Sayın YAZICI, zafiyetin bedeli ne olacak?
SAYIN HAYATİ YAZICI, BU ZAFİYETİN BEDELİ NE OLACAK?
MERSİN’DE CEVAP BEKLEYEN SORULAR
DEVLETİN YATIYLA DENİZ SEFASI
‘GÜMRÜK MUAYENE ŞEFİ’ DE NE DEMEK!
SECCADELİ KAÇAKÇILIK BOYUTU NE KADAR?
Mersin Gümrüğü’ne defalarca dikkat çektim. Yazı yazmadım adeta haykırdım. ‘Aman, bu gümrüğe dikkat! Bakın burada bunlar oluyor’ dedim. Haksız mıymışım? Hayır! Haklı olduğum önceki gün ulusal basında da geniş yer bulan silah skandalıyla ortaya çıktı!!
Bisküvi kutuları içerisinde Yemen’e silah kaçakçılığı yapıldığı ve üstelik bu kaçakçılığın kırmızı hattan gerçekleştirildiği gazetelerde çarşaf çarşaf yer aldı. Mersin Gümrüğü’nde skandallar gerçekten de bitmek bilmiyor ve biteceğe de hiç benzemiyor…
Herkes sağır, dilsiz ve kör olmuş!
Bu yazımda, Aykut Onur Kalaycı farkıyla ülkemizi uluslar arası arenada güç durumda bırakan bu kaçakçılığın iç yüzünü, nasıl yapıldığını sizlere anlatmak istiyorum. Tabii! Bu skandala çanak tutanlara da bir çift sözüm olacak..
Karanlık silahlar, Mersin Orta Akdeniz Gümrük Ve Ticaret Bölge Müdürlüğü tarafından işlemleri tamamlanan bir geminin içerisindeki konteynırda bulundu. Peki! Silahlarla yüklü bu konteynır o gemiye yüklenirken nasıl bir süreçten ya da kontrolden geçti? İşi çevirenler önce evraklara silah yerine bisküvi yazarak işe koyulmuş! Taşıyıcı firma ile ilgili KIRMIZI HAT uygulaması yapılmış. Ama gelin görün ki, herkes o anda hem sağır, hem kör, hem de dilsiz olmuş. Dil, göz ve kulak neyin karşılığında işlevini yitirmiş e o da hepimizin malumu olsa gerek. Devam edelim.
Dedik ya bu firmaya gümrükçe Kırmızı Hat kriterleri uygulanmış!.. Ey Mersin Gümrüğü’nün yetkilileri; bu eşyaları bizzat muayene memurunun kendisinin kontrol etmesi gerekmiyor mu? Kocaman bir evet değil mi? Yoksa şöyle mi oldu: Muayene memuru bu konteynırı hiç açmadan gözetim memuruna mı havale etti? Tartmadınız mı bu konteynırı kardeşim!
Peki! Hadi size cevap bekleyen bir soru daha sorayım. Ey yetkililer; bu konteynır muhakkak ki tartılmıştır. Konteynırı tarttığınızda bu yükün bisküvi mi yoksa başka bir şey mi olduğunu da mı anlamadınız. Siz ne kurtsunuz anlamaz olur musunuz hiç. Anlamışsınızdır da, dedik ya o anda bütün kulaklar sağır, bütün gözler kör, bütün diller tutulmuş vaziyette diye.. Ama şimdi iş patladı! Bakalım ne olacak, hep birlikte bekleyip göreceğiz. Sayın Hayati Yazıcı, bu gümrükle ilgili olarak ‘bir görev zafiyeti söz konusudur’ şeklinde açıklama yaptı. Bakan zafiyetin farkında.. Bu olay ülkem adına büyük bir skandaldır! Eminim ki Sayın Bakan yalnız ‘zafiyet var’ demeyerek zafiyeti olanlara da gerekeni yapacaktır.
