Altın 5661.341
BIST 10857.17
Dolar 42.4133
Euro 49.1681
Sterlin 56.0623
Ankara 11°C

Genel ve İlkesel Açıklamalar (En Yaygın Yöntem)

1. Genel ve İlkesel Açıklamalar (En Yaygın Yöntem):

Kurumlar veya bağlı oldukları bakanlıklar, "Menzil" gibi spesifik bir cemaat adını anmak yerine, iddialara genel ve ilkesel bir çerçevede yanıt verirler. Bu açıklamalar genellikle şu temaları içerir:

  • Liyakat Vurgusu: "Bakanlığımıza/Kurumumuza personel alımları, anayasa ve kanunlarda belirtilen usullere göre, liyakat ve ehliyet esasına dayalı olarak, objektif sınavlar neticesinde yapılmaktadır." Bu, özellikle Adalet Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nün soru önergelerine verdiği standart yanıttır.
  • FETÖ Sonrası Hassasiyeti: "15 Temmuz hain darbe girişiminden gerekli dersler çıkarılmıştır. Devletin tek sahibi millettir. Türk Silahlı Kuvvetleri/Emniyet Teşkilatı içinde anayasal hiyerarşi dışında hiçbir odağın ve yapının barınmasına asla müsaade edilmeyecektir." Bu tür açıklamalar, özellikle Millî Savunma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı tarafından sıkça dile getirilir. Burada isim verilmese de "başka bir FETÖ'ye izin verilmeyeceği" mesajı verilir.

2. Siyasi İradenin Açıklamaları:

Kurumsal açıklamalardan ziyade, konunun muhatabı olan bakanların veya bizzat Cumhurbaşkanı'nın siyasi açıklamaları daha belirleyici olur.

  • Süleyman Soylu Dönemi (İçişleri Bakanlığı): Soylu, bu tür iddialar gündeme geldiğinde genellikle sert bir üslupla bunları "iftira" ve "devlete yönelik bir operasyon" olarak nitelendirmiştir. Cemaatlerle olan ilişkisini saklamamış, bu grupları "toplumun sivil toplum dinamikleri" olarak gördüğünü ima eden bir duruş sergilemiştir. Doğrudan "Emniyette Menzilciler yoktur" demek yerine, bu iddiaları ortaya atanları devleti zayıflatmaya çalışmakla suçlamıştır.
  • Ali Yerlikaya Dönemi (İçişleri Bakanlığı): Yerlikaya'nın göreve gelmesiyle birlikte söylemde bir değişiklik gözlemlenmiştir. Kendisi, "hukukun üstünlüğü" ve "suç örgütleriyle mücadele" konularını ön plana çıkarmıştır. Gazeteci Tolga Şardan'ın "Emniyetteki Menzilci polislerin listelendiği" iddiası, resmi olarak yalanlanmamış veya doğrulanmamıştır. Ancak bu haberin kendisi, kurum içinde bu konuda bir rahatsızlık ve çalışma olduğuna dair bir işaret olarak yorumlanmıştır. Kurumun bu tür haberlere karşı sessiz kalması da bir iletişim stratejisi olarak görülebilir.
  • Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Tavrı: Cumhurbaşkanı Erdoğan, genellikle "Bizim için tek ölçü, devlete ve millete sadakattir" şeklinde ilkesel açıklamalar yapar. FETÖ'ye atıfla, devlet içinde paralel yapılanmalara izin verilmeyeceğini vurgular ancak diğer cemaatlerle ilgili spesifik iddialara doğrudan yanıt vermekten kaçınır.

3. Kurumların Spesifik Yalanlamalardan Kaçınma Sebepleri:

Devlet kurumlarının "Kurumumuzda Menzil kadrolaşması yoktur" gibi net bir yalanlamadan kaçınmasının birkaç stratejik sebebi vardır:

  • İddiayı Meşrulaştırmamak: Spesifik bir ismi reddetmek, o ismin ve iddianın ciddiye alındığı ve bir gündem maddesi olduğu anlamına gelir. Sessiz kalmak veya genel yanıtlar vermek, iddiayı "muhatap alınmaya değmez" olarak konumlandırma amacı taşıyabilir.
  • İspat Yükümlülüğü: "Hiçbir Menzil mensubu yoktur" gibi bir iddia, ispatı imkânsız bir iddiadır. Bir kişinin hangi cemaate mensup olduğunun resmi bir kaydı yoktur ve bunu kanıtlamak mümkün değildir. Bu nedenle kurumlar, ispatlayamayacakları bir yalanlamanın altına girmek istemezler.
  • Siyasi Denge: Hükümet, cemaatleri aynı zamanda bir oy potansiyeli ve sosyal taban olarak görmektedir. Bir cemaati doğrudan hedef alan bir açıklama, bu sosyolojik tabanı rahatsız edebilir.

