1. YAZARLAR

  2. Aykut Onur KALAYCI

  3. ‘O’ ODANIN SIRRI
Aykut Onur KALAYCI

Aykut Onur KALAYCI

Yazarın Tüm Yazıları >

‘O’ ODANIN SIRRI

A+A-

- GÜMRÜKLERDE ÖNCE TAYİN SONRA FIRTINA DÖNEMİ -

HERKESE DEĞİŞİK TAYİN KISTASI

‘O’ ODANIN SIRRI

SİZ NE YAPTINIZ SAYIN BOZKUŞ?

 

Nihayet o beklenen gün geldi, çattı. Yılda bir yaşanan tayin curcunası yine Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nı harman yerine çevirdi. 'O şuraya gitti, bu buraya gitti. Ya! Orası onun hakkı mıydı?' Bir sürü tantana, bir sürü laf, söz dolaşıyor ortalıkta. Ama sizler gelin en iyisi bu tayinleri, tayinler arkasındaki olayları, haksızlıkları veya haklılık payı bulunanları benden okuyun. Böylece dedikoduyu değil, gerçek bilgileri öğrenin. Sizlere yazımın tayinler bölümünde tayin talebinde bulunup istekleri dışında yerlere atanan personel ve özür grubunda bulunanlarla ilgili yapılan farklı uygulamaları da aktarmak istiyorum.

İŞTE TAYİNLERDE YAŞANANLAR

Örnek mi? Hemen verelim sevgili okurlarım. Birincisi Edirne'ye birçok memur atanmış ki görmeyin! Yani neredeyse memurların tamamını Edirne'ye atayacaklarmış. Nedeni derseniz çok basit! Bazı kişiler ile özellikle İstanbul'daki beyzadelerin rahatları kaçmasın diye.

Ya ikincisi. İkincisi de sağlık sorunları ile ilgili sıkıntıları olan personelin kendisi ve bakmakla yükümlü oldukları  kişilerle ilgili gerekli araştırmanın yapılmadığı yönünde ortaya atılan iddialar. Bunun açıklaması da şu; memurların bakmakla yükümlü olduğu kişinin tedavisinin yapılacağı ildeki hastanede bölümü yok ama gelin görün ki bu memur bu ile atanıveriyor. Ancak buna karşın aynı durumda olan, aynı koşulları taşıyan bir memur İstanbul’da bırakılır. Ya da bunun daha acı bir tarafı var. Bazı memurlar,  bakmakla yükümlü oldukları yakınlarının hastalıklarıyla ilgili aldıkları raporlarla İstanbul, Ankara ve İzmir gibi illerde kalabiliyorlar. Bu ve benzeri örnekleri kum tanesi gibi çoğaltabiliriz.

Ama ben size bu acı olayın bir başka boyutunu anlatmak ve gündeme taşımak istiyorum. Bir muhterem İstanbul’a bakmakla yükümlü olduğu kişinin özel durumuyla müdür olarak geliyor. Ne var bunda diyeceksiniz. Adamın hakkı değil mi? Diyeceksiniz ama durum hiçte öyle değil! Bu kişi taaaaaa emekli oluncaya kadar bu mazeretini öne sürerek emekli oluncaya dek İstanbul’da kalıyor. Durun daha örneklerim bitmedi. Alın size daha üzerinden dumanlar çıkan, sıcacık yeni bir örnek daha.

Örneğimdeki bu zat İzmir’de çalışıyor. Görevi de muayene memuru. Bu kişi yakınının tedavisinin yalnızca İstanbul’da yapılabileceğine dair rapor alıyor. İstanbul’da göreve başlayıp geçiyor direksiyonun başına, alıyor sazı eline ve tabii koyuluveriyor hemen işe. Topluyor bence malum beyannameleri Şirinevler’deki ağabeylerinin işlerini takibe başlıyor. Şimdi bu beyzade hiç bölge müdürlüğüne gelir mi? İzmir’e. Bir de her yerde duyuyor, görüyoruz diyorlar ki sağlıkta Avrupa normlarını yakaladık, çağ atladık. Yapmayın Allah aşkına. Güldürmeyin hem beni hem de kendinizi. Yahu İzmir gibi kocaman, modern hastanelerle dolu bir kentte tedavisi yapılamayan, hastane veya o hastanenin ilgili bölümü olmaz mı? Bakın bu konuyu gümrükte helal süt emmiş üst düzey birisi araştırsın görün bakalım altından bir çapanoğlu çıkıyor mu? Çıkmıyor mu?

