1. YAZARLAR

  2. Aykut Onur KALAYCI

  3. İstanbul Aynı Tas Aynı Hamam
Aykut Onur KALAYCI

Aykut Onur KALAYCI

Yazarın Tüm Yazıları >

İstanbul Aynı Tas Aynı Hamam

A+A-

-İSTANBUL AYNI TAS AYNI HAMAM-

BENİ BAŞKASIYLA KIYASLAMAYIN!!

Bir önceki yazımda sözde efendiler ile zat-ı muhteremlere seslenip, aynen şöyle demiştim: “Bakın efendiler, beyler, hakkımda aslı astarı olmayan masallar üreten zat-ı muhteremler, şunu çok iyi bilesiniz ki, Allah’a şükür kimseden korkum yok! Son yazılarım sizi bayağı rahatsız etmiş ki, dedikodu kumkumaları evde kalmış kız misali ya da mahalle bacıları gibi dedikodu yapmaya başlamışsınız. Yok, Aykut Onur Kalaycı’ya şunları bu yazdırıyor, yok menfaat karşılığı şunu çizdiriyor’ diye.. Sonra da devam etmiştim.

Şöyle devam etmiştim:

“Yaratandan başka kimseden korkumuz yok. Bu herkes tarafından böyle biline.. Haram yemedim karnım ağrısın. Alnımın akıyla geçinip gidiyorum. Merak ediyorum yahu bu yazılar sizi neden rahatsız ediyor? Köşemde yazdığım yazılar gecesini gündüzüne katan alnının teriyle 24 saat çalışan polis fezlekelerine ya da savcılara ait. Ben mi diyorum; ‘Gümrükte Hayali İhracat, Usulsüzlükler, Rüşvet Var’ diye. Devletin polisinin ve savcısının soruşturmasını bir gazeteci olarak yazmam sizi neden bu kadar korkutuyor?

Beni kimseyle değerlendirmeyin!

Açıkçası‘hodri meydan’ demiştim bu şerefsizlere. Ama ağızları kese kâğıdı değil ki büzesin bu alçakların ‘konuştukça konuşuyorlar’. Ama konuştuklarının hiçbirinin ayakları yere basmıyor. Dedim ya çiğ süt emmedim karnım ağrısın. Ha birde şunun altını önemle çizmek istiyorum. Sakın ha, sakın! Benim de tanıdığım bazı gazetecilerin hatasını bana kesmeyin. Beni yalnızca Aykut Onur Kalaycı olarak değerlendirin. Ne başkasıyla kıyaslayın nede başkasının yaptığı işle. Bazı kişileri koruduğum yönündeki iddialar ise tamamen insafsızlık. Yahu bunun açık örneği yazılarımda var. Bakın elimde belge ve bilgi olduktan sonra kimleri ama kimleri yazmışım. Girin haber portalımıza, açın köşe yazılarımı ve elinizi vicdanınıza koyup karar verin. Ayıp oluyor hem de çok ayıp. Benim kimseyle ama kimseyle göbek bağım yok.

İşte bir örnek daha

Alın size bir örnek. İstanbul Bölge Müdürü Tevfik Usta hakkında belge ve bilgiye dayanarak yazmadığım kalmadı. Suçludur, suçsuzdur bilemem. Elbette bunu yüce Türk Yargısı söyleyecek. Ama ben bu gümrüğümüzle veya bu müdürle ilgili iddiaları gazetecilik görevim gereği yazmak zorundayım. Çünkü İstanbul Gümrüğü çok önemli bir gümrük bu koltukta oturan da çok önemli bir kişidir. Bu benim işimin bir parçası. Yazmalıyım eğer siz yazmazsam benden korkun. Bilin ki yazmamamın bir nedeni vardır.

