İLK DENEME ÇUVAL
ABD ilk denemesini yaptı ve başarılı oldu…
ABD’nin ilk denemesi insansız uzay aracı, yakıtsız denizaltı falan değil… ABD’nin ilk denemesi Çuval idi… Çuvalda başarılı olan ABD eylem planını hayata geçirdi.
4 Temmuz 2003 tarihinde ABD, Kuzey Irak'taki Türk Özel Harekât Timine baskın düzenleyerek 11 askerimizin başına çuval geçirdi… Sadece çuval geçirmekle kalmadı, tek tek kelepçelenen askerlere turuncu esir mahkûm üniforması da giydirdi…
Bunlar yapılırken ABD, Türk hükümetinin tepkisini ölçmek istedi. Daha sonra Hükümetin yani AKP iktidarının tepki vermediğini gören ABD planın diğer unsurlarını devreye soktu… AKP iktidarı döneminde ABD planı birer birer devreye konulup ve de başarıyla uygulanıyor…
Neler oldu neler, Bülent Arınç bu olayların hep baş aktörüydü, halen de öyle…
Eski bir hukukçu olduğunu iddia eden Bülent Arınç, önce yargıya intikal etmiş bir konu üzerinde kesin kararını verdi…
Bülent Arınç, Ergenekon iddiası ile ilgili olarak haklarında şüphe bulunduğu iddia edilen subaylara “Biz bu paşalarla iyi ki savaşa girmemişiz” diyerek Türk Silahlı Kuvvetleri’nin eski mensuplarına acaba hakaret etmedi mi? Görevde devamlılık esastır anlayışıyla eski general ve subayları kast ederken mevcutlara da gönderme yapmadı mı?
Sonra gelişmeler birer birer sıralandı…
Yol kenarına tek noktaya bir kepçe vuruşu ile hiç el değmemiş ve bozulmamış, yenilik vasfını kaybetmemiş silahlar, el bombaları, mermiler çıktı ambalajları içinde…
Bununla da kalmadı, Pazar günü vakit geçirmek için boğaza balık tutmak amacı ile olta atan kişi o kadar şanslı çıktı ki; balık yerine yepyeni el bombası yakaladı İstanbul boğazında… Bu şanslı el bombasını hem de oltasına takılan piminden yakaladı…
Birçoğumuz balık tutmayı denemişizdir… Bazılarımız başarılı olmuş, bazılarımız oltamızı kayaya, ağaç dalına veya yosuna takarak koparmışızdır.
Bir kısmımız ise balık yerine poşet, postal, bez parçası da çekmişizdir denizden sevinçle balık yerine… Ama hiç birimiz oltamızla denizden yepyeni el bombası çıkarmamışızdır bu güne kadar… Belki de şanssızlığımızdandır…
Diğer olayları sıralamayalım, daha neler neler…
Bakın şu günlerde bize tüm olumsuzlukları unutturmaya çalışılan çok özel bir olay var… Bülent Arınca suikast hazırlığı… İşte bu ABD’nin birincisi kadar önemli bir planı… Bu plan o kadar etkili oldu ki Seferberlik Bölge Başkanlığı’ndaki ‘kozmik arama’ odasına girilmesine kadar olay büyütüldü…
Bununla ABD’nin tam arzuladığı bir olay gerçekleşti ve devamında askeri araçların ülke içinde günlük görevleri ile ilgili olarak seyrü sefer yapmalarına bile olanak tanınmadı… İçinde aşçı, terzi, marangoz, berber bulunan askeri araçlar bile şüphe üzerine durdurularak aranabildi…
Bu gidiş nereye varır? Diye sormayacağız. Yalnız bu gidiş bugün birçok olumsuzluklara rağmen sessiz kalan halka yaramaz… Bu gidiş AKP’ye şüphesiz hiç yaramaz… Hele Fettullah Gülen gibi, her ortamda hüngür hüngür ağlayan Bülent Arınç’a da hiç fayda getirmez…
Bu gidişin sonu ne diye sormadan ve de cevaplamadan yazımı sonlandırmayacağım…
Bugün karada seyreden askeri araçlar görevleri dışı faaliyet gösterdikleri için durdurulup aranabiliyorsa… Yarın havada ve denizde aynı uygulamanın yapılmayacağını hiçbirimiz söyleyemeyiz…
Kahramanlık olsun diye, Bülent Arınçlar huzur bulsun diye havada seyreden bir veya birkaç askeri uçağımızı Ankara büyükşehir belediyesinin helikopteri ile inişe zorlanabilir. Bu başarılı olmazsa Emniyet Genel Müdürlüğü’nün sinek diye adlandırılan helikopteri devreye sokulur… Sonuç olarak, askeri araçlarımız kentte dolaşamazken askeri uçaklarımız da kendi hava sahamızda uçamaz…
Denizlerimizde durum farklı mı olacak… Bu gidişle donanmamız da Melih Gökçek’in Göksu parkındaki ve Abdullah Gül ile Recep Tayyip Erdoğan’ın gençlik parkında gezdikleri kayıklarla ve deniz bisikletleri ile istenilen limana zorlanabilir…
Bugün şehir içi ve şehirlerarası yollarda seyreden askeri araçlardan rahatsız olan zihniyet, kendi uçağımızın hava sahamızda ve kendi muhribimizin kendi karasularımızda seyretmesinden de büyük rahatsızlık duyacaktır… Saygılarımla..