Özetle:

Adalet Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü veya TSK'dan, "Menzil Cemaati'nin kadrolaştığı iddiaları asılsızdır" şeklinde doğrudan, isme özel bir resmî açıklama veya yalanlama gelmemiştir.

Bunun yerine cevaplar; sessizlik, genel liyakat ve devlete sadakat vurgusu yapan ilkesel açıklamalar ve siyasi iradenin iddiaları "iftira" olarak nitelemesi şeklinde olmuştur. Bu durum, iddiaların kamuoyunda ve muhalefet çevrelerinde canlı kalmasına neden olmaktadır.

Kamuoyuna yansımış, doğrudan "Menzil Cemaati'nin devlet kurumlarında kadrolaşmasını" veya "Menzil'in bir örgüt olarak faaliyetlerini" hedef alan ve bir iddianameyle sonuçlanmış kapsamlı bir adli soruşturma veya dava bulunmamaktadır.

Ancak bu basit "hayır" cevabı, konunun karmaşıklığını tam olarak yansıtmaz. Durumu daha iyi anlamak için birkaç önemli başlığa ayırmak gerekir:

1. Menzil Cemaati için Neden FETÖ Gibi Kapsamlı Bir Dava Yok? (Hukuki ve Siyasi Sebep)

En temel sebep, Menzil Cemaati'nin hukuki statüsü ve devlet tarafından konumlandırılışıdır.

  • Terör Örgütü Tanımlaması: FETÖ, 15 Temmuz 2016'daki kanlı darbe girişiminin ardından Milli Güvenlik Kurulu (MGK) kararı ve yargı içtihatlarıyla "Silahlı Terör Örgütü" olarak kabul edilmiştir. Bu tanımlama, bu yapıyla en ufak bir bağı veya iltisakı olan kişiler hakkında bile terör üyeliğinden soruşturma açılmasının önünü açmıştır.
  • Menzil'in Konumu: Menzil Cemaati için böyle bir resmi tanımlama veya niteleme yoktur. Yasa dışı veya terör örgütü olarak kabul edilmediği için, bir kişinin Menzil Cemaati'ne mensup olması, sohbetlerine katılması veya vakıflarına bağış yapması tek başına bir suç teşkil etmez. Bu nedenle, savcıların "Menzil kadrolaşması" adı altında geniş çaplı bir soruşturma başlatması için hukuki bir zemin bulunmamaktadır.

2. Ne Tür Soruşturmalar Olabilir (veya Olduğu İddia Ediliyor)?

Doğrudan cemaati hedef alan bir dava olmasa da iddialar farklı şekillerde adli veya idari süreçlere konu olabilir:

  • İdari Soruşturmalar: En olası senaryo budur. Örneğin, bir kurumdaki atamalarda liyakatsizlik yapıldığı, belirli bir gruba mensup kişilerin kayrıldığı yönünde somut şikayetler olursa, kurum kendi içinde bir idari soruşturma başlatabilir. Gazeteci Tolga Şardan'ın "Emniyetteki Menzilcilerin listelendiği" iddiası, eğer doğruysa, bu tür bir iç incelemeye veya idari çalışmaya işaret ediyor olabilir. Ancak bu soruşturmalar genellikle kamuoyuna açıklanmaz ve sonuçları (görevden alma, yer değiştirme vb.) disiplin işlemi olarak kalır.
  • Bireysel Adli Soruşturmalar: Bir savcı, "Menzil kadrolaşması"nı soruşturamaz ama görevini kötüye kullanan bir bürokratı soruşturabilir. Örneğin, bir il emniyet müdürünün veya bir cezaevi müdürünün, yazılı sınavdan yüksek almış liyakatli adaylar yerine, düşük puanlı ama "referanslı" kişileri işe aldığına dair somut deliller (tanık ifadeleri, belgeler vb.) ortaya çıkarsa, bu kişi hakkında "Görevi Kötüye Kullanma" veya "Kamu Görevine Atamada Usulsüzlük" gibi suçlardan bireysel bir soruşturma açılabilir. Bu soruşturma sırasında kişinin cemaat bağlantıları, suçun saiki (amacı) olarak dosyaya girebilir, ancak soruşturmanın kendisi cemaat hakkında olmaz.
  • Meclis Araştırma Önergeleri: Muhalefet partileri, bu iddiaların araştırılması için defalarca Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) araştırma önergesi vermiştir. Ancak bu önergeler, Meclis'teki sandalye çoğunluğuna sahip olan iktidar partileri (AK Parti ve MHP) tarafından bugüne kadar her seferinde reddedilmiştir. Dolayısıyla iddiaların Meclis çatısı altında resmi bir komisyon tarafından araştırılması engellenmiştir.

...............

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.