1. YAZARLAR

  2. Aykut Onur KALAYCI

  3. '2020 DÖNEMİ / NEDENSİZ YAZIŞMALAR'
Aykut Onur KALAYCI

Aykut Onur KALAYCI

Yazarın Tüm Yazıları >

'2020 DÖNEMİ / NEDENSİZ YAZIŞMALAR'

A+A-

2020 DÖNEMİ / NEDENSİZ YAZIŞMALAR /

 HAZİN KIRMIZI / İZAHA MUHTAÇ İCRAATLAR /

GİRİŞ-GELİŞME-SONUÇ / R / YİNE MALUM BÖLGE, ÖFF / CAN, CÜMLEDEN AZİZ /

DEVLET - İNSAN İLİŞKİSİ

 

Değerli okurlarım yazımın başında belirtmeliyim ki, bu yazının amacı kimseyi incitmek, kırmak, üzmek veya kişisel bir hedef gösterme amaçlı değildir. Son dönemde gelişen Bakanlık karar ve icraatlarına karşın kimi kısık sesle mırıldanılan, kulislerde gizliden konuşulan veya dile getirilmiş, kimi de infiale sebep olmuş karar ve icraatların ve olayların kendi adıma, aynı zamanda eleştirel bakış açısı ile bir yorumunu yapabilmek ve bu manada bir kompozisyon çıkarabilip bunu görüşlerinize sunabilmektir.

 

Ayrıca; yazımın girişindeki başlıkların biraz karışık olduğunu kabul etsem de yazının ilerleyen bölümlerinde her bir başlığı ilgili maddesine atabilmek de sizin göreviniz olsun. Eh, interaktif olmak da siz kıymetli okuyucu ve takipçilerime yakışır doğrusu...

 

1-) Gümrükler Genel Müdürlüğü (GGM) önce 15.03.2019 tarihli ve 42533576 sayılı bir yazı ile Gümrük Müşavir Yardımcılarının (GMY) ambar çıkış işlemleri için Yükümlü Kayıt ve Takip Sistemine (YKTS) kayıt yaptırmaları gerektiği konulu bir yazı yayınlar. Yazı da konunun yürürlüğe giriş tarihi belirtilmez. Sonra GGM aniden 06.12.2019 tarihli ve 50106106 sayılı yazıları ile ilk yazı konusu YKTS kayıt işlemlerinin 06.01.2020 tarihinde yürürlüğe gireceğini belirtir. Ama 1 aylık süre vardır, adrenalin yükselir. Kolay mı, GMY’leri ambar çıkış işlemlerini yapamayacaktır. GMY’ler talimat gereği önce elektronik imza edinmek zorunda, sonra da bu edindikleri elektronik imza ile YKTS sistemine girip bilgilerini kaydedip, bir gümrük idaresinden de onay için başvuru yapmak zorundadırlar. Kolayca erişilebilecek bir bilgidir ki, bir elektronik imzanın yıllık 300 - 400 TL gibi bir maliyeti vardır.

Ayrıca tasdik ettirilecek istenen diğer evraklar vs üstüne bir de süre kısıtlaması, gümrük idarelerindeki yoğunluk derken harala gürele bir maddi kaygı ile karışık koşuşturma başlar. Bir çoğunluk işlemlerini halleder ve huzura erer; diğerleri bir an önce hazır olabilmek için çabalamaya devam ederler. Bu aşama devam ederken, GGM 27.12.2019 tarih ve 50808227 sayılı bir yazı ile işlemlerin sürmekte olduğunu ve GMY’lerin işlemleri halledebilmek için süre sıkıntısı çektiğinden bahisle YKTS sistemi üzerinden, GMY’lerin ambar çıkış işlemlerini yapabilmeleri için gerekli düzenlemenin yürürlüğe giriş tarihinin 17.02.2020 tarihine ertelendiğini (R1), amaa bu tarihe kadar da tüm tedbirlerin alınması hususunda yeni bir talimat yayınlar. Ohh, ortalık biraz durulmuştur. Gerekli süre kısıtı uzatıldığından en azından yığılma ve sızlanmalar azalacaktır. Konunun yükümlüsü Herkes bir rahatlar..17 Şubat 2020 gelir.. Ve geçer.. Eee, kimseden bir ses yoktur. İşlemlerini halleden huzurlu GMY’ler başlar birbirine sormaya.. N’oldu bu iş, hani yürürlük? Ses yoktur..