Ana konum İstanbul Gümrüğü

Fazla başınızı ağrıtmak istemiyorum bu konularla.. Ama üzerime gelinince cevap vermek istiyorum. Neyse bu haftaki ana konum İstanbul Gümrükleri. Sevgili okurlar bir kamu kuruluşu düşünün ki bir yıl içerisinde operasyon üstüne operasyon geçirsin. Ve bu kurumun yetkilileri adeta hiçbir şey olmamış gibi yerlerini muhafaza etsin. Bakın bizim meşhur İstanbul Gümrükleri’nde neler yaşanmış şöyle bir hatırlatayım sizlere.

Değerli okurlarım, İstanbul gümrüklerine yönelik İstanbul mali şubece yapılan birçok operasyona rağmen başta bölge müdürü ve ekibi halen kale gibi koltuklarını koruyor. Hem de bu operasyonlara rağmen;

Yer Ambarlı Gümrüğü. Konu hayali ihracat olayı. Her şey bir ihbarla başlıyor. Çok sayıda gümrük çalışanı hayali ihracat organizasyonunu yardım etmek iddiası ve rüşvet almak iddiasıyla suçlanıyor. İddialar polisin geceli gündüzlü uğraşı sonucu araştırılıyor. Ve o polis bu kişilerle ilgili fezleke düzenliyor. Fezlekedeki çarpıcı detaylar ise şöyle yazılıyor.

FEZLEKEDEN;

15.02.2011 tarih ve 12.06 sıralarında Bayram Karaaslan’ın Binnaz Metin’le yapmış olduğu görüşmede; “ Tamam geri çekiyoruz malı. Hemen şey yap. Dilekçe yaz beyannameleri iptali müşteri siparişimizden dolayı tamam mı? Tamam, Nihat beyin haberi var zaten başmüdürün. Zaten Başmüdür Aradı”

Al bir ibretlik konuşma daha

15.02.2011 tarih 18.59 sıralarında Binnaz Metin ile Bayram Karaaslan’ın yapmış olduğu görüşmede; Binnaz Metin: “Canım Bunlar S.ç.p batırdılar. Müfettişler almışlar bunların elinden dosyaları. Seni Sordu nerde diye. Dedim o ikide gitti zaten. Yani burada beklemesinin bir manası yoktu. Sizle konuşmuş dedim gitti. Ondan sonra söyle ona dedi. Elimize yüzümüze bulaştırdık s.çt.k batırdık” dedi. Bayram Karaslan’ın “Müdür dedi. Bunu sorması üzerine he he..Aynen kendisi söyledi. Ondan sonra telefonda konuşmayın birbirinizle dedi. Hiç bu kadar hayatımda utanmamıştım” dedi. Sanki ben sizin işinizin peşinden koşuyor muşum gibi bir hava esti” dedi. İçeridekiler öyle demiş ona”

Bayram Karaaslan: Kim bunu söylüyor sana diyor. Binnaz Metin de: Şey Nihat dediği (NİHAT diye adı geçen kişinin o dönemde Erenköy’de müdür olduğu ve şuanda da Sabiha Gökçen Havalimanı’nda görevli olduğu) fezlekedeki tapelerde yazıyor.

Konuyla ilgili dava Bakırköy 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2011/194 sayılı dosya numarasıyla halen yürütülmekte..

