1. HABERLER

  2. SPOR

  3. "GENÇLERBİRLİĞİ VE BEN"
"GENÇLERBİRLİĞİ VE BEN"

"GENÇLERBİRLİĞİ VE BEN"

Araştırmacı Gazeteci Aykut Onur Kalaycı'nın kaleminden dünden bugüne 'GENÇLERBİRLİĞİ' üzerine özel bir analiz...

A+A-

‘GENÇLERBİRLİĞİ VE BEN’

Kıymetli okurlarım, gündemin dışına biraz çıkacağım izninizle..

Bu haftaki yazımı, Cumhuriyet ile yaşıt, 14 Mart 1923 yani 102 yıl önce kurulmuş, taraftarlarının Ankara Rüzgârı, Al Karalar, Kırmızı Kara ya da Kara Kızıl olarak da adlandırıldığı, süper ligin yeni ekibi Gençlerbirliği'nden söz edeceğim sizlere... O son maçta yaşadıklarımı ve yöneticiliğini yaptığım takımımla ilgili bir anımı anlatacağım siz değerli okurlarıma..

NELER YAŞADIK NELER..

O gün ailece çok heyecanlıydık. Öyle ya yenersek şampiyon olacak, köklü kulübümüz hak ettiği yer olan Süper Lig’e çıkacaktı. Gençlerbirliği’mizin 2024-2025 sezonunda şampiyonluk kutlaması için eşim ve kızım Eryaman’ın yolunu tuttuk. Stada girdiğimizde heyecanımız bir kat daha artmıştı. Takımın yöneticileri ve vefakâr taraftarlarımız stadı bir düğün evine benzetmişti. O gün şampiyon olmak için ne güzel bir gündü. Maç bitti galiptik artık ve Süper Lig’deydik. Sonrasında cefakâr taraftarımın, futbolcularımın ve yöneticilerimizin şampiyonluğu coşkuyla kutlamasına şahit olduk. O görüntüler beni eskilere kulübün genel sekreteri ve basın sözcüsü olduğum döneme yaşadığımız Şampiyonluğa götürdü.

TEKRAR ÇIKMAMIZ LAZIMDI

1987-1988 sezonu takım küme düşmüş, kimseden ses çıkmıyor, takım ortada kalmış ve rahmetli İlhan Cavcav ‘ne yapmak lazım ki tekrar çıkalım?’ diye çabalarken iyi gençlerli dönemin Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Orhan Taşanlarla bir araya geldik. Ne yapacağımıza kulüpte yapılacak toplantıda karar vermek üzere ayrıldık. Kısa bir sürede kulüpte başta Başkan İlhan Cavcav, Gençlerbirliği’nin duayen ismi Ayhan Sümer, bendeniz Kalaycı ve rahmetli Mustafa Yücel bir araya gelerek gerekli finansı nasıl sağlayacağımızı tartışmaya başladık. Ama bir sonuca varamazken, İlhan Cavcav bir sonraki dönemde aday olmayacağını da söylüyordu.. Ne yazık ki, kongreye bu şartlar altında gittik. Kimse yönetime talip olmuyordu.

İşte burada devreye Sayın Orhan Taşanlar girdi ve liste hazırladı.

İlhan Cavcav’a yakın isimler ve biz muhalefetten isimlerle kongre yapıldı. Ben ilk yönetim kurulunda genel sekreter yardımcısı olarak görevlendirildim.

Gençlerbirliğimizi layık olduğu yere çıkarmak için 38 Yıl önce hatırı sayılı paraları geri almamak üzere kulübümüzün Vakıflar Bankası Bölge Müdürlüğü’ne yatırdık.

GENÇLERDEN TAKIM KURDUK

Sıra transferlere geldi. Genç bir takım kurduk ve şampiyon olduk. Bu şampiyonluğun kısa öyküsü kulübün genel müdürü Doğan Çağatay’ın çabaları, genel kaptan Ekrem Üstündağ’ın üstün gayretleri, Yaşar Kayalın çabaları, rahmetli Mustafa Yücel’in maddi manevi destekleri ve teknik direktörümüz rahmetli Erkan Kural'ın yardımcısı Sadi Tekelioğlu’nun özverileri ile oldu.