 

Sonra –yine aniden 1 Nisan 2020 tarihli ve 31086 sayılı Resmi Gazete’de Gümrük Yönetmeliğinde değişiklik yapılması konulu Bir yeni Yönetmelik yayınlanır. Bu yönetmeliği inceleyen dikkatli gözler bir de bakar ki, Madde 94’de “ Gümrük işlemlerinin sistem üzerinde tamamlandığının anlaşılması üzerine bilgisayar sisteminde çıkış onayı verilerek, eşya sahibinin, temsilcisinin veya EŞYA SAHİBİ TARAFINDAN EŞYAYI TESLİM ALMAK İÇİN VEKÂLET VERİLMİŞ DİĞER KİŞİLERİN EŞYAYI GEÇİCİ DEPOLAMA YERİNDEN ÇIKARMASINA izin verilivermiştir. Amanın.. o da ne? (R2)

 

Ee ne oldu bizim elektronik imzalı YKTS sistemi diye düşünüp duran, yetkiden bahsedilirken yetkisiz kişilerinde sadece bir vekâletname ile ambardan eşya çekebileceğini gören GMY’lerimiz, üzülür, çok üzülürler. Ama ses etmezler.. Çünkü devlettir, emirdir, demiri kesendir. Varsın olsun deyip, ekmeklerinin peşinde koşturmaya devam ederler. Ama, bir hüzünde kalır içlerinde.. Gülümser geçerler.. Benim kendi adıma merak ettiğim, bu yazışmalar neden yapılmıştır? Sahi anlayabileniniz var mı?

 

YAZARDAN SON DAKİKA

Bu konu ile ilgili olarak 03.06.2020 tarihi itibariyle yeni bir iddiadan bahsedilmektedir.

Bakanlığın yetkisiz iş takibine izin verir mahiyetteki bu Yönetmelik değişikliğini, 5 Gümrük Müşavirleri Derneklerinin ortak imzasıyla sunduğu dilekçe ile talep ettiği ileri sürülmektedir.

Yani asli görevi GM ve GMY’nın haklarını korumakla vazifeli Derneklerin, yetkisiz kişilere de ambar çıkış işlemleri yapılabilsin diye dilekçe verdikleri ve Bakanlığın bunu kabul edip Yönetmelik değiştirdiği iddiasında bulunulmaktadır.

Bilmem ki, bu iddia doğru ise nasıl yorumlamak gerekir?

Bu gün ambar çıkışı için izin verilen yetkisiz GM ve GMY olmayan kişilere, yarın talep halinde başka ne yetkiler sunulabilir?

Hatırlarsınız 26 Mart 2020 tarihli “Müşavirlik Ve Gözyaşı Şişesi” başlıklı yazımda özellikle GMY için tabir edilen “çanta taşımak” ibaresi için hak etmediğime inandığım ne tepkiler gösterilmişti. Sahi şimdi nerede o tepki gösterenler!!

Hadi Bir STK kuruluşu (GM dernekleri) kanuna uygunluğu tartışılabilir bir talepte bulundu diyelim. Peki, Bakanlığın bu talebi geri çevirmek yerine talebe uyarak kanuna uygunluğu tartışılabilir bir karar alması doğru mudur?

Bazen atasözlerinin ne kadar da doğru olduğunu açıkça anlıyoruz. Demiş ya Derviş; “Anneme göz süzen Kadı, kimi kime şikayet edeyim?...”

 

2-) 31 ilimizde sokağa çıkma kısıtlaması varken, bu iller de yaşayan herkes evinde huzurla ve sağlık temennileri ile vakit geçirirken; 18.04.2020 tarihli ve 31103 sayılı Resmi Gazete’de (RG) 2422-2423-2424 sayılı 3 adet Cumhurbaşkanlığı Kararı yayınlanır. Bu kararlarda pek çok kalem eşyaya İlave Gümrük Vergileri (İGV) konmuştur. Olura, devlet ithalat işlemlerinde elbette gidişata göre yeni önlemler alır ve uygular. Yalnız burada bir ilginç husus vardır ki, o da bu kararların RG ‘de yayınlandığı tarihten itibaren yürürlüğe girecek olmasıdır. Tatil günü aniden pek çok kişi, kurum, tacir, Sivil Toplum Kuruluşu (STK), gümrük müşaviri dernekleri (GMD) ve konunun muhatabı diğer taraflara zehir olmuştur. Öyle ya nasıl olacaktır? Takip eden pazartesi günü işlemler de aniden yeni getirilen İGV’ler ile maliyetler yükselecek; hiç hesapta olmayan bambaşka girdiler söz konusu olacaktır. Homurdanmalar başlar (ki bence hepsi de haklıdır) Herkesi alır bir düşünce.. Ama olsun, devlettir, emirdir, demiri kesendir. Herkes olacakları takip edebilmek için beklemeye başlar..

