır. Bilgi eksikliği, ahlak eksikliğiyle birleştiğinde, toplumsal yapıyı bütünüyle zayıflatacak kadar güçlü bir tehdit oluşturur.

Bu makalede, yukarıda anılan beş sözün ışığında cehaletin tanımı ve türleri, cehaletin ahlak, bilim ve eğitim ile ilişkisi, özellikle Türkiye bağlamında tarihsel ve güncel örnekler üzerinden ele alınacaktır. Ayrıca cehaletle mücadele sürecinin hangi araç ve politikalarla yürütülebileceğine, bu süreçte ahlak anlayışı ve bilimin ne gibi işlevler üstlendiğine dair kapsamlı bir değerlendirme sunulacaktır.

..................

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum