BUFALODAN NASIL TAVUK OLUR?

Aykut Onur KALAYCI

‘BUFALO'DAN NASIL TAVUK OLUR’

KIRMIZI ET VURGUNU’NUN YÜZ KIZARTAN ÖYKÜSÜ

Tarih 9 Ekim 2014'ü gösteriyordu. O dönemin  Gümrük ve Ticaret Bakanı Canikli’ye çok ama çok önemli ihbarlar ardı arkasına gönderiliyordu. İhbarcı Mersin Gümrüğü'ne dikkat çekerek bu gümrükten başta kırmızı et kaçakçılığı olmak üzere  sigara, içki, cep telefonu, tekstil kaçakçılığı yapıldığını iddia ediyordu. İhbar çok önemliydi. Ama gelin görün ki, kılını kıpırdatan yoktu. Ne zamana kadar... Acıdır ki, ben bu hassas konuyu 3 Kasım 2014 günlü  “Sabır Testisi Çatlamak Üzere” başlıklı yazımın altında yazardan son dakika notunu paylaşana kadar...

NOTUMUN ARDINDAN OPERASYON…

Ne hikmettir ki, yazımın bir gün sonrası yani 4 Kasım 2014 günü, p…larını yumuşak koltuklarından kaldıran o dönemin Mersin Gümrüğü yetkilileri harekete geçerler. İstikamet Mersin Gümrüğü denetimindeki MEGA Antrepo'dur. Antrepoya gelen ekipler, Bakan Canikli'ye gelen ihbar doğrultusunda antrepoda sayıma geçerler. Sonuç malum, sonuç vahim ve dehşet vericidir. Ekipler antrepo içindeki kolileri açmaya başlarlar. Koliler açıldıkça, pislik, koliler açıldıkça vurgun, koliler açıldıkça ortaya düşündürücü olaylar çıkar.

BUFALO'DAN TAVUK OLUR MU? OLUR..

Üzerlerinde yabancı menşeli bufalo ve sığır eti olduğu belirtilen kolilerden tam tamına 825. bin 336 kilogram tavuk kıyması ve kırıntısı çıkar. Yine operasyon kapsamında AYTAÇ adlı firmanın kolilerinde yapılan aramalarda da 49 bin 927 kilogram tavuk kıyması ve kırıntısı, üzerlerinde antrepodaki gibi yabancı menşeli et olduğu yazılı kolilerden 20 bin 661 kilogram ile yine ayrı kolilerden 120 bin 661 kilogram benzer tavuk ürünü elde edilir. Ayrıca söz konusu antrepoda  3 bin 235 adet boş koli yani içinde et olmayan koliler bulunur. Bakılır ki pabuç pahalı, bu iş çok ses getirecek ve ayyuka çıkacak soruşturma derinleştirilir.

VURGUN ÇOK BÜYÜKTÜR!

Antrepoda yapılan operasyon kâğıda dökülür. MEGA Vurgunun faturası ağırdır. Yapılan tespit sonrası antrepo beyannamesi kapsamında (rakamı dikkatli okuyun) 1 milyon 255 bin 634 kilogram kırmızı etin MEGA Antrepoya gönderildiği, bu etlerden sadece ve sadece  73 bin 784 kilogramının transit kapsamında yurt dışına gönderildiği, antrepoda bulunması gereken 1 milyon 181 bin 851 kilogram kırmızı etin adeta buharlaştığı görülür. Durum vahim, durum düşündürücü, vurgun çok büyüktür. Operasyonun ve hırsızlığın boyutu kısa sürede Mersin'i aşarak taaaaaa Ankara'ya kadar ulaşır. Bir şeyler yapılması lazımdır, çünkü basında konuyu sayfalarına taşımaya başlamıştır. Bakan Canikli konuya el atar. Yanına üst düzey bürokratları da alarak 8 Kasım 2014 günü Mersin'e gelir.

FETÖ'CÜDEN MUHTEŞEM MERASİM

Canikli, Mersin Gümrüğü'nde adeta bir şölen havasında karşılanır. Sanırsınız ki, tonlarca et buhar olup gitmemiştir, sanırsınız ki bufalo tavuğa dönüşmemiştir. Bakan Nurettin Canikli'ye karşılamada çiçek vermek de unutulmamıştır. Öyle ya nasıl kandıracaklar, nasıl gözünü boyayacaklar, nasıl vurgunu yorgan altına sokacaklar. Canikli'ye renkli merasimi düzenleyen en önemli kişi 15 Temmuz kanlı darbe girişimi sonrası terör örgütü FETÖ'den hapse giren ve meslekten atılan bizim MURAT KAHRAMAN'dan başkası değildir. Karşılama, sohbet, yemek derken sıra gelir vurgunu kamuoyuna açıklamaya yani basın açıklamasına...