Sonrasında takiben, bu kez 21.04.2020 tarihinde 31106 sayılı RG’de 2429 ve 2430 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararları yayınlanır. Konu aynıdır. Yine bazı birçok kalem eşyaya yeni İGV’ler konmuştur.

 

Yukarıda dediğim gibi, olura, devlet ithalat işlemlerinde elbette gidişata göre yeni önlemler alır ve uygular. Yalnızzz bu sefer yine bir ilginç husus vardır! Bu RG yayınlanan İGV’lerin yürürlüğe giriş tarihi yayınlandığı tarih de değil, 30 gün sonrasında başlayacaktır. (Bence burada ilk yapılan hata anlaşılmıştır) (R3) Yani nasıldır? 3 gün öncesi kararlar yürürlüğe girdiği tarihte, 3 gün sonrası kararlar 30 gün sonrasında yürürlüğe girecektir. Tahmininiz üzerine tepkiler başlar; ilk homurdanmalar, burada bir yanlışlık var, ne olur bunu düzeltelim diye sızlanmalara dönüşür ve yukarıda saydığım pek çok kişi, kurum, tacir, Sivil Toplum Kuruluşu (STK), gümrük müşaviri (GM) ve konunun muhatabı diğer taraflar dilekçeler hazırlar; telefon trafikleri, kulisler vs. ile tepkilerini dile getirirler. Yazışmalar, başvurular derkennn 05.05.2020 tarihinde yayınlanan 31118 sayılı RG yayınlanan 2485 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile 18.04.2020 tarihli RG yayınlanan kararın, yayınlandığı tarih de değil de, kararın yayınlandığı tarihten itibaren 30 günlük süre içerisinde ithalatında bu İGV’lerin tahsil edilmeyeceği hususu kararlaştırılır. (Ki bence burada bile bir eksiklik söz konusudur ki, bazı bağnaz kafalar bu kararın RG’de alındığı 04.05.2020 ve yayınlandığı 05.05.2020 tarihinden değil de ilk kararın yayınlandığı 18.04.2020’den itibaren geçerli olacağını savunacaktır, ne olurdu karara 03.06.2020 tarihine kadar ibaresi yazılı verse idi?) SON DAKİKA: ÇOK ŞÜKÜR, BU KONUYA İTHALAT GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 27.05.2020 GÜNLÜ 0054527267 SAYILI YAZISI İLE AÇIKLIK GETİRDİ.. EVET, 27 MAYIS NE OLMUŞ YANİ 39 GÜNLÜK UFAK BİR GECİKME YAŞANMIŞSA? FAKİRİN KERVANI AĞIR SEMÂİ YÜRÜRMÜŞ :)

 

Ohh yukarıda belirtilen pek çok kişi, kurum, tacir, Sivil Toplum Kuruluşu (STK), gümrük müşaviri (GM) ve konunun muhatabı diğer taraflar biraz olsun rahatlamıştır. Benim kendi adıma merak ettiğim, bu yazışmalar (da) neden yapılmıştır? Sahi anlayabileniniz var mı?