-Ambarlı ve Halkalı soruşturması-

Bu defa yer Ambarlı ve Halkalı Gümrüğü. İstanbul Mali Şubeye gelen bir ihbar ile dönemin Büyükçekmece Kaçakçılık Savcısı Mustafa Kemal Gül araştırmaya koyulur. 6-7 ay süren teknik ve fiziki takip sonucunda hayali ihracat faaliyetleri en ince detayına kadar ortaya çıkartılır. Ancak bu hayali ihracat konusu öncekinden biraz farklıdır. Çin menşeli kumaşlar Almanya’ya getirilerek menşei saptırması yapılmak suretiyle Ambarlı Gümrüğü’ne daha sonra da Tekstil İhtisas Gümrüğü olması nedeniyle Halkalı Gümrüğü’ne getirilir. Malların ithal aşamasında ithalatçılar tarafından gümrüğe teminat mektubu verilir. Bu teminat mektuplarını ise sahte banka kurdukları iddia edilen suç örgütü hazırlar. Sahte teminat mektupları Halkalı Gümrüğü’ne gönderilir. Halkalı Gümrüğü’ndeki yetkilileri teminat mektuplarının doğruluğunu teyit için sahte bankayı ararken polis ve savcılık operasyon için düğmeye basar. Operasyon sonucunda ortaya çıkarılan kaçakçılığın boyutu 100 MİLYON LİRADIR!! Halkalı Gümrük Müdürü İsmail Şehitoğlu’nun bu konuyla ilgili olarak Büyükçekmece Kaçakçılık Savcılığı ve İstanbul Mali Şubece kaç kere ifadesine başvurulmuştur? Bu hayali ihracatta Bakırköy 1. Ağır Ceza’da görülmektedir.

Ah Ambarlı vah Ambarlı

Yer malumunuz yine AMBARLI. Tarih 13 Eylül 2012. Ambarlı Limanı’ndan bir tıra seccade olduğu söylenen mallar yüklenir. Tır, Esenyurt’ta boşaltılırken polisin dikkatini çeker. Yapılan operasyonda seccadelere sarılmış büyük miktarda kaçak sigara ele geçirilir. Bu konunun derinleştirilerek araştırılması hususunda görev İstanbul Mali Şubeye verilir. Olayın ertesi günü, İstanbul Ambarlı Gümrüğü’ne giden mali şube ekipleri seccade diye beyan edilen konteynırların içerisinde tam 4 MİLYONLUK Kaçak Sigara Yakalarlar.

Unutmadan bir satır arası vermek istiyorum izninizle. Buradan sormak istiyorum. Önce Bölge Müdürü Tevfik Usta’ya sonra da birlikte çalıştığı mesai arkadaşlarına. Tabi ki bir de Ambarlı Gümrük Müdürüne. Ey yetkililer Allah aşkına bu konteynırlar gümrükten düğün alayı gibi çıkarken siz neredeydiniz acaba? Sakın ha Sarı Hat’a falan güvenerek cevap vermeye kalkmayın. Hem hadi açıklayın bakalım daha önce seccade diye kaç konteynır geldi? Hadi bekliyorum ama.

Devam edelim…..

Yer yine yazılarımızın hammaddesi olan AMBARLI. Gümrüğe matbaa malzemesi yani kimyevi madde diye beyan edilen malzeme İstanbul Mali Şube’nin yaptığı operasyonda nasıl benzin çıkmıştır hayret. 1000 küsur ton eşyanın özel benzin olduğu nasıl anlaşılamamıştır hayret! Dönemin kaçakçılık savcısı Sayın Mustafa Kemal Gül’ün tahlil için gönderdiği bu malla ilgili olarak bazı kesimlerin matbaa malzemesi çıkması için yoğun bir uğraş verdikleri ve olayın kapatılmaya çalışıldığı da unutulmamalı..

BEYLER KOLTUKLARINDA!..

Değerli okurlarım kimseyi yermek, dövmek, asmak ve kesmek gibi bir niyetim yok. Ama şu ortalığın bir haline bakıverin. Sanki hiçbir şey yokmuş gibi herkes yerli yerinde. Bölge Müdürü Tevfik Usta’ya ve ekibine sormak istiyorum. Bunca olaya karşın hala görevde kalmaya ısrar edecek misiniz?

Bir de tabi bu işin ANKARA BOYUTU var. Ankara’daki üst düzey bürokratlar lütfen bana şunu bir açıklayın. Bunca iddiaya karşın bu konularla ilgili olarak teftiş kurularını harekete niye geçirmiyorsunuz? Tekrar söylüyorum o suçlu, bu suçlu demiyorum ama olan biten de aleni şekilde ortada!