NE YAPTINIZ SAYIN BOZKUŞ?

Bir önceki yazımda açık yüreklilikle ifade etmiş ve Sayın Bozkuş’u tebrik etmiştim. Ama şimdi kimse kırılmasın, gücenmesin ama bu yazımda da tenkit edeceğim. Sayın Bozkuş size açık, net, oldukça berrak bir mesajım var. Üzülerek takip ediyor ve görüyorum ki, elinizde böyle bir yetki olmamasına karşın Ambarlı Gümrüğü’nde başarılı operasyonlara imza atmış elini taşın altına sokmuş muayene memurlarını düz memur olarak çalıştırıyorsunuz. Bunu nasıl yaparsınız? Bu emri size kim verdi? Ya da şöyle sorayım siz bu gücü kimden, kimlerden alıyorsunuz?  Bu yürekli, namuslu, dürüst çalışanlara siz vermediniz. Onlar bu görevleri alınlarının akıyla, bileklerinin gücüyle aldılar. Onların asli görevleri ki bunu herkes biliyor muayene memurudur. Size bunu hatırlatmaya gerek var mı?

‘O’ ODANIN SIRRI

İstanbul Bölge Müdürlüğü’ndeki bir oda bugünlerde herkesin dilinde! O oda hakkındaki söylenenler şehir efsanesi gibi. Eeeee! Durum böyle olunca da bendeniz Aykut Onur Kalaycı’ya o odanın sır perdesini aralamak düşer. Nitekim bende öyle yaptım. Araştırmam sırasında bir de ne göreyim! Bu odanın baş ziyaretçileri bizim Şirinevler Çetesi çıkmasın mı? Bizim çete üyeleri çok ama çok özel günlerde burayı ziyaret ediyorlarmış. Aman az kalsın unutuyordum. Bu gizemli odanın bir de sorumlusu varmış! O sorumlu da ne yazık ki kocaman bir amirmiş. Vallahi, billahi bu odayla ilgili bilgilerim şimdilik bu kadar. Ancak odanın gizemini araştıracağım. Bilginiz olsun efendim…

ZEKAİ BEY KİM BU MUAYENE MEMURU?

Bu sorum size sevgili Ambarlı Gümrük Müdürü Zekai Bey! Sizin orada bir muayene memuru var. Ama ne muayene memuru bir bilsen! Bu civan mert gerçekten sizin memurunuz mu? Yoksa Şirinevler Çetesi’nin cep telefonu, aksamı ve aksesuarı yapan kişilerin memuru mu? Ben sana sizin orada olup biteni bir deyivereyim de sende bir ilgilen bakalım. İlgilen ki bu tosun yarın, öbür gün başına dert olmasın. Zahmet olacak sana ama bak birde tüyo vereyim sana. İki konteynır, bir kısmında marka var. Aksesuar, kulaklık vs. Bir konteynırda orijinal, birde orijinal olmayan şarj aleti, aparatlar varmış. Bak ben diyeceğimi dedim. Tüyoyu da verdim. Bundan sorası sana kalmış bilesin.

Yeşilköy’deki Tarikat

Duyduk, duymadık demeyin. Yeşilköy civarında yeni bir tarikat ortaya çıkmış. Bu tarikatın lideri de bir gümrük müdürü, müritleri de memurlarmış. Son dönemde tayin olan bu tarikat üyeleri her akşam bu dergâha geliyor ve ondan aldıkları emirleri harfiyen yerine getiriyorlarmış. Ahhh! Sevgili okurlarım ah. Bu kahpe Bizans’ta bu oyunlar hiç ama hiç bitmez.

Yazıma son verirken bir okuyucumun YGM'lerin dünü ve bugünüyle ilgili göndermiş olduğu bir analizini de sizlere aktarmak istiyorum:

Yetkilendirilmiş gümrük müşaviri sistemi niye kaldırılmak isteniyor?

