GAZLI MÜDAHALE
İşçi hakkını mı aramak istedi?...
Memur bütçe kanunundan kendisine de imkan verilmesini mi önerdi?...
Öğrenci üniversite kampusunda kitap sıtandı mı açmak istedi?… Veya harçların kaldırılmasını mı talep etti?…
Kim istediğini dile getirmek için demokratik olan gösteri ve protesto hakkını kullanmaya kalkışsa ilk karşılaşacağı tepki “Gazlı Müdahale”
Bu müdahale biber gazı, sinir gazı, gülme gazı veya göz yaşartıcı gaz olarak eylemcilerin en doğal kısmetleri.
İşçiye, memura, emekliye köylüğe yapılan gazlı ve dondurucu sağukta Tekel işçisine yapılan sulu müdahale bu kez öğrencilere gazlı olarak yapıldı.
Hacettepe Üniversitesi Beytepe Yerleşkesi'nde çıkan olaylarda bir polis memuru ayağından bıçaklanırken, 66 öğrenci gözaltına alındı.
Olayların nedeni bir grup öğrencinin kitap standı açmalarına izin verilmemesi olarak gösterildi. Olaylara polisin sert müdahalesi Ankara’nın Kızılay ve Sıhhıye semtlerinde de protesto edildi. Temennim 12 Eylül öncesi olduğu gibi olayların protestoların diğer üniversitelerde de sürdürülmemesi.
Diğer protesto gösterilerinde olduğu gibi Rektörlük tarafından üniversiteye davet edilen polis yeniden orantısız gücünü kullanmaktan kendisini alı koymamış ve kütüphaneye sığınan öğrencilere biber gazı ile müdahaleden vazgeçememiştir.
Burada yeterince sorumluluğunu idrak edemeyen ve öğrencilerin doğal ve basit bir taleplerini çözemeyerek üniversiteye polis çağıran Rektörlük her şeyden önce sorumludur.
Rektörlük kendi düşüncesine ve üniversite yönetim anlayışına göre polis çağırmakta haklı olabilir. Üniversite rektörlüğü polisin bu tür olaylara müdahalesinde gösterdiği tepkiyi de umarım göz ardı etmemiştir. Üniversitenin yeni açıldığı şu günlerde kendi iç bünyesinde olan basit bir olayı çözemeyen yönetimin öğrenciler karşısında düştüğü durumu da göz ardı etmememiz lazım. Üniversite Rektörlüğü bu olaydan sonra bir çok öğrenci tarafından ister istemez tepki çekecek ve bundan sonraki protestolar sadece polise karşı değil yönetime karşı da olacaktır.
Hele Kuzey Irak’tan gelerek teslim olan ve terör örgütü üyesi olmalarına rağmen bu olaydan pişmanlık duyduklarını ifade bile etmeden serbest bırakılan teröristleri karşılayanların gösterdiği yasadışı davranışlara göz yuman hükümete olan güven ve hoşgörü iyice yok olacaktır.
İster gözaltına alınan olsun ister alınmayan öğrenciler olsun, üniversiteliler 8’zi Kandil’den 26’sı Mahmur kampından gelen yasadışı ve bölücü terör örgütü üyelerine yapılmayan uygulamanın dozunu aşarak kendilerine uygulanması konusunda daha da bilenecek, Rektörlüğe olduğu kadar polis ve mevcut hükümete olan güvenlerini yitireceklerdir.
Af bile dilemeyen teröriste gösterilen muamelenin, üniversite harcı kaldırılsın talebini dillendiren öğrenciye uygulanmamasının hiçbir haklılık yanı bulunmamaktadır.
Bu uygulama ile Üniversite yönetimi polis ile öğrenciyi karşı karşıya getirmiştir.
Polis her şeyden önce yansız davranmak zorundadır. Türbanlıların düzenlediği gösterilerdeki olgunluğunu kitap standı açmak isteyen ister sağcı, ister solcu olsun tüm öğrencilere de göstermelidir. Polisin bu tür olaylarda tarafsız davranmaması kendisi hakkında sürdürülen “Fetullahcı” kampanyasını daha da yaygınlaştıracaktır. Bu tür olaylar sadece öğrencilerin değil, aileleri ve yakınlarının da polise olan güvenini daha da azaltacaktır. Kandilden gelenlere gösterilen yasadışı hoşgörü ve uygulamaların öğrencilere de gösterilmesini istememiz hepimizin en doğal hakkıdır.
Saygılarımla..