 

3-) Ve Tarihler 27.04.2020 pazartesi günü gelir. Rutin bir pazartesidir. Memurlar makamlarında, müşavirler ofis ve gümrük idarelerinde yerlerini alıp, pazartesi sendromunu aşıp ağır ağır işlerinin güçlerinin peşine düşmek peşindeykennn.. O da ne, yine bir gariplik vardır!! Tescil edilen beyannameler büyük ama çok büyük çoğunlukla Kırmızı Hatta düşmekte, Sarı Hatta düşenleri ise görevli memurlar tarafından kırmızı hatta yönlendirilmektedir. Kimse bunu anlayamaz, yorumlayamaz. Birçok kişi ah ‘Ankara Bilge Sistemlerinde bir hata oluştu’ diye düşünmeye başlar, başlar ama değişen bir şey yoktur. Ortalığı hazin bir kırmızı renk dokusu kaplamıştır. Nasıl kaplamasın, iş yükü bir tarafa ve en başta ülkemizin mücadele ettiği Yeni Covid-19 virüsü ile mücadelede insanlar temastan kaçınılması yönünde teşvik edilirken bu uygulama insanları kırmızı hatta burun buruna da getirecektir. Ticaret bir yana dursun, insan ve toplum sağlığı bir nevi tehdit altındadır.

 

Haydi, yine yukarıda saydığım pek çok kişi, kurum, tacir, Sivil Toplum Kuruluşu (STK), gümrük müşaviri dernekleri (GMD) ve konunun muhatabı diğer taraflar dilekçeler hazırlar; telefon trafikleri, kulisler vs. vs. ile tepkilerini dile getirirler. Ortalık karışmıştır. Olay gümrük camiasını aşıp basına aksetmiş, hatta siyasi muhalefet bunu Hazinenin Nisan ayı dış ticaret verilerinde açığı kapamak amaçlı kararı olarak yorumlar. Hatta duyumum o dur ki, bu konu Uzun Adam’ın önüne kadar gider.. Akşam saatleri telefon trafikleri, sitemler, sorumluluk üstlenmeyen makamlar, olayı hiç olmamış gibi red etmeye kadar giden açıklamalar derkennn… akşam birde ne görelim, BİR EL! İsyanı bastırır, isyan edenlerden olayın bir yanlış anlama olduğu yönünde demeçler gelmeye başlar. Salı günü ise bu olay yaşanmamış gibi her şey süt liman olmuş, sarı hatta işlem yapılmaya başlanmıştır.(R4) İyidir tamamdır da, ortada yaşanan bir kâbus, pazartesiden sarkan anormal bir iş yoğunluğu, pazartesiden kaynaklanan birçok işlemin 2-3 güne varan ertelemeleri söz konusudur.(Bence burada 27 Nisan pazartesi günlü istatistikler açıklanırsa, olayın vahameti çok daha iyi şekilde ortaya çıkacaktır. Galiba burada istatistikler mini eteğe benzer sözü geçerliliğini yitirecektir:)

Bu konuda taraflardan sadece bir kesim fayda görmüştür. Onlar da eşyaların işlemlerinin birkaç gün uzamasından alacakları ücret artan antrepolar, Liman işletmeleri gibi kuruluşlardır. Olsundur, olayın taraflarından bari bir kesim mutludur.. Hem ne dedik, devlettir, emirdir, demiri kesendir.. Benim kendi adıma merak ettiğim, bu olay neden olagelmiştir.. Sahi anlayabileniniz var mı?

 

(Bu konu hakkında Bakanlık kanadından Resmi bir açıklama yapılmadığı için mecburen kulis bilgileri ve fısıltı gazeteleri devreye girmektedir. Bize kulislerde aktarılan bilgilere göre; Hazine kanadı Nisan verilerinde nasıl bir tasarrufa gidilebilir diye araştırma yaparken, Bizim Bakanlıkta kimileri kraldan daha kralcı bir tavırla ama atılacak adımın sebep olacağı infial öngörülemeden, hesap edilemeden, bu ara isimleri çok gündeme gelen bakanlık danışmanları vasıtası ile ani bir kırmızı hat uygulamasına geçip, sonra hadise dallanıp budaklanınca Hazinenin –yahu siz ne yaptınız, biz ne anlarız sarı/kırmızı hat, biz mali açıdan sorgulamıştık, bize bile şikâyetler gelmeye başladı, biz bu konunun muhatabı değiliz, bizi katmayın bu işe ikazları üzerine yine aniden normale dönme ve tepkileri birazda parmak sallayıp, aba altından sopa yöntemi ile bastırma kararı olarak yorumlanıyor)

 

4-) Hani yukarıda dedik ya taraflardan biri mutludur; o taraf da antrepo, ambar, Liman işletmeleri gibi kuruluşlardır diye.. Heh; İşte kazın ayağı öyle değildir. Mutluluk da hak edilmesi emek isteyen zor bir kavramdır!