“Aykut bey! Öncelikle bu konuya göstermiş olduğunuz ilgiden dolayı size teşekkür ederim. Daha önceki uygulamada Gümrük idareleri yetki alanlarındaki antrepolara memur görevlendirir ancak memur sayısındaki yetersizlikten dolayı da bir memura bazen 3 veya 4 antrepo verilirdi. Bu memur aynı zamanda idarede herhangi bir serviste de (onay servisi, kayıt servisi vs.) görevli olduğu için çoğu zaman görevli oldukları antrepolara hiç gidemezlerdi. Antrepo işleticileri her memura aylık olarak belli bir miktar rüşvet verir memur yapılan işlemlere ait evraklara sadece imza atardı. Yapılan denetimlerde bu durum ortaya çıkınca Sayın Hayati YAZICInın bakanlığı döneminde Gümrük ve Ticaret Bakanlığı antrepolarda yaşanan memur sıkıntısından dolayı Gümrük Genel Tebliği Seri No:2 (Yetkilendirilmiş Gümrük Müşavirliği) ile akaryakıt antrepoları dışında kalan tüm antrepolardaki giriş ve çıkış işlemlerini YGMlere devretti. Bu durumda çıkarılacak birinci sonuç gümrük memurlarının antrepo işleticilerinden düzenli olarak almış oldukları aylık rüşvet ortadan kalkmış oldu. YGM ler antrepolarda tam zamanlı olarak çalıştıkları için antrepo işleticileri de istedikleri gibi hareket edemez oldular. Bu da aynanın diğer yüzü. Çünkü tüm sorumluluk YGM lere ait olduğu için herhangi bir suiistimale izin verilmiyor en küçük bir aksaklık veya olumsuzlukta gümrük idaresine bilgi veriliyordu. 2008 yılından itibaren başlayan bu işlemlere ilişkin olarak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı müfettişleri ile gümrük bölge müdürlüklerinin yapmış oldukları periyodik ve rastgele denetimlerde ufak tefek uyumsuzluklar dışında kayda değer bir olumsuz işleme veya kaçakçılık olayına rastlanmamıştır. Sayın Hayati YAZICI bu durumu çok iyi bildiği içinde 2014 yılı başında antrepolardaki giriş çıkış işlemlerine kalan tüm antrepolardaki giriş ve çıkış işlemlerini YGM lere devretti. Bu durumda çıkarılacak birinci sonuç gümrük memurlarının antrepo işleticilerinden düzenli olarak almış oldukları aylık rüşvet ortadan kalkmış oldu. YGMler antrepolarda tam zamanlı olarak çalıştıkları için antrepo işleticileri de istedikleri gibi hareket edemez oldular. Bu da aynanın diğer yüzü. Çünkü tüm sorumluluk YGMlere ait olduğu için herhangi bir suiistimale izin verilmiyor en küçük bir aksaklık veya olumsuzlukta gümrük idaresine bilgi veriliyordu. 2008 yılından itibaren başlayan bu işlemlere ilişkin olarak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı müfettişleri ile gümrük bölge müdürlüklerinin yapmış oldukları periyodik ve rastgele denetimlerde ufak tefek uyumsuzluklar dışında kayda değer bir olumsuz işleme veya kaçakçılık olayına rastlanmamıştır. Sayın Hayati YAZICI bu durumu çok iyi bildiği içinde 2014 yılı başında antrepolardaki giriş çıkış işlemlerine ilişkin Transit işlemlerinin sistem üzerinden kabul ve sevk işlemlerini YGMlere devretmek için alt yapı oluşturmaya başladı. Bunu size şöyle izah edeyim.

1) Antrepoya eşya boşaltılması; Antrepoya transit beyannamesi kapsamında bir eşya geldiğinde YGM sistem üzerinden "varış bildirimi" dediğimiz transit eşyayı taşıyan aracın antrepo sahasına girdiğini bildiren bir mesajı gümrük idaresine bildiriyordu. Gümrük idaresi sistem üzerinden bildirilen bu mesajdan sonra onay servisindeki memur tarafından transit beyannamesini onaylıyor ve sistem bir muayene memuru atıyordu. Yükümlüsünce (eşya sahibi veya adına hareket eden gümrük müşaviri) transit beyannamesi onaylandıktan sonra eşyanın antrepoya boşaltılması için antrepo beyannamesi açılır ve gümrükçe onaylandıktan sonra ilgili YGM ye teslim edilir. Bundan sonra YGM eşyayı boşaltma işlemlerini tamamlar, herhangi bir eksiklik veya fazlalık veya eşyanın niteliğinde bir değişiklik varsa bir tutanakla durumu derhal gümrük idaresine bildirir. Yapılan işlemler günlük olarak tutanaklara bağlanır ve her günün mesai bitiminde veya en geç ertesi günü sistem üzerinden gümrük idaresine bildirilir.