O TELEVİZYON BU TELEVİZYON KOŞTURUR

Bakan Canikli, yaşanılan bütün bu gelişmelere karşın başarıdan söz eder. Yapılan operasyonla çok önemli bir çetenin çökertildiğini belirtir. Önüne konulan bilgi notundan açıklamalarda bulunan kaçak etlerin büyük bir bölümünün yapılan operasyon kapsamında yakalandığının altını çizer. Ama gelin görün ki, yukarıda da paylaştığım belgeler gösteriyor ki etlerin çok az bir bölümü ele geçirilmiş, etler çoktan iç piyasaya sürülmüş, bazılarının cebi çoktan dolmuştur. Kahraman Murat o dönemde yerinde duramaz. Öyle ya, kendisini bu büyük vurgun karşısında aklamalı, Ankara'daki bazı ağabeylerine karşı kendisini sevdirmeye devam etmeli, Mersin Gümrüğü’nü kimseye kaptırmamalıdır.

Kahraman Murat o televizyon senin bu televizyon benim koşuşturmaya başlar. Söylemlerinde yakalanan etlerin sağlıklı olduğu ve büyük çoğunluğunun yakalandığını söyler. Söyler ama pekte inandırıcı olmaz. Çünkü belgeler ona adeta avazı çıktığı gibi bağırır ve şunu söyler 'YALAN SÖYLÜYORSUN, YALAN!!!'...

NE ÇELİK ZIRHMIŞ BE ARKADAŞ!..

Bunca yalana, dolana karşın etrafı adeta çelik bir zırh ile çevrili olan Murat Kahraman bu skandaldan hafif yaralarla kurtulur. Benim görüşüme göre, bu olay patladığında Sayın Canikli Murat Kahraman'a yasa ve yönetmelikleri uygulayabilseydi vicdanların sesi olurdu. Sesli düşünüyorum. Belki de Canikli Kahraman'ı görevden almak istedi ama o çelik zırhı delemedi. Peki, skandal tarihler bugünü gösterirken ne boyutta dilerseniz şimdi de ona bakalım. Vurgundan sonra günümüze kadar neler yapıldı. Buyurun, ben yazayım sizler okuyun...

VURGUNUN ARDINDAN YAŞANANLAR

Mersin Gümrüğü'nde yaşanılan aymazlığın ardından Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Teftiş Kurulu da harekete geçer. Bakanlık makamından alınan 21.11.2014 günlü onay ile Gümrük Başmüfettişi Nevzat Bozkurt ve müfettiş Vehbi Günaydın et skandalını soruşturmak üzere görevlendirilir. 15.05.2015 günü 'Bismillah' denilir ama kısa süre sonra işin yükü Vehbi Günaydın'a bırakılarak, soruşturmayı tek başına Günaydın götürür. 

Günaydın ilk etapta işin yurtdışı bağlantısını irdeler. Yurtdışı bağlantılarla ilgili yazışmalar yapar. Gelen bilgiler doğrultusunda da kırmızı etlerin transit olarak gönderildiği, gümrükte görev yapan muayene memurlarını sırayla karşısına alıp ifadelerine başvurur.

O AD UNUTULDU MU ACABA?

Müfettiş Günaydın, aldığı ifadeler, yaptığı yazışmalar ve de belirlemelerden sonra  26.10.2015 tarih ve  421-B/14 sayılı 61 sayfadan ibaret soruşturma raporunu hazırlar. Günaydın raporunda MEGA antrepo şirket ortağı İ. E., antreponun müdürü olduğu iddia edilen İ. Ş. hakkında 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun ilgili bentleri kapsamında cezai işlem yapılmasını ister.

Müfettiş Günay'ın raporunda gözler antreponun Yetkilendirilmiş Gümrük Müşavirliği şirketi ortağı olan eski bir başmüdürün adını arar, ancak o ada ne hikmetse rastlanılmaz. O ad adeta unutulmuş adeta yok sayılmıştır. O adın ne ifadesi alınmış, ne de bilgisine başvurulmuştur. Raporda yalnızca N. G., S. H. G., A. O., M. N., F. B., Ö.Ç., M.Ç., M. K., İ.Y.'ın isimleri göze çarpar. Günaydın bu isimler hakkında savcılıktan takibatta bulunulmasını ister.

LA FONTAİNE'DEN HİKÂYELER

Sevgili okurlarım, saygıdeğer yol arkadaşlarım görüyorsunuz değil mi yaşananları. Sanki 1 Milyon kilogram et buharlaşmamış, sanki skandala devletin görevlileri karışmamış  ve hiçbir şey yaşanmamış gibi tüm yapılanlar. Bana sadece La Fontaine'den masallar benzeri hikâyeler var. Sormak isterim size ey bürokratlar, başmüfettişler, müfettişler tam tamına  1.181.851 kilogram kırmızı et kimlere satılmış?  28 milyonluk (trilyon)vurgun hangi tosunun, tosunların cebine hortumlanmış? Var mı verecek bir cevabınız. Olmaz olamaz pek tabiî ki de.  Nerede bu işin memur, amir, müdür ayağı? Etler haşlama olup tencereye girene kadar neden duymamışlar pis etin kokusunu? Var mı cevabı olan. Olmaz, olamaz...

Sevgili okurlarım, bundan sonraki yazımda bence Türkiye tarihinin en büyük vurgunlarından olan  Mersin Gümrüğü’nün Denetimindeki Antrepolardan Uçan Kırmızı Etin 05.01.2017 Tarihli İddianamesini yazacağım. Okuyun ki nasıl haklı olduğumu, neden bu konunun üzerine hassasiyetle gittiğimi sizler de bir kez daha görün.