Yazımda çok kere andığım, o dış ticaret erbabı kesim ve saydığım pek çok kişi, kurum, tacir, Sivil Toplum Kuruluşu (STK), gümrük müşaviri dernekleri (GMD) ve konunun muhatabı diğer taraflar, yeni getirilen İGV’lerin yarattığı ek maliyet unsurlarını biraz olsun hafifletebilmek ve en azından yeni finansal kaynak arayışı veya yaratılabilmesi için ve mali bir ek süre kazanabilmek amaçlı, Bakanlık Makamına ve tüm yürütme erkine, bir çok yoldan bu süre zarfında gelen eşyaların antrepolarda düşük maliyet ile bekletilebilmesi amacı ile antrepoya alınacak eşyaları için antrepoların teminat yükünün hafifletilebilmesi için teminat oranlarının %1’e indirilmesi yönünde başvurularda bulunmasına rağmen, bu sefer GGM 22.04.2020 Tarih ve 40216608-157.01 sayılı yazıları ile Bakanlık Makamının 22.04.2020 tarih ve 54016901 sayılı Olurları ile yeni İGV kararlarında bahsedilen eşyaların antrepoya alınabilmesi için teminat oranını % 25 olarak açıklayıverir. Buz keser yine ortalık, Niyedir, amaçlanan nedir kimse anlayamamıştır yine. Olan iş sahibine olmuş; yeni İGV maliyet unsurlarına birde eşyanın antrepoya alınması sırasında bir ek maliyet daha yük binmiştir. Hatta yukarıda sıkça saydığım pek çok kişi, kurum, tacir, Sivil Toplum Kuruluşu (STK), gümrük müşaviri dernekleri (GMD) ve konunun muhatabı diğer taraflar bu listeye tabi olmayan ve teminat oranı daha düşük eşyaları ile birlikte liste kapsamı eşyanın aynı işlem ile antrepoya alınması sırasında nasıl işlem yapacağını danışır. Off.. Bakanlık Makamı adeta kızmış olmalı ki, 13.05.2020 tarihli ve 5433194 sayılı olurları ile aynı antrepo beyanname kapsamı farklı kalemler için farklı teminat oranlarının bulunması halinde teminatın yüksek olan oran üzerinden hesaplanması gerektiği yönünde talimat verir.

Elimizde bir mutlu taraf vardı; heyhat, onu da kaybettik!! Olsun, devlettir, emirdir, demiri kesendir..

 

Sahi bu arada unutulmaması gereken en önemli husus, bu işlemler sürer; olaylar bu şekilde gelişirken, iş dünyası maliyet hesapları bir yana aynı zamanda yeni Covid-19 virüsü ile uğraşmakta aynı zamanda sağlık ve can derdindedir. İşler durmuş, kimse ticaretten para kazanamamakta; Devletin diğer birçok organları da mali açıdan halkına bir nebze yardım edebilme amaçlı birçok kampanyalar yürütmekte ve bir nevi yaraları sarabilmek için didinmektedir. Benim kendi adıma merak ettiğim, bu yazışmalar (da) neden yapılmıştır.. Sahi anlayabileniniz var mı?

 