2) Antrepodan eşya sevki; Antrepoda bulunan eşya sevk edilmek üzere araçlara yüklenir ve T1 olarak bilinen Transit Refakat Belgesi ile sevk edilir. Yükleme bilgilerine göre T1 belgeleri yükümlüsünce sistem üzerinden oluşturulduktan sonra YGMlerce araç güvenlik mührü ile mühürlenerek belgenin alt tarafı imzalanmak ve kaşelenmek suretiyle kapatılır. Bu işlemden sonra yükümlüsünce T1 belgesi gümrük idaresine götürülür ve onay servisince onaylandıktan sonra sistem tarafından bir muayene memuru atanarak belge muayene memurunca kapatılır. Belge kapatıldıktan sonra onay servisince sevk işlemleri yapılmak üzere eşya sistem üzerinden serbest bırakılır. Tüm bu işlemler esnasında T1 belgesinin onayı, muayene memurunca kapatılması ve tekrar onay memurunca eşyanın serbest bırakılması işlemleri için ilgili memurlara araç başı rüşvet verilir yanlız bu rüşvet kelimesi gümrük idarelerinde "şey", "hediye" veya "harçlık" olarak isimlendirilir çünkü rüşvet demek suçtur.

Sayın YAZICI durumu bildiği için bu rüşvetin önünü kesmek ve işlemleri hızlandırmak adına T1 belgelerinin onay ve sevk işlemlerini YGMlere aktarılması için düzenleme yapılmasını istemişti ancak ne hikmetse 2014 başında başlayacak olan düzenlemeler sistemin bir türlü kurulamaması üzerine Sayın YAZICI nın görev süresi tamamlanıncaya kadar sürekli ertelendi. Yani gümrükteki bu inanılmaz rant tarih olmak üzere iken CANİKLİ nin bakan olması ile birlikte derhal askıya alındı ve ardından aslında yıllardır yapıldığı bilinen ama içinde üst düzey bürokratlara varıncaya kadar isimlerin olduğu söylenen Mersindeki kaçak et olayı patlak verdi. Ama her nedense bu olayın ortaya çıkmasının ardından aynı işlem direkt Mersin limanından yapıldı. Yani anlayacağınız bu işlem iki aşamalı olarak hep yapılıyordu eşyanın bir kısmı alıcısına göre direkt limandan ve antrepodan sevk ediliyordu.

Şunu da bilgi olarak vereyim, her eşya taşıdığı risk kriterine göre yapılan beyana istinaden sistem üzerinden KIRMIZI veya SARI hatta yönlendirilir. KIRMIZI hatta eşyanın fiziki muayenesi yapılarak gerekirse numune alınmak suretiyle ayniyeti tespit edilir. SARI hatta ise sadece eşyaya ilişkin evraklar incelenerek eşya sevk edilir. ET risk kriterleri içerisinde riski en yüksek eşya listesinde olmasına rağmen Mersin gümrüğü ve bağlı antrepolarında hep SARI hat üzerinden işlem yapılıyordu. Anlayacağınız balık baştan kokuyor. Sayın CANİKLİ YGM ile uğraşıp sadece zaman kaybediyor önce etrafındaki çakallara baksın, adamın dünyadan haberi yok. Bu süreç içerisinde gerek bireysel gerekse Gümrük Müşavir Derneklerince istenen tüm görüşme taleplerini reddetmiş olması bile işin kapsamını ve boyutunu ifade etmeye yetiyor. Yapılmak istenen gümrüklerdeki rant ve rüşvet çarkını kırmak için oluşturulan kalkanı Bakanı alet ederek parçalamaktır. Bürokratlar kalıcıdır ama bakanlar hep gidicidir çünkü sadece bakıp duruyorlar, bakanın gücü bürokrasiye yetmez, eskilerin tabiri ile" daha çooook ekmek yemesi lazım"... 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
13 Yorum