Ancak şunu da Sayın Yazıcı’ya sormadan geçemeyeceğim. İş patlamış, kaçak silahlar Kırmızı Hat’tan bisküvi diye sallanmış, olay ortada bütün çıplaklığıyla duruyor. Soruşturmanın selameti açısından başta bölge müdürü olmak üzere olayda zafiyet gösteren üst düzey yetkilileri açığa almanız doğru olmaz mı? Ne dersiniz Sayın Bakanım? Akıl mantıkta bunu söylemiyor mu?
SANKİ BABASININ YATI
Mersin ile başladık Mersin ile devam edelim. Bakın bu gümrükte bir skandalı daha anlatayım size.. Anlatayım da siz de öğrenin. Mersin Gümrüğü’ne devlet tarafından kaçakçılıkla mücadele kapsamında bir deniz botu verilir. Ancak deniz botu bir kamu görevlisi tarafından adeta babasının malı gibi deniz keyfi için kullanılır. Yaz aylarında kente gelen bu kamu görevlisi alır devletin yatını, doldurur çoluğu çocuğu içine Kaptın-ı Derya misali gezip durur. Kim mi bu kamu görevlisi? Vallaha Mersin Gümrüğü’nde kime sorarsanız söyleyiverir size.
Lilly olmasa ayvayı yedik!..
Adı soruşturma evraklarında geçen firma, Ambarlı Gümrüğü’ne dadandı.. Önce seccade içerisinde kaçak sigara kaçakçılığı yaparken polise tosladı. Sonra da bizim gümrüğün Lilly’si yakaladı kaçak sigaralarını.. Firma ilk işinde Ambarlı Gümrüğü’ne ‘seccade getiriyorum’ diye sigaralar sokmuştu.. İstanbul Esenyurt’ta bir deponun önünde konteynırın boşaltılması esnasında oradan geçen bir polis ekibinin dikkati üzerine seccadelerin arasından kaçak sigaralar çıkmıştı. Ertesi günü ise, İstanbul Mali Şube Ekipleri Ambarlıya giderek, iki konteynır seccade diye beyan edilen kaçak sigaralara da el koymuştu. Sonra da bizim Lilly kaçakçıların imanını gevretip yakaladı sigaraları..
Peki! Diyeceksiniz ki, “İstanbul Gümrüğü ne iş yapar? Yani konteynırler dolusu kaçak sigara sünnet konvoyu gibi gümrükten nasıl çıkar?” Büyük harflerle sorayım: MEMEDİMİN KATİLİ PKK’NIN KAÇAK SİGARASI AMBARLI GÜMRÜĞÜ’NDEN SÜNNET KONVOYU MİSALİ NASIL ÇIKAR?
Biliyorum bu sorumun cevabını kimse veremez. Peki! bu firma geçmişte kaç konteynır kaçak sigarayı seccade adı altında yurda sokmuştur? Sayın Bakan Yazıcı, silahlarla ilgili olarak Mersin’de göstermiş olduğunuz duyarlılığı İstanbul Gümrüğü’nde de göstermeniz gerekmez mi? Ambarlı Gümrüğü’nde bu sigaralar ortaya çıkarken görevliler neredeydi acaba? Burada da bir görev zafiyeti yok mu Sayın Bakanım. Haksızsam lütfen haksızsınız deyin!
Gümrük Muayene Şefi de ne ola!
Uzunca süredir yazmak istedim çok önemli bir konuyu daha sizlerle paylaşmak istiyorum. Bazı muayene memurlarından sitem dolu mektup ve mail alıyorum. Şikâyetlerin ana teması şu: Gümrüklerde hiçbir yasal dayanağı olmayan gümrük muayene şefi adı altında bazı muayene memurlarının görevlendirildiği ve bunların da idareyle muayene memurları arasında köprü görevi yaptıkları belirtiliyor. Öküzün atında buzağı falan aramıyorum ama bu gümrük muayene şefi de ne ola…
Yeni haftanın sağlık ve başarı getirmesi dileğiyle…
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.