5-) Tarih 11.05.2020 Pazartesiye geldiğinde ise başlı başına ilginç, kerameti kendinden menkul bir gelişme daha olur.. Şöyle ki gün başlamış, pazartesi sendromu aşılmış, herkes işinin başında işinde gücünde çalışmakta ikennnn.. aniden(yine –aniden) saat 15 sularında 31124 sayılı Mükerrer Resmi Gazete yayınlanır. Bu RG’de 2514 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı yayınlanmıştır. Ve yine birçok kalem eşya ithalatına İGV konmuştur.(Alıştınız) olura, devlet ithalat işlemlerinde elbette gidişata göre yeni önlemler alır ve uygular. Yalnızzz bu sefer yine (evet yine) bir ilginç husus vardır! Bu karar yayınlandığı tarih ile itibarı ile geçerlidir. Nasıl yani demeyin, işte öyledir. Yani saat 15’e kadar yapılmış ve başlamış işlemleri de içermektedir. İçermektedir de nasıl olacaktır, sabah veya öğlen yürürlükte olmayan kararlara uygun başlamış işlemler hangi şart altında saat 15’de yayınlanan karara uygunluk sağlayabilecektir? Yani direk olarak yüzlerce kişinin, eşyanın, beyannamenin cezaya düşmesi söz konusudur. Ee malum yine ortalık karışır.. Haydi, yine yukarıda saydığım pek çok kişi, kurum, tacir, Sivil Toplum Kuruluşu (STK), gümrük müşaviri dernekleri (GMD) ve konunun muhatabı diğer taraflar dilekçeler hazırlar, telefon trafikleri, kulisler vs. vs. ile tepkilerini dile getirirler. Yazımı hazırladığım sırada bu cezai durum konuya henüz bir açıklık getirilmemişti. Pek çok kesim gibi bu satırların yazarı da konuya bulunacak çareyi merakla beklemektedir. Hayır, bir şey değil bu mağdur konumdaki iş sahipleri İGV’lerin muhatapları, verginin yürürlüğe gün içinde konulmasının cezai durum şokunu atlamadığından, bu karar ile aslen anında işleme giren ve hani bir parmak bal çalar mahiyette bu vergilerin Ekim’de daha da artacağını şimdilik düşük orandan tahsil edileceğine dahi itirazda bulunmayı unutuverirler. Ancak 15 Mayıs’ta bu kararında yürürlüğe giriş tarihi ile ilgili ek süre talep etmek akıllarına gelir. (R5) Benim kendi adıma merak ettiğim ve söyleyebileceğim; bu devlete her kademesinde hizmet verdiğim onlarca yıl boyunca asla ve kat’a böyle bir uygulama görmedim. Ve bu karar neden saat 15 sularında ve aniden Mükerrer RG’de yayınlanmıştır da, 9 saat daha bekleyip bir sonraki gün tarihli RG’de yayınlanmamıştır? Bu acele niyedir, amaçlanan nedir? Bunu da hiç kimse gibi anlayamadım. Devlet tabii ki ani kararlar alır ve uygulamaya koyar ama atılan bir adımın sebep olabileceği açmaz ve yaratacağı gereksiz karışıklıklar hiç mi hesap edilmemiştir.. Sahi anlayabileniniz var mı?

 

SON DAKİKA MÜJDESİ: ÇOK ŞÜKÜR Kİ, 12 MAYIS TARİHLİ İCRAATİN YARATTIĞI KAOS ORTAMI  “ACİL BAKIM ONARIM ÇALIŞMASI” İLE 29 MAYIS’DA GGM’NİN  54582523 SAYILI YAZILARI İLE ÇÖZÜME KAVUŞTU.

KARARIN YAYIMINDAN 17 GÜN, KÖŞEMİZE TAŞIDIĞIMIZ TARİHTEN 7 GÜN SONRA… MAĞDUR KESİME BİR FAYDAMIZ OLABİLDİ İSE, NE MUTLU BİZE!..

Bu konuda yine malum kulislerden edindiğim haberlere göre, Devlet kademelerinde bazı iletişimsizlikler bulunduğu, örneğin GGM ile İthalat Genel Müdürlüğü arasında bazı iletişim problemlerinin varlığı ile ayrıca Bakanlık Makamı ile yürütmeden sorumlu kadroların, çoğu Uzman kadrosundaki B.R.C, E.Ö, A.C.E, D.A, E.E, M.S.G, N.B.Ş , N.U , R.Ö, S.Ş, Z.K,A.P,F.Y,G.K,H.K gibi danışmanları aşıp sorunları Bakanlık Makamına iletememekte veya iletmekte zorluklar yaşandığı ve Makamın danışmanlarının yönlendirmesi ile diğer dış ses ve uyarılara çok itibar etmediği yönündedir. Umarım gelen haberler doğruları yansıtmamakta ve kulisler yanılmaktadırlar!! Çünkü aynı kulisler adeta içlerinde bir trol kesimin Makamı, kendilerini bir ileri bir geri adım attırıp bir nevi-yahu bunlar bu işi beceremiyorlar-dedirtmek için devamlı ikircikli, ucu açık, ön görülemeyen kararlar alınmasına sebep olunduğu, kafaların karıştırıldığı şeklinde yorumlar da yapıyorlar. Ki bunca okumuş eğitimli, kariyerli insan, bir karar alırken bir adım sonrasında olabilecekleri hiç mi hesap kitap etmez. İlginçtir. Hadi birinde hata ettin, defalarca aynı hataları tekrarlamak neyin nesidir? Artık kimin trolu ise bu kesim! Tabii ki; Kulislerin yanılma veya yönlendirme paylarına karşı bu köşe ve sütunların; ola ki bu konuyla alakalı açıklama/tenkit/teksip/düzeltme yapmak isteyen Bakanlık mensup ve kadrolarına ve kurumsal veya şahsi manada sonsuza kadar açık olduğunu belirmeme gerek yoktur sanırım..