Örneğin bölge müdürünün İstanbul’daki yetkililerin ve özellikle de Halkalı ve Ambarlı Gümrük Müdürlerinin ifadesine ve bilgisine başvurdunuz mu? Bu konuyla ilgili soruşturmanızı dar tutarak yalnızca memurlar üzerinden mi yürüttünüz?

YAZARIN NOTU

1-) Bir gıda firması yurt dışından dâhilde işleme kapsamında buğday getirir ve bu buğdayları amacı dışında yurt içinde un fabrikalarına satar. Bu konuyla ilgili olarakta, bakanlığın teftiş kurulu tarafından bir başmüfettiş görevlendirilir. Başmüfettiş soruşturmayı başladığı sıradan itibaren yoğun bir baskı görür ve hatta bakanlık üst düzeyinden bir yetkiliden de baskı görür. Yaklaşık 8 kez görüşmelerinde başmüfettiş ciddi baskıya maruz kalır. Çünkü firma büyük bir firmadır ve yetkilisinin ifadesini almak isteyen başmüfettiş kendi üst düzey amirinden şahsın ifadesini bakanlıkta değil de şirket binasında almasını ister bu talep karşısında şaşkınlığa uğrayan başmüfettiş ne yapacağını şaşırır. Belki okurlarımın çoğu biliyordur ama eskisi gibi bir başmüfettiş hazırladığı soruşturma dosyasının savcılığa gönderemiyor. Müfettişin hazırlamış olduğu soruşturma raporu teftişte kurulan bir heyet marifetiyle inceleme yapıldıktan sonra savcılığa gönderilip gönderilmeyeceğine karar veriliyor.. Ne demek istediğimi anlamışsınızdır bu konu da yakın takibimde! Kısa bir ipucu da vereyim size başmüfettiş aslında daha önce BAŞKONTROLÖRDÜ VE BÜYÜK BİR ŞEHİRDE DE BAŞMÜDÜRLÜK YAPMIŞTI..

2-) 100 Trilyonluk Hayali İhracatta bazı şüphelilerle görüşme yapan üst düzey yetkililere hiçbir şey olmuyor ama adı bende olan İstanbul Mali Şubece ifadesine başvurulan bir başmüfettiş ise pasif göreve alınıyor. Bu sizce de bir çifte standart değil midir?

3-) Bakanlıkta boş bulunan müsteşar yardımcılıklarına, kontrol genel müdürlüğüne, Ankara, Bursa, Tekirdağ Bölge Müdürlükleri’ne atamaların hazırlanıp Başbakanlığa gönderildiği de Ankara’da son günlerde sıklıkla konuşulmakta..

4-) Eylül ayının son günlerinde Ankara mali şubenin takibinde olan Çankırı İl Emniyet Müdürlüğü müşterek yapılan operasyonlar neticesinde İran plakalı 3 tır sigaraya el konulmuştu. Bu tırların Gürbulak’ta bir antrepodan sigara yükünü aldığı iddia ediliyor. Bu konuda açıklığa kavuşturulması gereken önemli bir iddia!!

5-) Hatay’dan ilginç bir mail aldım. Bir bakanın adıyla Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nda bir müsteşar yardımcısının adı da bu mailde geçiyor; Hatay’da bir şahsın ortaya çıkarak yukarıda bahsettiğim bakanın ve müsteşar yardımcısının adını kullanarak gümrükte kendine ciddi anlamda çıkar sağladığı iddia edilmekte işte konuyla ilgili bilgi ve belgeler de elime geçer geçmez yine bu sütunlarda ilk olarak sizlerle paylaşacağım. Duyurulur!

(Küfür ve hakaret içerikli tüm yorumlar, basın ahlak ve etiği gereğince sitemizde yayınlanmamaktadır. Okurlarımızın bilgisine..)

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
9 Yorum