MÜTHİŞ KAÇAKÇILIĞIN FİNALİ

Aykut Onur KALAYCI

İŞTE MÜTHİŞ KAÇAKÇILIĞIN FİNALİ

MASAL DEĞİL HEPSİ GERÇEK

KİM BU ANKARA’DAKİ GİZEMLİ BÜROKRAT YAKINI?

Finali masal gibi yazacağım dedim ama vicdanım el vermedi. Yemek yerken, yatarken, dışarıda, içeride beni rahatsız edip durdu. Adeta karabasan gibi üzerime çöktü. Vicdan hep aynı soruyu sordu bıkmadan ve usanmadan ‘Niye gerçekleri bildiğin halde masal yazacaksın’ diye.. Evet! Sevgili okurlarım, yeni yazımda sizlere günlerdir kaleme aldığım, Büyükçekmece Kaçakçılık Savcısı Mustafa Kemal Gül ile polisin ortaya çıkarttığı son yılların en müthiş hayali ihracat soruşturmasının finalini yazacağım. Final yazımda vicdanımın sesini dinleyip, ne hikâye ne de masal anlatacağım. Devletin savcısının ve polisinin hazırladığı belgeler ışığında olayı dosdoğru sizlere nakledeceğim. Ancak yasalar gereği o bürokrat yakınının adını deşifre edemeyeceğim. İleri eder miyim? Allah büyük neden olmasın!!

-Tekstil Yerine Plastik Ürünler-

Anlatacaklarımıza günlerdir yazdığımız hayali ihracat olayının nasıl ortaya çıktığından başlayarak gelelim. 01. 11. 2008 günü başta K. Dış Ticaret Anonim Şirketi olmak üzere çeşitli firmalar adına yüklenen konteynırlar içerisindeki mallarla ilgili savcılık, polis ve gümrüğe ihbar gelir. İhbarcı ihbarında bahse konu konteynırlar içerisindeki malın evraklarda yazılı ürünler olmadığını belirterek, büyük çapta hayali ihracatın gerçekleştirilmek üzere olduğunu belirtir.  İhbar üzerine konteynırlar açılır. Konteynırlardaki ürünler incelendiğinde ihbarcının haklılığı ortaya çıkar. Gerçektende gümrüğe verilen beyanlarda tekstilden mamul eşya olarak gösterilen ürünlerin tamamı plastikten mamul eşya çıkar.

Savcı ve Polis peşlerini bırakmaz!!

Gümrüklerde pekte yabancısı olmadığımız kaçakçılık olayı hemen savcı Mustafa Kemal Gül’e bildirilir. Olayla ilgili yasa gereği düzenlenmek zorunda olan evraklar hazırlanıp savcı beye iletilir. Hayali ihracata karışan şüpheliler ise serbest kalır. Ancak bu serbest kalma olayı soruşturmayı yürüten Savcı Mustafa Kemal Gül açısından milat olur. Savcı Gül polisle araştırmalarını daha da derinleştirir. Araştırmayı derinleştiren yalnız Gül ve beraberindeki polisler değildir. Tam devleti soyacakken gelen ihbarla hevesi kursağında kalan soruşturmanın bir numaralı şüphelisi B.K.’de bu işin nasıl ihbar edildiğini ve ne yapabileceğini araştırmaya başlar. B.K.’ye göre yapılacak en iyi şey Ankara’da birilerine ulaşıp, hem bu işi sorgulamak hem de bundan sonra önüne çıkacak engelleri bertaraf etmektir. Nitekim öyle bir isme de ulaşır.

Kim bu bürokrat yakını?

İstanbul Florya’da bir cafe işleten adı bende saklı kişi, B.K’yi bir bürokratın yakını ile tanıştırır. B.K ile bürokrat yakını kısa sürede tabiri caizse kanka olur. Birlikte gerçekleştirilen ilk ziyaret ise, doğal olarak Gümrük Müsteşarlığı ve bağlı birimlerine yapılır. Ankara’da ardı ardına gerçekleştirilen bu ziyaretler B.K. için iyi geçer. Görüşmelerden kuvvet alan B.K, Ankara dönüşü soluğu Ambarlı Gümrüğü’nde alır. O meşhur Japon intihar uçakları kamikaze gibi dalar bir yetkilinin odasına ve hesap sorar. Devlet makamında bağırır hayali ihracat şüphelisi ‘’Siz görürsünüz. Bakın ben kimlerle gezip tozuyorum. Benim arkadaşlarım kimler” diye. Gümrükçüye fırçasını basan B.K o bürokratın yakınından da aldığı güçle ‘ya nasip’ diyerek ikinci bir vurgunu gerçekleştirmek ister. 08.01.2010 tarihinde yine bir ihbar üzerine konteynırları açılır B.K.’nin. Manzara aynıdır. Belgelerde PVC kapı yazılıdır ama konteynırlar ağzına kadar peçete ile doludur. Gümrükçü çökememiştir B.K.’nın üzerine ama polis alaşağı etmiştir yine bizim B.K’yi. Bu olayda da zanlılar serbest kalır.

Savcı suçun tanımını yaptı!..

Olaya bakan Büyükçekmece Savcısı Mustafa Kemal Gül, bugüne kadar hiçbir savcının yapmadığı çok özel bir yöntem uygular. Savcı Gül, hayali ihracat suçunun tanımını yapar. Olayın organize suç olduğunu belirterek B.K ve ekibi başta olmak üzere bazı gümrük görevlilerini teknik takibe alır. Cumhuriyet Savcısı Mustafa Kemal Gül, suçun tanımı oluştuktan sonra da basar düğmeye.. Operasyon ve kapsamında gözaltılar yaşanır. Başta İstanbul Gümrükleri’nin en üst düzey yetkilileri de olmak üzere birçok görevlinin şüpheli olarak ifadeleri alınır.

“Deşifre olmasını istiyorum”

Peki, operasyon bitti mi? Hayır bana kalırsa operasyon daha yeni başlıyor. Devletin savcısı ve polisi iş başında.. Şimdi tüyü bitmemiş yetim hakkını yemeye çalışan bu kişilerle bağlantısı olan devlet görevlileriyle ilgili araştırma yapıyorlar. Ben araştırma ve soruşturmaya sekte vurmamak için şimdilik susuyorum. Her zaman söylediğim gibi asla şu suçludur bu suçludur demiyorum. Ama her sade vatandaş gibi, devletimi soyan bu kişilerin de konumu ne olursa olsun deşifre olmasını istiyorum. Sevgiyle kalın sağlıklı kalın!