 

6-) Bir başlıkta Gümrük Müşavirlerine açmak gerek diye düşünüyorum.

Şöyle ki; Bakanlık Makamı sıkça kullandığı sosyal medya üzerinden çoğu icraat ve duyurularını şeffaflık göstererek bu mecrada yayınlayıp açıklamakta, bu açıklamalar ise konulardan haberdar olabilmek adına çoğu kesimi mutlu etmektedir. Ülkemizin bu dönemde mücadele ettiği yeni Covid-19’la mücadele döneminde Bakanlık bir çok kesime, örneğin mahiyetindeki memurlarına, yurt içi ve dışı üst düzey bürokratlarına, başkaca meslek mensuplarına, doktorlar, hemşireler, nakliyeciler, lojistikçiler gibi çoğu meslek erbabına övgü ve takdirlerini sunsa da, açıkçası ben bu dönemde işlerini asla aksatmayan, sokağa çıkma kısıtını bile kullanamayıp mesleklerini icra edip iş dünyasının akışına yardımcı olan Gümrük Müşavirlerinin de İSMEN bir takdiri hak ettiğine inanıyorum. Ki bu camianın da bu beklenti içinde olması bence hakkıdır. Malum, maharet iltifata tabidir. Tensip ve taktir elbette Makamlarınındır.

 

7-) Yine son dönemde asaleten ataması yapılan tüm Gümrük ve Dış Ticaret Bölge Müdürlerini tebrik eder; görevlerinde başarılar dilerim. İçlerinden birinin kullandığı sosyal medyada rastladığım ve çok doğru bulduğum bir cümlesinden alıntı yaparsak.. “Adalet güneşinin doğacağı ilk yer idarecinin kalbi olmalıdır” Bu anlayış ve gayretle görevlerinde yeniden başarılar dilerim.

 

Gümrüğün birinde ama Detay istemeyin.. Bozamam hâkimimin, savcımın, polisimin, devletimin işini. Durumu kısaca kimseye zarar vermeden özetleyecek olursak gümrüğün birinde, FETÖ denen çapulculara karşı, içlerinde bazı yetkililerinde olduğu bir soruşturma başlatıldı. Çok ufak bir detay vermek gerekirse, elde sağlam deliller var. Örneğin firardaki FETÖ'cüler ile bazı yetkililerin yazışmaları vs.. Neyse, neyse.. Yazmak için sabırsızlanıyorum ama şimdilik beklemek zorundayım.. Neyse..

 

8-) Yazımda satır aralarında geçen “R” nedir ki diye soranlarınız olabilir, izah edeyim. “R” harfi, günümüz gençlerinin kendi aralarındaki eğlenceli sohbetlerinde ki geyik muhabbeti de diyorlar, otomobili geri vitese takmak yerine kısaltarak kullandıkları bir esprili tabir işte.. Bence uydu da, ne dersiniz:)

 

9-) Yazımız her ne kadar uzun gözükse de, aslen sıkça konu ve yorumlarda tekrara düştüğüm ve hatta kimi kez copy-paste yolu ile yazdığım doğrudur! Ama bu sadece benim kabahatim değil inanın. Bana bunca tekrarı yaptıran, yapacağı icraatların sebep olabileceği sonuçları öngöremeyip bir ileri bir geri, olmadı yeniden düzeltmeli gibi veya sorgusuz sualsiz kararlarla mutsuzluk veya memnuniyetsizlik yaratarak buna sebep olanlar da bu tekrara düşme ve kabahate ortaktır.