Eğer isimlerini saydığım bu isimler Gençlerbirliği'ne sahip çıkmasalardı asla şampiyon olamazdık. Sonraki süreçte 29 Yıl Süper Lig’de kaldık ve bu arada düştük çıktık. Çok önemliydi bu Şampiyonluk.

Sonrasında yapılan kongrede, kıl payı Osman Sungur başkan seçildi. İyi bir yönetim oluşturdu ama bizim yaşadığımız gibi finans işleri birkaç kişiye kalmıştı. Biraz sponsor katkılarıyla zaman zaman aksayan ödemeler yapılmaya çalışıldı. Bu arada ligde de işler iyi gitmiyor ve takım 13. sıraydı. Hoca değişikliğine gidildi. Birçok aday için başkan isabetli seçim yaparak Hüseyin Eroğlu’nu göreve getirdi. 11 maçlık yenilmezlik unvanını bu hocayla aldık. Aldık ama her şey güllük gülistanlık içinde değildi.

Bazı sözde gazeteciler, o zamanın kalemleri Hüseyin Hoca öncesi 'Belki kümede kalırız' diye yazılar yazıyordu. Bir kısmı da ‘Belki hoca takımı play- of içine sokar’ diyorlardı. Ama hoca onların hepsini para pulun olmadığı, sıkıntıların yaşandığı yerde Hüseyin Eroğlu Hoca Gençlerbirliği’nin yeri Süper Lig olduğunu söyledi ve dediğini yaptı. Takımı Süper Lig’e hak ettiği yere taşıdı. Sağol hocam, bu başarıda futbolcu kardeşlerimin emeğine binlerce teşekkür.

KOLAY İŞ DEĞİLDİR!

Yazımızın bu bölümünü Ankara'nın yöneticilerine ayıralım. Bizim zamanında Ankara’da Gençlerbirliği üvey evlattı. Bu geldiğimiz şu günlerde farklı mı? Hayır. Ankara'nın yöneticilerinin artık Gençlerbirliği'ne sahip çıkması gerekir.

Ankara'nın diğer güzide ekibi Ankaragücü'ne nasıl sahip çıkıldıysa Gençlerbirliği'ne de sahip çıkılması gerekir. Ankara Büyükşehir Belediyesi, Ankara Ticaret Odası ve sivil toplum kuruluşları başkentin Süper Lig ekibine omuz vermek zorundadırlar. Bunu istemek Gençlerbirliği’nin hakkı olsa gerek.

Yönetimin öncelikle Hüseyin Eroğlu’yla devam etmesi ve takımın iskeletini bozmadan transferler yapmasını temenni ederim.

Unutmadan şunu da belirteyim. Bazı köşe yazarları kulüpten alacakları olan yöneticilerden bahsediyorlar. Biz 38 Yıl önce verdiklerimizi istemedik onlar da elin taşın altına koysunlar alacaklarına bir çizik atsınlar. Gençlerbirliği’ne yönetici olmak öyle kolay bir iş değildir.

Yazımı kısa bir anektodla bitirmek istiyorum:

Geçmişte bir iş adamı olarak Ankara Valisi’nden randevu istesem dönüş birkaç gün içinde olur. Ankara’da Erzurumspor’la maçımız var ve saha bozulur diye Ankaragücü sahanın verilmesini istemiyor.

Bende genç bir yönetici olarak dönemin Ankara Valisi Saffet Arıkan Bedük’ün kapısını çaldım, özel kalem müdürü benim geldiğimi söyledi, Sayın Vali Bey bizzat beni karşıladı ve o zaman anladım ki Gençlerbirliği yöneticisi olmak çok değerliymiş.

...Buradan Şampiyonluğun Camiamıza Başarı ve Mutluluk Getirmesini Diliyorum…

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.