 

10-) Her ne kadar yazımın başlarında belirttiğim gibi, sizlere olagelen olaylar ve güncel durumun kompozisyonunu çıkarmaya gayret etsem de, belki sizlerin de dikkatini çekmiştir. Yapılan uygulamalarda kompozisyon açısından HEP bir eksik kısım var. Kompozisyonların genel ve ana prensibi malum, 3 aşamalı olur. Bunlar Giriş/Gelişme/Sonuç bölümleri olarak nitelendirilir. Yazımı hazırlarken dikkat ettim ki, genellikle bir giriş ve birde sonuç bölümleri mevcut. Gelişme bölümleri ise maalesef yok. Neden yok? Çünkü yürütme erki gelişme bölümlerini hiç düşünmemiş veya kaale almamış. Uygulama konmuş ve sonrasında gerekirse gelişmelere göre düzeltmeler (R) (kaç oldu bende şaşırdım!) yapılmış. Yani mantık, dumanı arkasından gelsin hele, o zaman bakarız mantığı. Oysa özellikle AB ve hatta bazen ülkemizde de alınacak karar ve uygulamaların baştan bir askı süresinde taraflarında uygulamaya müdahil olabilmeleri için kısa da olsa bir inceleme süresi verilebilir. Örneğin; bir sonraki yıla ait Ürün Güvenliği Tebliğleri (ÜGT) çoğu yıl önceden tarafların görüşlerine açılabilmiştir. Âcizane önerim yapılacak uygulamalarda bu yolun yine tatbik edilebilmesidir. Yani sayın okur, kompozisyon hatalarının müsebbibinin yazarınız olmadığını çekinmeden ifade edebilirim.

 

11-) Gündem o kadar yoğun, güncel hadiselerle kafalarda o kadar büyük meşguliyetler yaratıldı ki, eski ve genel sorunlar adeta unutuldu. (ya da unutulduğunu zannedenler var)

 

Örneğin Türkiye’nin en önemli gümrük kapılarında halen “Geçici Görevle” çalışan Müdürler konusu! Halen atama aşamasında da, bu günde herkesin tepkisini çeken bu konu. İçten içe kanayan bir yara ve sanıyorum bu geçici görevli Müdürleri, Ankara’dan o noktalara gönderenler de konuyu unuttu. Benden bir kez daha hatırlatması!

 

- YAZARDAN FLAŞ NOT -

MESLEKİ ETİK GEREĞİ ELEŞTİRMEK KADAR ALKIŞLAMAK DA GÖREVİMİZ ELBETTE. TİCARET BAKANLIĞI'NIN BU GÜN (28.05.2020) İTİBARI İLE GEÇİCİ GÖREVLERİ SONLANDIRDIĞI BELİRTİYOR. HAYIRLI OLSUN! DEVLETİM İÇİN GELENLERİN, GİDENLERDEN BAŞARILI OLMASI UMUDU İLE YENİ ATANAN GÖREVLİLERE BURADAN BAŞARILAR DİLERİM. BAZEN KAMU HİZMETİ GÖREVİNDE OLMAK BİZE DE GURUR KATIYOR.

 

Yazımı bitirirken en başta belirttiğim gibi bu yazının amacı kimseyi incitmek, kırmak, üzmek veya kişisel bir hedef gösterme amaçlı değildir. Umarım bunu becerebilmiş, kimseyi üzmeden ama hatası olanın anlayabilmesine sebep olup, siz kıymetli okuyucu ve takipçilerimin son dönemde ilgi alanımız ‘Gümrüklerde neler yaşandı, neler yaşanamadı?’ haberdar edebilmek; bu konularda fısıltı gazetesi ve kulislerde neler mırıldanılıyor sizleri de bilgi sahibi yapabilmektir. Hatta açıkçası bu kulis ve mırıldanmalar ile yapılan icraatlardan mağdur veya şikâyetçi kesimin sesini o kararları alan veya uygulayan ama kendi duvarları içinde dış dünyaya gözü ve kulaklarını kapatıp  ‘biz yaptık oldu’ diyenlerinde haberdar olabilmesini sağlayabilmektir. Ve biliyorum ki, Bakanlığımızda da pek çok mevkide takipçim ve okuyucum mevcut :)

 

SÖZÜN ÖZÜ: Sayın Cumhurbaşkanımızın sıkça konuşmalarında dile getirdiği, Şeyh Edebali’nin o cümlesini unutanlara bir kez daha hatırlatmakta fayda var: “İnsanı Yaşat ki, Devlet Yaşasın...”

 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
54 Yorum